BATAKLIK VE SİNEKLER

Levent AKINCI

Metrodayım. Az ötede şortlu, liseli veya üniversiteli olduğunu düşündüğüm bir ergen, karşısında anası babası hatta dedesi ninesi yaşında insanlara karşı yanlamasına bacak bacak üstüne atmış, haliyle diz üstü olan şortu böyle it oturuşu ile boxer don gibi oluyor, malum yerleri neredeyse dışarıda. Bizim Bayburt’ta büyükler umum arasında böyle oturmaya it oturuşu derler. Kulaklık takmış gürültü dinliyor, daha doğrusu çevreye de dinletiyor. Müzik denemez türden bir zımbırtı çaldığı için gürültü dedim. Hayatım boyunca nefret etmişimdir, dım tıslı çıstak çıstaklı sözüm ona müziklerden. Musiki hakkındaki hükümler ve bazı ihtilaflar bir yana, rock, metal, pop, hip hop vs hippi müziklerinden hassaten nefret ederim. Genç transa girmiş adeta, kafa sallıyor, kendinden geçmiş bir vaziyette. Batıyı sadece teknolojide değil kültürde de altmış yetmiş sene geriden takip ediyoruz. Soğuk savaş dönemi cinsel devrim ve hippilik bizde yeni yeni zirveye ulaşıyor. Böyle gençleri gördükçe “Fareler ve İdeolojiler” adlı makalede de bahsettiğim 1955 yapımı “East of Eden/Cennetin Doğusu” filmini hatırlıyorum hep..

Sık sık gittiğim bir çay bahçesinde çay içiyorum. Yan masada bir kaç genç kır saçlı birine reis, başkan falan diyor ve gayrı ihtiyari ve kısmen işittiğim kadarıyla iş, anladığım kadarıyla da ihale kovalıyorlar. Piyasada herkes reis herkes başkan. Zibil gibi. Herkesin her şey olduğu yerde hiç kimse hiç bir şey değildir denir ya hani; benim anlamadığım; herkes reyiz(!) herkes başqan(!), peki çiliğini cılığını yapıp timsah gözyaşı döktükleri milletin malına, tüyü bitmemiş yetimin hakkına çökme işlerini, sanal ya da hakiki tetikçilik ayakçılık işlerini kimler yapıyor?..

Dinidar mezhebi geniş bir belediye poplu kopmalı konser verdirmiş geçenlerde. Bildik gençlik festivali yani. Batıdaki hippi festivallerinden tek farkı arazide olmayıp ilçenin meydanında olması ve yüzlerce komün çadırlarının olmaması. Milletin paralarını oluk oluk fısku fucura harcayıp sonra da seçim zamanı ezan vatan edebiyatı yapan bir belediye..

Bir kardeşle buluştuk geçen yine. Fikrî farklılıklarımıza rağmen müşterek noktalarımızı ön plana koyduğumuz ve birbirimizi rızaenlillah sevdiğimiz için dostluğumuz olan bir kardeş. İbda muhibbânından. Sosyal medyada bazen ben yeri gelir bir Abdulhakim Arvasi Rh sözü paylaşırken o da Seyyid Kutub Rh sözü paylaşır. “Kim pazarlıksız Allah ve Resulü diyorsa o bizdendir biz de ondanız” gibi muhlis bir düsturun sahibi olaraktan, mahalle yanarken saç taramayan, ve büyük davaya omuz veren sünni iki din kardeşi… Biraz hırçın bir kardeş, o da benim gibi içleniyor dertleniyor ümmetin gidişatına baktıkça. Dedim ona ki, istisnai mecburiyet halleri dışında hiç bir sinekle vakit kaybetme, sen ben lazımız bu ümmete, vakti geldi mi doğrudan tuğyâni bataklığı lağımı ateşe vereceğiz çünkü. Fetih ateşi, inkılab ateşi. Ve yanan mahallemize karınca misali de olsa su serpecek olan bizleriz inşallah..

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: