NATO VE AKP İŞBİRLİKÇİLİĞİ KARŞISINDA AHLÂKSIZ, ŞEREFSİZ HAYSİYETSİZ TROLLER
Ahmet ÖLÇÜLÜ
Kod adı NATO, yani Kuzey Atlantik Haçlı Terör Örgütü; İslâm’ın, müslümanların ve tüm dünyanın en büyük düşmanı. Dünya yaratıldı yaratılalı en alçak devrini yaşarken, bu en alçak devrin şanına münasip olarak, dünya yaratıldı yaratılalı gördüğü en vahşi, en cani, en adi cinayet ve zulüm şebekesi…
Bugün başlayan yeni NATO toplantısında ülkemiz, Müslüman Anadolu Ahalisi ve dünya aleyhine çok lânetli kararların alınması bekleniyor…
Erdoğan Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay verdikten sonra sırada İsveç bekliyor ve şimdiden Ukrayna’nın üyeliğine yeşil ışık yakarak düşman gücün daha da güçlenmesine, yayılmasına yol açmış oldu. Düşmana avans vermek de ne, resmen destek oluyorlar. Bu haysiyetsiz, şerefsiz, ahlâksız troller de AKP üzerinden sistemin, rejimin diğer bütün lanetlenmiş ilişkilerini, işbirlikçiliği meşrulaştırıyor. Güya sistem eleştirisi de yapıyorlar, mücerret bir eleştiri. Sanki sistem kendi kendine bu pislikleri üretiyor ve yürüyor. Sanki bunları sistem adına yapan, üreten, göz yuman bu sistemi işleten kanlı canlı kişiler yok gibi. Sanki bu kanlı canlı kişileri o görevlere getiren iktidar değil… Bu kişiler oraya kendi kendilerine gelip bu pislikleri de kimse görmüyor değil mi?
Geçmişte, yani sistem laik-Kemalist paradigma ile yürütülürken, kimi ahmak, kimi de bugünkü gibi haysiyetsiz, şerefsiz, ahlâksız ve satılmışlar Demirel, Özal gibi figürleri, sistemin pisliklerinden mesul tutmamak için çabalardı. Sistem eleştirisi yaparlar ama lâfın bu şahsiyetlere dokunmasına gelince iş, dururlardı. Kendilerinden öncekilerle aynı işi yaptığı hâlde bunu mazur görürken, öncekilere niye sövüyorsun o zaman? Yani bizim derdimiz falan veya filânı temize çıkarmak değil, bu haysiyetsiz, şerefsiz ve ahlâksızların, en hafifinden ahmakların dava adına davaya verdikleri zarar, çifte standartlı tutumları.
AKP’nin anti-emperyalistliği seçim vs zamanlarında milletin oyunu almak için şovdan ibaret. AKP, ne NATO’dan çıkabilir ne de karşı koyabilir. Kendi aralarındaki çekişmeler de, Kumandan’ın “3000 aile” rejimini tarif ederken kullandığı , “kendi aralarındaki dalaşmalar bir yana” ibaresinde ifadesini bulan marjlar içindedir; yani kendi aralarında…
AKP’nin NATO ile olan ilişkileri karşısında ahlâksız, şerefsiz, haysiyetsiz troller ne yapıyor?
Hani dünyaya kafa tutuyorduk?
Bugün AKP’nin yaptıklarını başkaları yapsa, haklı olarak onlara işbirlikçi hain, Batı uşağı, Batı köpeği yakıştırmasını hiç sakınmadan, ağızlarını korkak alıştırmamış şekliyle saldıracak olan bu haysiyetsiz, şerefsiz, ahlâksız troller, bunu yapan AKP olunca, sus pus olup, yapılanları normal bir şeymiş gibi haberleştirmeye girişiyorlar. İşbirlikçiliği, Batıcılığı yavaştan müslümanların içine sokarak normalleştirme… Hem de bir taraftan, güyâ Batı’ya karşı olmak adına Batı’ya söverek.
İnsan hiçbir şeyi bir ânda olmaz, süreç işidir. İşbirlikçilik de, ihanet de… Yapılanları nefs ve şeytan haklı ve meşru gösterir ve yapan da bundan dolayı nefs emniyeti sağlar. Onun için Hz. Ebubekir, “Cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla örülüdür!” dememiş mi! İnsanı niyetleri ile değil, yaptıklarıyla, yani objektif değerlendirmeyi ihtar etmiş oluyor Allah’ın Sıddık kulu. Sadakatın görüntülerinden biri de budur; şahıs değil davadır esas mesele. Onun yaptığı ile bunun yaptığı aynı ama buna güya iyi niyetinden dolayı mazeret temin etmek, davayı değil, şahsı ölçü almaktır. Davaya sadakatinden dolayı Sıddık denilenin ölçüsü ise tersi: “Aslında iyi niyetliymiş vs, buna bakmayın, o sizi cehenneme götürür!” diyor. Siz objektif olun, zahire göre hükmedin buyuruyor; kısacası “şeriat zahire göre hükmeder” ölçüsüne atıf yapıyor. Hani hakikatin hatırı dostun hatırından üstündü?
Sorarsan particilik de yapmazlar. Yaptıkları şey, dava adına bir partiye destek vermek.
Dava adına başka bir siyasî teşekkülle ilişkiye girerek müspet politikalarına destek olmakla, bu politikaların altını doldurmaya çalışmakla particilik yapmayı daha bilmemeleri ve birbirine karıştırmaları da ahlâksızlıklarına bilgisizlik ve cehalet katmış olduklarının ispatı.
Ama, ezberlenmiş klişeleri tekrarlayarak çok da bilgili gözükürler.
Anlamazlar ki, malûmatfuruş olmakla bilgiyi diyalektik süreçte kullanmak, yani nerede ne söyleyeceğini, ne söylemeyeceğini bilecek şekilde kendine mal etmek farklı şeylerdir.