İZMİR DEPREMİ “GELİYORUM!” DİYOR
Maraş depreminden bir kaç ay önce, bölgede orta ve küçük ölçekli diyebileceğimiz depremler yoğun bir şekilde gerçekleşmeye başlamıştı. Adeta bir deprem fırtınası ile karşı karşıya kalınmıştı. Şimdi benzer durum İzmir’de de yaşanmaya başlamış.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir’de son dönemde yaşanan depremlerin 2 bin yıldır kırılmadığı belirlenen Tuzla Fayı ile ilişkili olduğunu belirterek, bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığının bulunduğunu söyledi.
30 Ekim 2020’deki Seferihisar merkez üslü depreminin ardından bölgedeki faylarda stres birikiminin gerçekleşmeye başladığını bildiren Sözbilir, İzmir’de özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binaların riskli olduğunu, kentsel dönüşüm çalışmalarının ise yavaş ilerlediğini dile getirdi.
Sözbilir, Seferihisar ve Balçova’da yapı stoku envanterinin çıkartıldığını, Bayraklı, Konak, Bornova gibi ilçelerde de yeni çıkartılmaya başlandığını, bina performans analizi açısından ise daha gerilerde olunduğuna işaret etti.
İzmir il sınırlarında 17 diri fay tespit edildiğini, bunlardan 5’inin tekrarlama aralığı, geçmiş dönemlerde ürettiği deprem sayısı ve en son ne zaman kırıldığına ilişkin bilgiler bulunduğunu anlatan Sözbilir, şöyle konuştu:
“Tuzla Fayının yaklaşık 2 bin yıldır kırılmadığı ortaya çıktı. Bu fayın deprem tekrarlama aralığı da 2 bin yıl civarında. Bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığı var. Birkaç gün önce bir sürü deprem oldu Buca’da. Bu depremlerin hepsi bu fayla ilişkili, bu fayın kuzeydoğu ucunda gerçekleşiyor. Fay bir şekilde sistemi zorlamaya başlamış durumda. Bu, yarın deprem olacak anlamına gelmiyor ama gelecekte bu fayın kırılacağı şu anki bilimsel veriler ışığında biliniyor.”
Mahalle bazında arama kurtarma örgütleri
“Deprem ne zaman olacak” düşüncesinden ziyade “Deprem geldiğinde ne yapmam gerekiyor” düşüncesinin gelişmesi gerektiğini vurgulayan Sözbilir, şunları kaydetti:
“Deprem anında bina sallanırken koşturmamamız ve belli bir yaşam alanı oluşturmamız gerekiyor. Mahalle, bina ve aile ölçeğinde ne yapmamız gerektiğine dair önceden tatbikatlar yapmamız gerekiyor. Dışarıda olan insan enkazın altındaki insana müdahale edemiyor çünkü ne yapması gerektiğini bilmiyor. Kurtarma ekiplerinin hemen gelme şansı yok. Mahalle bazında arama kurtarma örgütlerinin kurulması lazım, halkın içinden. Genç dinamik insanların 8-10 kişilik gruplarla AFAD, AKUT gibi kuruluşlarından eğitim almaları ve her mahallenin içinde arama kurtarma gereçlerinin hazır bulunduğu konteynerlerin kurulması lazım. Bina yıkmak, yeniden yapmak uzun süreçli işler, o yüzden depreme hazırlıklı olmak gerek.”