İSRAİL’E KARŞI TAVIR NE OLMALI, BOYKOT YETERLİ Mİ?
Selim GÜRSELGİL
Ben boykot eylemlerine karşı değilim arkadaşlar, lütfen yanlış anlaşılmasın. Ben İslâmcı gençliğin siyonizme karşı her eylemini candan ve gönülden destekliyorum. Sadece bu işten ne bekleyeceğimizi bilelim ki, sanki eylem bir işe yaramıyormuş gibi bir algı oluşmasın. Eylem daima işe yarar. Eylem eylemi doğurur. Benim dikkat çekmek istediğim şu: Eylem amacına ulaşmazsa bunda suçlu eylemciler değildir, sanki eylemcilere hak verirmiş gibi yapıp bunu lafta bırakan, icraata dökmeyenlerdir. Boykot eylemleri de ancak onlar ikiyüzlülüğü bırakırsa amacına ulaşır.
Şöyle de bir şey var tabii: Bu boykot edilen markaların çoğu Arap sermayesi, geri kalanı da yetkililerle arası iyi olan, onların oğulları ve yakınları olan kimseler. Burada kime sesleneceğiz ve kimden medet umacağız?
Mc Donald’s biz Katar girişimiyiz diye sms attı herkese. Strarbucks Kuveyt sermayesi. Bütün yetkililerimizin oğullarının birer beynelmilel markanın yerli temsilcisi olduğunu düşünün. Buradan bir yere varılır mı?
Orada yetkili birimler seferber olmuş, kola fabrikası açıyor, tüm ülkeyi ve Ortadoğu’yu kolaya boğuyor. Sonra ben kola içmeyeyim… İyi ben içmem de bu neye yarar? Zaten birkaç gün sonra içmeme sebebimi de unutacağım. Siyonizme sadece Gazze’ye saldırdığında destek vermiyor ki bu!
Birkaç gün boykot, ondan sonra yola devam… Bu yol bir yere varmaz. Yetkililer eğer halkın boykot hissiyatına katılıyorsa, boykot edilmek istenen siyonist oluşumu kulağından tutup kapının önüne kor. Katılmıyorlarsa, tavşana kaç tazıya tut diyorlarsa boykot neye yarar ki?
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü sözleri ve mevcut gerçekler onu gösteriyor ki, Türkiye Filistin’deki soykırıma destek olan ABD ve AB ile yollarını derhal ayırmalıdır. Medeniyetler İttifakının bir yalan, insan hakları sözleşmesinin bir suç örgütünün paravanası olduğunu ilan ederek NATO’dan çıkmalı (yerine İsveç’i önerebilir), AB ile yolunu ayırmalıdır. Bunun Türkiye için bir felâket olacağı yolundaki hiçbir palavraya aldırmamalıdır.
Cumhuriyet’in 100. yılında 100 yıl öncekiler kadar cesur olmalıdır. Hoplayıp zıplayarak 100. yıl kutlamayı laik embesillere bırakmalı, “Türkiye yüzyılı” ilânını lafta bırakmamalı, bu ülkeye acilen yeni bir yol haritası çizmelidir.
Başta Ak Parti yöneticileri, Cumhurbaşkanının sözlerini “boş ve mânâsız, bugünden yarına geçmeyecek sözler” olarak görmekten vazgeçmeli, bir dış politika vizyonu olarak tatbike koymalı ve gereğini yapmalıdır.
Türkiye bundan böyle bu Müslüman soykırımının destekçileri ve failleri ile birlikte çalışmak üzere aynı masaya oturamaz. ABD üslerini derhal kapatmalı, AB başvurusunu geri almalı, Türkiye’deki -15 Temmuz dahil- tüm darbelerin tezgâhlayıcısı ve nice karanlık olayın tetikçisi NATO ile bütün ilişkilerini sona erdirmelidir.
İsrail’in Türk milletine nasıl bir ihanet ve Türk kanı üzerine kurulduğu tarihi bir gerçek olarak meclise getirilmeli ve İsrail’in meşruiyeti sorgulanmalıdır. Bu işin şakası kalmamıştır. Bu işin laf-ı güzafla geçiştirilecek tarafı kalmamıştır. Cumhurbaşkanının bugünkü sözlerinden de, ki ne kadar üzgün ve acılı olduğu herkesçe görülmektedir, bu anlaşılmaktadır.
Türkiye bir dönüm noktasındadır. Burada o eski Türkler gibi yiğit olmalıdır.