YİNE PARA BİTTİ, YİNE HAÇLI’YA MUHTAÇLIK, YİNE YUNANLA DOSTLUK EDEBİYATI

Ahmet ÖLÇÜLÜ

Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis, mevkidaşı Hakan Fidan ile görüşmelerde bulunmak üzere bugün Ankara’ya geldi.

İki bakan, bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede ikili ilişkilerin ele alındığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in New York’ta gerçekleştirmesi planlanan görüşme için zemin hazırlandığı ifade edildi.

İkili daha sonra ortak bir basın toplantısı düzenledi.

Hakan Fidan şu ifadeleri kullandı:

“İki hafta sonra Cumhurbaşkanımız ile Yunanistan Başbakanı, BM Genel Kurulunda bir araya gelecekler.

Yunanistan ile yeni ve olumlu bir döneme girdik.

Sorunların çözümüne yeni yaklaşımlar getirme konusunda hemfikir olduk. Kıbrıs meselesi konusunda da mevkidaşımla görüş alışverişinde bulunduk. İki garantör ülke olarak görüşmeye devam edeceğiz.

Terörle mücadele komşumuzdan etkin işbirliği bekliyoruz.”

Yunan Bakan Yerapetritis ise şunları söyledi:

“Açık diyalog kanalları sayesinde krizleri bertaraf etme konusunda çok daha hızlı hareket edebiliyoruz.

Özellikle BM ilkeleri çerçevesinde, ülkelerimiz arasındaki dostane ilişkiler çerçevesinde sorunlarımızı, görüş ayrılıklarımızı giderebiliriz diye düşünüyorum. Karşılıklı olarak birlikte yaşamayı başarabiliriz.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Miçotakis New York’ta 18 Eylül’de bir görüşme gerçekleştirecekler. Bunun akabinde 7 yıl aradan sonra bu yıl bitmeden yüksek düzeyli iş birliği toplantısının gerçekleşmesini planlıyoruz.

Kıbrıs gibi, Türkiye’nin AB yönelimi gibi, göçmen konusu gibi konular ele alındı. Kritik olan adım görüşmelerin bir an önce başlaması; Yunanistan uzun yıllardır Türkiye’nin AB yönelimi desteklemektedir.”

Yeni döneme girdik diyorlar…

Ne değişti? Yunanistan pozisyonunu değiştirmediğine göre?

İşgâl edilen ve silâhlandırılan adalar…

Münhasır Ekonomik Bölge, Mavi Vatan ve parsellenmiş bölgelerde notam ilân edilerek yapılan petrol-gaz aramaları…

Gündeme gelmiyor artık.

Bir de petrol gaz aramak için satın aldığımız gemilere verdiğimiz isimlerden utanın; Yavuz’dan utanın, Fatih’ten utanın, Kanunî’den utanın… Hangisi fetihten geri kalmış? Çürümeye terk edecektiniz madem, niye onca masraf? O isimlerin hakkını veremeyecektiniz, niye o isimleri verdiniz? Yavuz, Fatih ve Kanunî yerine, birine Recep, birine Tayyip, birine de Erdoğan diyeydiniz ya…

Kavramların hakkını vermemek de idrakleri iğdiş etmenin vasıtalarından biridir. Ve Türk milletine yapılan kötülükler içinde en çok buğzedilmesi gereken de idraklerin iğdiş ediliyor olmasıdır.

Hayır, Yunan’la savaşılsın demiyoruz. Sırf âlâda görünmek, sahibi olmadığı mânâların maliki havasını basmak ve içeride milleti gazlayıp oy devşirmek adına küçük ve hasis hesaplarına yüce mânâ ve isimleri alet edip de sonra elin gâvuruna, “Yavuz ha, Fatih ha!” dedirtip, peşinden de kahkahalarla hâlimize güldürerek kendimizi komik duruma düşürdüğümüzden bahsediyorum. Hem de Yavuz’ların, Fatih’lerin kemiklerini sızlatarak.

O Yavuz, o Fatih mezarından kalksa ve, “siz bizim adımızı ne hakla şuncacık Yunan keferesinin güleceği malzeme haline getiriyorsunuz?” diye yüzlerine tükürmez mi?

Utanırlar mı?

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: