GAZZE CEPHESİ’NDE SON GELİŞMELER

Gazze’de 3 gündür İsrail Ordusu meskûn mahâl girişlerinde ilerlemek konusunda Gazzeli grupların karşı saldırılarının da etkisiyle büyük zorluklar yaşıyor ve ağır kayıplar veriyor.

3 gün önceki karşı saldırılarda kuzeyde ve doğuda pek çok alanda İsrail geri çekilmek zorunda kalmıştı. Geçtiğimiz 2 günde ise İsrail Ordusu hava saldırılarını ve sahadaki birlik miktarını arttırarak saldırılarını tekrar arttırdı.

Buna rağmen Gazze Vadisinde Raşid Caddesinin batısında kıyı hattında hâlâ tam olarak kontrol sağlanamadı. Kıyıya doğru genişletilmeye çalışılan savaş otobanı da kıyıya tam olarak ulaşamadı. Gazzeli grupların hat boyunca tünellerle cephe gerisinden çıkarak saldırılar yapması, kuzeyden ve güneyden keskin nişancı, makineli tüfek ve roket ile havan topu ateşinin açık alanda neden olduğu kayıplar hattı ilerletmek ve kuzey güney ekseninde genişletmekte zorluklara neden oluyor.

Vadiden kuzeye Gazze güneyi Tel el Hava hattına doğru bir miktar ilerleme sağlandı ancak kuzeye yaklaştıkça artan karşı ateş yüzünden bu bölgede pek çok zırhlı kaybedilmesi ilerleyişi büyük ölçüde kısıtlı bıraktı.

Gazze kuzeyinde ise Beyt Hanun’da ancak 3 gün önceki sınırlara geri dönülebildi ve zırhlı birliklerle yoğun hava desteği altında ilerleme çabası tüneller ve harabelerdeki anti tank birlikleri tarafından yapılan hızlı koordineli ve etkili saldırılarla önleniyor.

İsrail Ordusu kuzeybatıdan sahil hattından Atatra’ya doğru ilerleme ve Felluce Caddesine yönelik doğrudan baskıyı arttırma çabasında ancak 3 gündür bölgede çok fazla zırhlı araç ve bilhassa buldozer kaybedildiği için ilerleme sağlanamadı.

Keskin nişancılar, EYP’ler ve düzenli havan ve roket saldırıları nedeniyle hafif piyade ve özel kuvvetler kullanımı araç dışında minimum tutmak isteseler de bu sefer de yetersiz keşif ve kontrol yüzünden personel toplu halde araçları içerisinde imha oluyor.

Şati Kampına doğru ağır bombardıman ile bir miktar ilerlenerek doğuya doğru meskûn mahalde yaşanan tıkanıklık bu bölgede aşılmaya çalışılıyor ancak nispeten daha karmaşık bir bölgeye girilmesiyle burada da kayıplar yükseldi ve sık sık kuzey cephesi gerisine tünellerle sarkan Gazzeliler ile birlikte ilerlemek daha tehlikeli hale geldi.

İsrail Ordusu zırhlılarla ve yıkıcı hava gücüyle açık arazide rahatça ilerleyebiliyor ancak binalar yükselmeye ve sokaklar karmaşıklaşmaya başladığında sadece hava desteğiyle hareket eden, etrafta kalabalık bir piyade savaş desteği olmayan mekanize gücü, vur-kaç saldırıları, cephe gerisi baskınları, drone destekli havan ve roket atışları ile eş zamanlı kapsamlı ağır makineli tüfek ve tanksavar saldırıları ile çok fazla kayıp veriyor.

34 rakamının (İsrail’in iddia ettiği öldürülen askerlerinin sayısı-Adımlar), ana saldırı kısmı 1 hafta, yıpratma ve yoklama süreci de bir hafta olmak üzere 2 haftalık şiddetli bir savaş döngüsünde İsrail’in verdiği can kaybı sayısı olduğuna asla inanmıyorum. En azından bunun 10 katı olmalı. Sırf tank kayıpları bile aynı seviyelere gelmişken bu söylemlerine inanmak zor ve İsrail’in teokratik yapısıyla birlikte kayıplar rahatlıkla kamuoyundan gizlenebilir ki İsrail de tam olarak bunu uyguluyor.

Enformasyon Telegram kanalının son üç güne dair bu değerlendirmesi böyle…

İsrail meskûn mahallere yaklaştıkça kayıplarının artmasıyla birlikte geri çekilmek zorunda kaldı. Bunu da daha ağır bombardımanla gidermeye çalışarak dün akşam saaatlerinden itibaren Gazze’yi kara, hava ve denizden çok ağır bir bombardımana tabi tutmaya başladılar. Buna karşılık mücahidler geri adım atmayarak işgâl altındaki İsrail kentleri roketlerle vurmaya başladı. Bu süreçte İsrail’in Demir Kubbe’sinin arızalandığı ve atılan roketlerin Tel Aviv’e düştüğü görüldü.

Amerika bir kısım gemileri Yemen’den atılan füzeleri engellemek üzere Kızıldeniz’e geçirdi. Yemen füzelerine Suud, Ürdün ve Mısır engelleme yapmaya devam ediyor.

Cuma günü yapacağı açıklama öncesinden büyük bir beklenti oluşturulan ama yaprığı açıklama ile İsrail’in bile dalga geçmesine yol açan Nasrallah’ın bu hâle düşmesinden sonra Hizbullah İsrail’e yaptığı saldırıları bir tık artırmış gibi görünüyor.

Diğer yandan sabahın erken saatlerinde ABD’nin Irak’ta bulunan birçok üssüne eş zamanlı saldırı düzenlendi. Yazıyı yayına hazırlarken, Tanf’daki ABD üssünün vurulmaya devam ettiği haberleri gelmeye devam etmekteydi…

Diplomatik gelişmelere bakacak olursak… Katil Amerikanın dış ilişkilerden sorumlu bakanı Blinken İsrail’den sonra Ürdün’e geçti ve burada Lübnan, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri ve Mahmud Abbas’la görüştükten sonra Irak’a geçti. Daha sonra Güney Kıbrıs’a geçen Blinken oradan da Türkiye’ye geldi.

Anglo-Sakson hegemonyayı temsilen Blinken’in tur atmasına sebep aktüel mesele: Dünya üzerinde halkların büyük bir tepkisi var ve bu tepki sistemi, hegemonyayı sarsacak noktaya doğru gidiyor. İşbirlikçi liderler İsrail katliamlarına tepkisiz kalarak tabandan gelen baskı karşısında koltuklarını koruma derdine düştüler. Şimdilik kitleleri zor kullanarak bastırabiliyorlarsa da bu işin burada kalmayacağı belli. Amerika da bunu görüyor ve işbirlikçilerinin elini güçlendirebilmek için İsrail’e, kamuoyu baskısını azaltabilmek için bir ateşkesi kabul ettirmeye çabalıyor. Dikkat edilsin, ateşkesi insanî maksatlarla istediklerinden değil, tamamen siyasî menfaatleri icabı bir ateşkese zorlanıyorlar… İşbirlikçiler ne kadar işbirlikçiyse de her varlık kendini koruma iç güdüsüyle hareket eder ve eğer Amerika işbirlikçilerini koltuklarında tutacak bir denge sağlayamazsa, haliyle işbirlikçiler de koltuklarını koruma içgüdüsüyle İsrail ve Amerika’ya karşı kendileri bir şeyler yapıyor görünmek zorunda kalacaklardır. Bu tür hamleler de nerede duracağı belli olmayan neticelere sebebiyet verir. Türkiye’nin Kıbrıs harekatından sonra, hem de iktidarda en Amerikancı liderler olmasına rağmen, yıllar boyu Amerika ile aramızın limonî oluşu malûm… O süreçte İncirlik Üssü dahi Amerika’ya kapatılmıştı. Yani İncirlik kapatılamaz da değil, bilakis bu ülkedeki en Amerikancı liderler iktidardayken bile kapalı tutulabilmişti. Hem de Soğuk Savaş döneminde… Sonrasında Amerika bu ilişkileri düzeltebilmenin yolunu daha da Amerikancı bir süreç ve liderliğe yol açabilmek için darbe ile giderme yoluna gitti. 12 Eylül Darbesi ile iktidarı “our boys” devraldı ve onlar da Özal işbirlikçisine devrettiler… Bugün artık eski dünya olmadığına göre, Amerika darbe yaptıracak şartları da bulamayacağını görüyor… Köprünün altından çok sular aktı ve Anadolu ahalisinde emperyalizmaya, Amerika’ya karşı bir nefret gelişti, gelişiyor…

Kelebek tesiri… Küçük bir kelebeğin kanatlarını çırpmasıyla oluşacak hava sirkülasyonunun doğurabileceği fırtınalar mümkünken, binlerce sabinin kanları nelere sebep olacak, göreceğiz. Dünya eski dünya değil, kimse buna göre hesap yapmasın, kaybeden yanlış hesap yapanlar olacaktır.

Son bir hadise, Amerika’nın Suriye’de bir İHA veya SİHA’mızı daha düşürdüğü haberleri gelmeye başladı. Hem de tam İncirlik’te gösteriler yapılırken… Anadolu ahalisini bastırmaya gücü yete n AKP’den ise hâlâ bir ses yok. Geçen ay düşürülen hava aracından sonra Erdoğan’ın yatığı konuşmayı hatırlatma ve söylediklerinin gereğini yapmaları ihtarıyla beraber şuraya ekleyelim:

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d