KUR’ÂN YAKANA BİR ŞEY YAPILMIYORSA, HİÇBİR ŞEY YAPILIYOR DEĞİLDİR
Selim GÜRSELGİL
Herifler Kur’ân yakıyor ve başlarına bir şey gelmiyor. Sonra bir daha yakıyorlar. Bakıyorlar bir kınama furyası çıkıyor, sonra unutuluyor. Sonra iyice zıvanadan çıkıyorlar, hem yakıp hem tekmeliyorlar.
Şunu anlıyoruz ki yeryüzünde bir İslâm devleti yoktur. Bazılarının başındakiler namaz kılıyordur, oruç tutuyordur. Ama İslâmî bir duruş sergilemeye gelince havaya bakıp ıslık çalıyordur. Çünkü Kur’ân yakanlara siyasî ve iktisadî olarak bağımlı. Bir İslâmî duruş sergilerse onun bağımlı ve muhtaç ekonomisine zarar verebilirler. Çin Müslümanlara dünyayı dar edebilir, ona karşı sesini bile çıkaramayacaktır. Çünkü vaktiyle orta sınıfına dedi ki: “Üretimi falan bırakın. Neye ihtiyacınız varsa Çin’den ithal edin. Hem daha ucuz, hem de size bol bol teşvik vereceğim. Çin’de ithalat bürosu açanın 1 yıllık masrafları benden!”
Böyle olduktan sonra Çin’le ters gidebilir misiniz? İstediğini yapar. İsveç devleti “Kur’ân yakmak ve tekmelemek düşünce özgürlüğüdür, bizim çıkarlarımızı savunan terör örgütlerini desteklemek en doğal hakkımızdır” derse, ona ne diyebilirsin? “Ya yapma öyle, halkımız huzursuz oluyor.” İsveç devletinin senin ülkendeki veya dünyanın herhangi bir yerindeki çıkarlarına halel verici bir tutum takınabilir misin? İsveç devletini herhangi bir şekilde rahatsız edecek, herhangi İsveç vatandaşına güçlük çıkaracak bir şey? Yapamazsın. Kapalı kapılar ardında, “tamam sizin NATO işine bakalım da karşılığında bizim kazancımız ne olacak?” görüşmeleri yapma da başka ihsan istemez. Çünkü ekonomik muhtaçlığını kullanarak seni sıkıntıya sokabilirler.
Bu iş çocuk oyuncağı değildir. İslâm kahramanlığı, parti goygoyculuğuna benzemez, trollÜk yaparak da ona ulaşamazsın. Baştanbaşa bir fedakârlığı ve feraseti gerektirir. İslâmî dünya görüşü gerekliliğini anlamadan yok faizi kaldıracağız, yok elâleme babalanacağız diye gitmenin mânâsı var mı? Faizi düşürürsen yabancı yatırımcı çekemezsin, yükseltirsen faiz yiyicileri sınıfı oluşturursun. Birisine babalanırsan iki gün sonra alttan almak zorunda kalırsın, gıkını çıkarmazsın, zaten yerler.
Öyleyse İslâm iddiası, İslâmî dünya görüşü idrakinden geçmek zorundadır. Şeriatı hayata hâkim kılmaktan bahsetmek için Büyük Doğu-İbda tatbik sistemini kavramak gerekir. Hilâfet lâfı edebilmek için Başyücelik nizâmını öğrenmek ihtiyacı vardır. Yoksa onlar senin mukaddesatına söver, sen köşene çekilip ağlarsın.
Hayatta her şeyin olduğu gibi, İslâm düşmanlarıyla mücadele etmenin de belli başlı şartları vardır. Gazilik kolay değildir, şehitlik bir oyun oynaş değildir. İslâm, vicdan onanımı yapalım diye değil, dünyaya hak ve adalet hâkim olsun diye indirildi. Ona sövüldüğünde gereği yapılamıyorsa hiçbir şey yapılıyor değildir. İslâm’ın bir bedeli yoksa, hiçbir şeyin değeri yoktur.