İKİ CEPHEDE DE KAYBEDİLMİŞ BİR SAVAŞ

Thomas FAZİ

Çevirmenin notu: Ukrayna’nın haziran ayında rötarlı olarak başlattığı karşı taarruzun başarısızlığa uğradığını artık Biden yönetimi ve Amerikan basını hariç herkes kabul ediyor. Fakat Ukrayna’nın “atacak mermisi” kalmadı ve ordunun savaşı sürdürme konusundaki motivasyonunun ne düzeyde olduğu tartışmalı. Bunun yanında Zelenskiy, vahim tabloyu tersine çevirmek ve yardımların devam etmesini sağlamak adına tehdit ve şantajlara başvuruyor. Geçen günlerde The Economist’e mülakat veren Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy, durumun pek iç açıcı olmadığını beklenmedik düzeyde dürüst bir biçimde izah etmişti. Zalujnıy’ın Rusya’da insan hayatının hiçbir önemi olmadığı yönündeki propagandasını filtrelerseniz, mülakat Ukrayna ordusunun ne kadar çaresiz olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu arada, Ukrayna ordusunda münferit dağılma belirtileri olduğuna dair haberler gelmeye başladı bile. Ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in “yakın çevresinden kaynaklara” dayanan Simon Schuster imzalı Time makalesinde de Ukraynalı komutanların anlamsız taarruz emirleri yüzünden itaat etmeyi ve taarruzu reddettiklerini öğrenmiştik, zira Ukrayna askerlerini (genellikle zorla cepheye sürülen) anlamsızca feda ediyor. Yani Kiev’dekiler askerî açıdan kaybettiklerinin farkındalar. Ve son makalelerin de gösterdiği üzere bu durum artık Batı’da da gizlenmiyor. (Emre KÖSE)

İSRAİL UKRAYNA İÇİN HEM İYİ HEM KÖTÜ

Batı ittifakı iki cephede birden savaşamaz

Hamas’ın saldırısından bu yana geçen bir ay içinde Ukrayna savaşının gündemde daha az yer bulması Zelenskiy ve uluslararası destekçileri açısından hem iyi hem kötü oldu. Belki de en bariz olanı, askeri yardımın devam etmesi konusundaki siyasi desteğin halihazırda azaldığı bir dönemde, Ukrayna’nın Batı’nın önceliklerinden çıkmasına neden oldu. Ama aynı zamanda rahatsız edici bir hakikati de kamuoyundan gizledi; Ukrayna —ve Batı— savaşı kaybediyor.

Maksimalist ne pahasına olursa olsun zafer söyleminin en ateşli destekçileri bile artık NATO destekli karşı taarruzun başarısız olduğunu kabul etmeye başladı. Harcanan milyarlarca dolara ve on binlerce can kaybına rağmen Ukrayna neredeyse hiç toprak kazanımı elde edemezken Rusya, çoğunlukla kuzeydoğuda olmak üzere önemli ilerlemeler kaydetmeye devam ediyor.

Rusya, Bahmut kentini ele geçirmek için bir yıldır sürdürdüğü kampanyayı tekrarlayarak, 2014’ten bu yana Ukrayna direnişinin sembolü olan doğudaki Avdeyevka kentini ele geçirme çabalarını ikiye katlıyor. Zelenskiy’in Ocak 2023’e kadar danışmanı olan ve şu anda sadık bir muhalif olan Aleksey Arestoviç’e göre, Ukrayna’nın üst üste kaybettiği yedinci kent olacak olan Avdeyevka’nın düşmesi neredeyse kesin. Arestoviç, “Ordudaki herkes güney cephesindeki birliklerin Avdeyevka’ya nakledildiğini biliyor; bu da güney taarruzuna elveda anlamına geliyor,” dedi.

The Telegraph’a konuşan Arestoviç karşı taarruzu “felaket” olarak nitelendirdi ve Zelenskiy’i doğrudan bazı stratejik hatalar yapmakla suçladı: “1991 sınırlarına geri dönüş olmayacak ve yakın gelecekte Kırım olmayacak.” ABD’nin fazlaca övündüğü ve Ukrayna’nın Kırım’daki bazı hedefleri vurmasına olanak sağlayan uzun menzilli ATACMS füzeleri bile beklentilerin altında kalıyor gibi görünüyor: Rusya ordusu kısa bir süre önce bu füzelerden ikisini düşürdüğünü iddia ederek yeni askeri koşullara hızla uyum sağladığını gösterdi.

Pek çok insanın tahmin ettiği bu hakikat artık Batılı savaş taraftarı uzmanların bile kafasına dank etmeye başladı. Ukrayna’ya askeri destek verilmesine uzun süredir inanan Max Hastings’in de belirttiği üzere, “şahin palavracılar ne derse desin, Kırım ve Doğu Donbass’ın kurtarılması pek mümkün görünmüyor.”

Ancak asıl şok edici olan bu durumun, biraz daha nüanslı ifadelerle de olsa, Ukrayna Genelkurmay Başkanı General Valeriy Zalujnıy tarafından da kabul edilmiş olması. Geçtiğimiz hafta The Economist’e şaşırtıcı derecede samimi bir mülakat veren Zalujnıy, “Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi bizi bir çıkmaza sokacak teknoloji seviyesine ulaştık. Büyük olasılıkla derin ve güzel bir atılım olmayacak,” dedi ve “Bunun için büyük bir askeri-teknolojik yenilik gerekiyor ama bunun yakın olduğuna dair bir işaret yok,” diye ekledi.

Zalujnıy başka çarpıcı itiraflarda da bulundu. Generale göre Rusya en az 150 bin askerini kaybetti ki bu rakam daha önce Ukraynalı ve Batılı kaynaklar tarafından açıklanan rakamlardan çok daha düşük. Eğer bu doğruysa, çok daha büyük bir nüfusa sahip olmasına rağmen Rusya’nın neredeyse Ukrayna kadar asker kaybettiği anlamına geliyor; ABD ve Avrupa’nın tahminleri Ukrayna’nın kayıp sayısını 100 binin çok üzerinde gösteriyor. Bu durum, Zalujnıy’ın da kabul ettiği gibi, Ukrayna’nın Rusya’yı askerlerini kan kaybına uğratarak durdurabileceği varsayımını çürütmekle kalmıyor, aslında Ukrayna’nın büyük ölçüde karşı taarruzun bir sonucu olarak asker kaybına uğradığını ortaya koyuyor. Generalin de ifade ettiği üzere: “Er ya da geç savaşacak yeterli sayıda insanımız olmadığını göreceğiz.” Hükümet buna karşılık olarak daha sert zorunlu askerlik politikalarını yürürlüğe koydu, fakat bunlar şimdiden sınırlarını göstermeye başladı. Savunma Bakan Yardımcısı Natalya Kalmıkova’nın geçtiğimiz günlerde bir televizyon söyleşisinde itiraf ettiği üzere, “yüz binlerce yurttaş şu anda seferberlikten kaçmaya çalışıyor.”

Zalujnıy, taarruzdan vazgeçilmesi gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitmiyor ama savaşın çıkmaza girdiği yönündeki değerlendirmesinden çıkarılabilecek sonuçlardan biri de bu. Zalujnıy’ın rütbesi ve bu son derece kasvetli analizi ile kayıtlara geçtiği hakikati göz önüne alındığında, bu değerlendirmenin Zelenskiy’in etrafındaki çoğu insan tarafından paylaşıldığını öğrenmek şaşırtıcı değil. Geçen haftaki Time dergisinin kapak haberinde Simon Shuster, “Zelenskiy’in çalışma arkadaşlarının [mevcut] politika konusunda son derece şüpheci olduklarını” iddia etmişti.

Ancak hakikatlerle yüzleşmek istemeyen tek kişi Zelenskiy’in kendisi. Yakın zaman önce NBC’ye verdiği mülakatta Ukrayna Devlet Başkanı, savaşın çıkmaza girdiği fikrini reddetti ve hatta yardımcıları, Zalujnıy’ı iddialarından dolayı açıkça azarladı ve yorumlarının Rusya’nın işgaline yardımcı olacağını öne sürdü. The New York Times’ın da belirttiği üzere bu durum, kısa süre önce Ukrayna’nın özel harekât kuvvetleri komutanının görevden alınmasının da gösterdiği gibi, “Ukrayna açısından halihazırda zorlu bir dönemde askeri ve sivil liderlik arasında ortaya çıkan bir çatlağa işaret ediyor.” Yukarıda bahsi geçen mülakatta Zelenskiy, Ukrayna’nın “kahrolası terörist Putin’e” özgürlüğünü teslim etmeye hazır olmadığı kanaatine vararak, Ukrayna’nın ülke topraklarından tamamen çekilene kadar Rusya ile müzakere etmeyeceği şeklindeki uzun süredir devam eden tutumunu yineledi.

Fakat Shuster’in de belirttiği gibi, “Zelenskiy’in Ukrayna’nın Rusya’ya karşı nihai zaferine olan inancı, Zelenskiy’in inancını ‘değişmez, mesihçi’ olarak tanımlayan bazı danışmanlarını endişelendiren bir şekle dönüştü.” En yakın yardımcılarından biri Shuster’a hayal kırıklığı içinde “Kendini kandırıyor. Seçeneklerimiz tükendi. Kazanmıyoruz. Ama bunu ona söylemeyi deneyin,” dedi.

Bu karamsarlık ve ülkenin sivil yönetimine duyulan güvensizlik cephede bile hissediliyor. Yardımcı, “İlerleyemiyoruz,” diye konuştu. Bazı cephe komutanlarının, ilerleme emirlerini doğrudan devlet başkanlığı makamından gelse bile reddetmeye başladığını da sözlerine ekledi. Ayrıca ABD ve müttefikleri taahhüt ettikleri tüm silahları getirseler bile Ukrayna’nın bunları kullanacak yeterli sayıda askeri olmadığını vurguladı.

Bu nedenle ortaya çıkan Zelenskiy imajı hakikaten çaresiz bir imaj: giderek yalnızlaşan ve hayal gören bir lider, sığınağında bir aşağı bir yukarı volta atıyor ve herkesin imkânsız olduğunu bildiği mutlak bir zafer talep ediyor. Asıl trajik olan ise Zelenskiy’in kendi adamları tarafından dile getirilen iddiaların pek çoğunun NATO’nun Ukrayna’daki stratejisini eleştirenler tarafından bir yıldan uzun bir süredir dile getiriliyor olması ve bunların “Putin’in söylemleri” olarak görmezden gelinmesi. İmkânsız bir askeri hedef uğruna kaç hayat feda edildi? Ve eğer Batı, Ukrayna’nın ve NATO’nun belirtilen hedeflerinin sınırlılıkları hakkında açık bir tartışmaya tahammül etmeye daha istekli olsaydı kaç kişi kurtarılabilirdi?

Daha 10 ay önce Shuster’in kendisi de Zelenskiy’e övgüler düzenler arasındaydı ve Ukrayna Devlet Başkanı’nın Time dergisi tarafından “Yılın Kişisi” seçildiği makaleyi yazarak şu anda kaçamadığı Hollywood-vari karakterin oluşmasına yardımcı olmuştu. O zamanlar Batı medyasının kendine has söylemleri vardı ama artık değişmiş görünüyorlar. Shuster’in son makalesi ve aynı çizgideki diğerleri, yalnızca Ukrayna saflarında değil, Batı saflarında da bir çatlağa işaret ediyor. Zelenskiy’e bazı çevrelerden gelen mesaj şu gibi görünüyor: “Hizaya gelmenin zamanı geldi.”

Peki, bundan sonra ne olacak? Durum göz önüne alındığında Ukrayna açısından pek fazla seçenek kalmıyor. Bunlardan biri Zalujnıy’ın da belirttiği gibi, Rusya’nın avantajlı olduğu uzun bir yıpratma savaşına hazırlanmak. Fakat bunun için Batı’dan sürekli ve şimdikinden çok daha fazla miktarda silah tedariki gerekiyor ki bu da özellikle ABD’de azalan bir siyasi destek bağlamında zor. Hamas’ın saldırısından hemen önce Kongre ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı yardımı askıya almıştı.

Biden, Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya daha fazla para gönderme konusundaki direncini, Ukrayna’ya ve İsrail’e (iki partinin de büyük destek verdiği şekilde) yardımı 100 milyar dolarlık tek bir tasarıda birleştirerek aşmayı umuyordu. Başkan mesajını daha da güçlendirmek için Putin ile Hamas arasında doğrudan alaka kurdu: “Hamas ve Putin farklı tehditleri temsil ediyor, ancak ortak noktaları şu: her ikisi de komşu bir demokrasiyi tamamen yok etmek istiyor.” Ayrıca “Putin’in Ukrayna’daki güç ve kontrol iştahını durdurmazsak, kendisini sadece Ukrayna ile sınırlamayacağı” iddiasını yineledi.

Fakat bu tür heyecanlı argümanlar Washington’da giderek daha az ağırlık taşıyor. Nitekim Temsilciler Meclisi’nin yeni Cumhuriyetçi Başkanı Mike Johnson’ın Biden’ın talebini geri çevirerek sadece İsrail’e yardım konusunda oylama yapılmasını talep etmesi, Ukrayna’ya finansman konusunun Cumhuriyetçiler arasında ne kadar toksik hale geldiğinin bir göstergesi. ABD, geçtiğimiz cuma günü 425 milyon dolarlık yeni bir güvenlik paketi açıkladı ama bu, Beyaz Saray’ın talep ettiği 60 milyar doların çok gerisinde. Nihayetinde Ukrayna için yeni bir yardım turunun onaylanması muhtemel, ancak ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteğin son kullanma tarihinin yaklaştığı bariz.

Bu gerçekleştiğinde, AB’nin ABD’nin bıraktığı boşluğu doldurmaya ne muktedir ne de istekli olduğu düşünüldüğünde, Ukrayna’ya Rusya ile bir tür toprak tavizi içeren gerçek bir barış anlaşması olmasa bile ateşkes müzakeresi yapmaktan başka seçenek kalmayacaktır. NBC’ye göre Batı, Ukrayna hükümetiyle Rusya ile barış müzakerelerinin neleri içerebileceği konusunda gizli görüşmelere başladı bile. Fakat kamuoyu önünde bu konu hala tabu; sadece NATO için yenilginin fiilen kabulü anlamına geleceği için değil, Ukrayna’nın çatışmayı bugün umduğundan daha iyi koşullarda sona erdirme şansı varken Kiev’in Mart 2022’de Moskova ile barış görüşmeleri yapmasını neden yasakladığını açıklamak zorunda kalacağı için.

Bu durum geçtiğimiz ay daha da karmaşık bir hal aldı. Zira İsrail-Gazze ve Ukrayna’daki savaşlar, Biden’ın kullandığı basit iyiye karşı kötü terimleriyle değil, Batı’nın Rusya, Çin ve İran’ı kapsayan ve giderek büyüyen bir cepheyle karşı karşıya geldiği küresel bir vekalet savaşının iki cephesini temsil ettikleri için, sanıldığından daha yakından alakalı. İşte bu yüzden Batı şu anda Ukrayna’da açık bir yenilgiyi kabul edemiyor. Orta Doğu’da yaşananların Ukrayna’daki çatışma üzerinde doğrudan etkileri var ve bunun tersi de geçerli ve her iki taraf da bunun farkında.

Ancak sonuçta, tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi, Batı’nın Gazze’de nasıl kazanabileceğini tahayyül etmek zor. İsrail Hamas’ı tamamen ortadan kaldırmayı başarsa bile, yüksek sivil ölüm sayısı bölgede ve ötesinde Batı karşıtı hissiyatı daha da sertleştirecektir. Batı, savaşı teşvik etmenin Doğu Avrupa ve Orta Doğu’da azalan nüfuzunu yeniden canlandıracağına inandıysa, her iki cephede de kaybedilmiş bir savaş veriyoruz gibi görünüyor.

8 Kasım 2023

Kaynak: https://emrekose.substack.com/p/israil-ukrayna-icin-hem-iyi-hem-kotu

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: