AMERİKA’NIN BÜYÜK YALANLA BAŞLATTIĞI KATLİAMIN 20. YILI

Alâaddin Bâki AYTEMİZ

20 sene önce, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM’de yaptığı konuşmada, Irak’ın kitle imha silâhlarına sahip olduğu, bu silâhlara sahip olan Irak’ın dünya için tehdit oluşturduğu palavrasını ortaya attı. Niyetleri, bu iddialara dayanarak Irak’a sadırmak ve işgâl etmekti. BOP tezgâhı işletilmeliydi. 1991’de başlattıkları ilk saldırıda istedikleri neticeyi alamamışlar, Saddam Hüseyin’i iktidardan devirememişlerdi. Bu durum, dünyanın geri kalanına Amerika’ya baş kaldırma cesareti vermesi bakımından kötü örnek olmaya devam etmekteydi. Ki, zaten 11 Eylül’de Amerika’yı cezalandıran eylem de bu ortamda gerçekleşmişti.

Powell, Irak’ın iddia ettiği silâhlara sahip olduğunu ispatlayacak maddî deliller ortaya koyamazken, bunun yerine elle çizilmiş kimi şemaları ve nereden bulduğu belli olmayan içinde şarbon olduğunu ileri sürdüğü küçük cam şişeyi elinde sallayarak BM’de delil niyetine göstermekten utanmadı.

Süper Güç (!) Amerika’nın “kesin” delilleri bunlardı.

Irak’ta işlenen cinayetlerden sonra, onca kadın, erkek, çocuk, bebek katledildikten sonra, Powell yanıldığını kabul etti ama kimse onu bir mahkemede yargılayamadı. Güya pişman olan Powell, daha sonra bu konuşmanın ‘kariyerinde utanç duyduğu kara bir leke’ olduğunu açıkladı.

Daha sonra ABD Başkanı Buşt oğlu Buşt ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın defalarca ‘hiçbir şüpheye yer bırakmadığını’ söyledikleri kimyasal ve biyolojik silah istihbaratının Irak’ın elinde bulunmadığı BM Silah Denetleme Komisyonu tarafından açıklandı.

ABD ve İngiltere, BMGK’dan onay alamadı ama yalakaları ile ‘Çok Uluslu Güç’ koalisyonunu kurarak Irak’ı işgal etti. Bu işgalin sonucunda Irak’ta yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, ülkenin lideri Saddam Hüseyin kameralar karşısında idam edildi, hava saldırılarıyla ülkenin altyapısı yok edildi ve Irak işgalin tetiklediği bir iç savaş yaşadı.

Erdoğan, Buşt oğlu Buşt’un, “Bu bir Haçlı Seferi” diye başlattığı saldırıda, BOP Eşbaşkanı olarak görev aldı. Amerika’nın saldırısına Türkiye’nin destek vermesi için TBMM’ye getirilen tezkerenin geçmesi için kendini ortaya koyan Erdoğan, “tezkereye hayır demek, bana hayır demektir!” diyerek, milletvekillerini ikna etmeye çalışsa da 1 Mart 2003’te oylanan ilk tezkere TBMM’den yeterli oyu alamayarak geçmedi.

Erdoğan, Amerika’ya istediğini vermek için yanıp tutuşurken, zamanın CHP Genel Sekreteri Önder Sav, yaptığı konuşmada Amerikan gemileri için ‘düşman gemileri’ ifadelerini kullanmış ve ret oyu verilmesini istemişti. Ancak meclise, o dönemde başbakanlık görevinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 19 Mart’ta tekrar getirilen tezkere bu sefer kabul edildi ve ertesi gün Irak’ın işgâli, Buşt oğlu Bışt’un söylediği Haçlı Seferi başladı.

Amerika, bu saldırılara 1991’de başlamış olmasına mukabil, hazırlıklar daha önceye dayanır. İran-Irak savaşının bitmesi ve SSCB’nin yıkılmasının ardından Amerika yeni Dünya Düzeni plânlarını hayata geçirmek üzere harekte çoktan geçmişti.

Bu hadiselerin İbda mücadele tarihi açısından da tarihî önemi haiz… 1991’deki ilk saldırıya Türkiye’nin Amerika saflarında iştirakini bizzat Kumandan’ın müdahalesi mani olmuştu. 25 Ocak 1991 Cuma günü, Bayezid Meydanı’nda yapılan gösteride polise karşı havaya ateş açılması emrini veren bizzat Kumandan olmuş, toplu gösterlerin bir anda farklı bir evreye yöneldiğini, yani Türkiye’de bir halk ihtilâli patlaması tehlikesine karşı Özal haini TSK’yı Amerika emrinde Irak’a sokamamıştı. Öyle ya, ordu Irak’ta meşgûlken halk isyanını neyle bastıracaklar?

1991’den sonrası süreç ise Kumandan’dan gelen cereyan halinde Ali Osman Zor’un öncülüğünmde İbda eylemliliği ve işin 28 Şubat’ a gelmesi… 28 Şubat -özünde- İbda’nın tasfiye edilerek Türkiye’de Amerika’nın Haçlı Seferi’ne hizmet edecek bir iktidarın teşekkül etmesi gayesiyle plânlanmıştı. Nihayetinde iş AKP iktidarı ile yeni evreye geçti.

1991’deki saldırıda Türkiye’nin Amerika’ya destek olmasına mani olan İbda liderliği zincirlenmeden yeni br hamleye girişmenin maliyeti onlar açısından belli olmayacaktı. Nihayetinden Kumandan Mirzabeyoğlu tutuklandı ve Metris’e kondu ama bu defa da hiç beklenmedik bir biçimde, 1999’u “Zafer Yılı” ilân ederek karşı taarruza kalkışmasıyla hesaplar bir kez daha bozulmuş oldu.

Mücadele tarihi serisine devam edeceğiz.

One thought on “AMERİKA’NIN BÜYÜK YALANLA BAŞLATTIĞI KATLİAMIN 20. YILI

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: