YA SİZ?
Adımlar Fikir-Kültür-Siyaset Platformu olarak yayın faaliyetine başladığımız ilk günden itibaren keskin kırmızı çizgilerimiz oldu. Sitemizin arşivi ortadadır ve geriye dönük birazcık incelenmesi durumunda, hangi mevzuda nasıl bir tavır takındığımız, nelerden ödün vermediğimiz ve asla vermeyeceğimiz ayan olacaktır. Bugüne kadar belli başlı hususlarda öyle net ve örnek bir duruşumuz oldu ki, ne mahalle baskısını umursadık, ne de bunları birilerine hoş görünmek gayeli politik manevra niyetine yaptık.
Nitekim bundan iki yıl evvel, Berkin Elvan’ın vefat ettiği günlerde yazdıklarımız bugün hatırlanacak olursa, bizim HAK ve HUKUK mevzularında ne kadar şaşmaz bir istikamet niyetiyle ADIMLAR attığımıza şahitlik eder. Ne demiştik o günlerde:
“Burada mesele Berkin ve çevresindekilerin ideali değil.
Bir çocuk öldürülüyor; onun ideali ne olabilir ki?
Bunun acısını bir müslüman kadar kim duyabilir ki?
Berkin’e başka sebepten değil; mazlum olduğu için sahip çıkıyoruz. Vicdanımızın, imanımızın sesine kulak veriyoruz.
Mazlumluk, mağdurluk başka bir şeydir.
Mazlumluk, mağdurluk bir taktik-strateji meselesi değil; ahlâki bir duruştur. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” sözü Türk’ün ruh kökünden fışkıran en güzel sözlerin başındadır. Mazlum deyince akan sular durur. Taktik, strateji; artık hepsi hikâyedir.
Bugün Berkin’in cenazesinde en ön safta oluruz, yarın 14 yaşında Fetullahçı bir çocuk öldürülürse onun cenazesinde; öbür gün Şırnak’ta “gösteri yapıyor, elinde sapan var” diye 14 yaşında bir çocuk öldürülürse onun yanında… Bundan da hiçbir siyasi beklenti ve hesabımız olamaz. Niyetimizi Allah biliyor; ondan gelecek ecirden başka aradığımız yok.”
Gerçekten Adımlar Fikir-Kültür-Siyaset Platformu için mazlumluk, mağdurluk bir taktik-strateji meselesi değil; ahlâki bir duruş oldu. Dün öyleydi, bugün öyledir ve inşallah yarın da aynısı olacaktır.
Berkin Elvan’dan hemen sonra, bu defa “Geziciler” tarafından öldürüldüğü ileri sürülen “ülkücü” Burak Can Karaman için “Yeter! Daha Kaç Genç Ölecek” başlığını kullanan Adımlar; daha sonra, Silvan’daki polis müdahalesinde gaz fişeği ile başından yaralanan 10 yaşındaki Mehmet Ezer isimli Kürt çocuğu için de tavır almış ve gerekli tepkiyi göstermiştir. Çünkü HAK ve HUKUK mevzularında Adımlar için mazlum ve mağdurun ne mezhebi, ne etnik kökeni, ne de ideolojisi bir kriter olabilir. Bunun bedeli, adına mahalle baskısı dedikleri aforoz çarmıhına çivilenmek bile olsa… Ezberden konuşmuyoruz, arşivimiz meydandadır.
Sitenin yayına başladığı ilk günlerde dile getirdiğimiz hususlardan birisi de şu satırlardı:
“Düşman olduklarımız bile bizim hakkaniyetimize inanmalı; “kimse savunmasa dahi bizim hakkımızı Adımlar savunur; onlar haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmaz” diyebilmeli… Bunu örnekleştirmeye memur ve mecburuz. Dava da budur; mücadele de… İnsan olma memuriyeti…”
Şükürler olsun ki, geriye dönüp baktığımızda, bu gayeden en ufak bir sapma göstermeden iki yılı aşkın süredir ADIMLAR yürüyor.
Adımlar Anadolucudur ve bölmeyi değil, perçinlemeyi, gerçek bir bütünleşmeyi gaye edinir. Ne AKP muhalefetimizde, ne şu ve bu meselede, bu coğrafyada yaşayan ahalinin yüzde ellisini diğer yüzde ellinin karşısına çıkarmadık. Bizim AKP’ye yaptığımız muhalefet AKP’ye oy veren halkımıza yapılmış muhalefet olmadı. Aynı şekilde Kökten Batıcı, NATO, AB-D yanlısı Kürtçülüğe dönük net tavrımızın temelinde hiçbir zaman Kürt halkına karşı bir husumet yoktur.
Adımlar, yolun başında belirlediği kırmızı çizgilere hep sadık kaldı. Kimseyi bacak arasından vurmadı. Kaset siyaseti yapmadı. Kimseyi kılık kıyafet üzerinden yargılamadı; ailesiyle, çocuğu ile rencide etmedi. Bir partiye oy verenleri “dindar ve kültürüne bağlı”, oy vermeyenleri ise “batıcı hayat tarzının temsilcileri” diye damgalayan ve böylece siyasi rant uğruna Türkiye’de Müslümanlığı azınlık statüsüne dahi düşürebilecek bir öküzlüğün içinde asla yer almadı.
Yine Adımlar düşmanlığında bile erkekçe durmayı ve düşene vurmanın kolaylığındansa, daha güçlü olana meydan okumayı tercih etti. Siz hiç Adımlar’ın bir köşesinde “paralel” filan muhabbeti gördünüz mü? Göremezsiniz. Çok sevdiğimizden mi? Elbette değil. Unuttuk mu geçmişi ve yaşananları? Asla. Öyleyse biz niye bu “getirisi bol” jargona mal bulmuş mağribi gibi atlamadık. Çünkü Adımlar kendi politik gündemini ve önceliklerini kendisi belirler. Çünkü Adımlar kimi nasıl eleştirecekse, kendi kelimelerini kendisi seçer. “Kimi ne zaman ve hangi kelimelerle eleştireceğime ben karar veririm; birilerinin canı öyle istiyor diye, onun emzik niyetine ağzıma ödünç verdiği kelimeleri gevelemem” duruşudur bu.
Bütün bunları niye hatırlattık? Adımlar kadar temel ahlâki ilkelere bağlı, bu hususlarda hiçbir siyasi çıkar gözetmeden, gerekirse “zararlı çıkmak” pahasına tavizsiz bir başka yayın gösteremezsiniz. Bu platformun kimseden, hele ABD kuyrukçusu Kürtçülerin kuyrukçuluğu ile hayatiyet bulan sözüm ona solculardan alacağı hiçbir ahlâk dersi yoktur.
Kadıköy’de yaşanan bir tecavüz hadisesine dair, sitemizin yazarlarından birisinin, kendi şahsi hesabından yapmış olduğu bir yorumun arkasına saklanarak, tıpkı 25 Mart 2015’te uğradığımız bombalı saldırı öncesinde olduğu gibi dergimizi hedef gösteren bu kıl kurtlarının derdi namus filân değil. Amaç, “esas düşman Amerika ve işbirlikçileri”ne karşı tutulan mevzii çökertmek, itibarsızlaştırmak…
Şu bilinsin ki, dergi yazarımızın kendi şahsi hesabından yazdığı ve niyetini ancak kendisinin izah edebileceği mezkûr mesaj herkesten fazla bizi üzmüştür. Ve zaten Adımlar Platformu, hadiseyi öğrendiği andan itibaren, yapması gerekeni yapmıştır. Diğer yandan bahsi geçen yazar arkadaşın 1995 senesinde Metris cezaevinde bir tecavüzcüyü öldüresiye dövdüğünü ve daha sonra tecavüz mağduru ailenin kendisine teşekkür ziyaretine geldiğini bilenler olarak, onun propaganda edildiği türden bir kasıtla o mesajı yazmadığına, sadece “maksadını aşan” ifâdeler kullandığına inanmamıza rağmen, “şeriat zahire hükmeder” diyerek, hiçbir tevile yanaşmaksızın yapmamız gerekeni -herkese örnek olacak şekilde- yapıp, arkadaşımızın adını yazar listesinden çıkardık. Bunun yanında konuyu gündemine alan ADIMLAR Plâtformu, hiçbir tesir altında kalmadan kendi içinde bir soruşturma açmıştır ve gereği neyse yapılacaktır…
Biz bunu birilerine şirin görünmek, birilerinin sesini kesmek için değil, başından beri üstünde durduğumuz temel prensiplerimiz için yaptık. Eğer bu hadise bu kadar istismar mevzuu edilmeseydi, hatta sadece kendi aramızda böyle bir mesajdan haberimiz olsaydı, Adımlar Platformu olarak yine farklı davranmazdık ve aynı tavrı sergilerdik. Çünkü kasıt farklı bile olsa, algıda dahi yaşanan o çirkin fiili zahiren meşrulaştırıcı bir ifâdeye asla geçit veremezdik.
Peki, dergimizin kurumsal kimliği ile en ufak ilgisi olmayan bu hadise bahanesiyle Adımlar’ı hedef tahtasına oturtan kıl kurtları!..
Siz namus konusunda ne kadar tutarlısınız?!
Malûm, Etnik Kürtçüler “Biji Obama” sloganlarıyla ABD’nin kıçını yalıyor, bizim sözde solcular da Kürtçülerin… Meselâ Kobani için ABD ile “solcularımız”ın çoğu omuz omuzaydı. Yani sol ve Amerika tek yumruk oldu! Ve bu hain ittifakın neticesi, Irak’ta belki şu saat, şu dakikada kaç kadının ırzına geçiliyor, namusu kirletiliyor. Niçin bugüne kadar bir defacık olsun ABD işgalinde ırzına geçilen Müslüman kadınların haberini yapmadınız?!
Kıçını yaladığınız Batıcı Kürtçülük haritadan nokta atışı yer gösteriyor ve onların efendileri de kadın çocuk demeden Türkmen ve Arap köylerini bombalıyor, soykırım yapıyor. Siz oraya kulaklarınızı tıkayın, burada ise oraya kulaklarını tıkamayan bir politik çizgiyi boğmak için birden “namus”u filan hatırlayıverin… Bugüne kadar Irak’ta, Çeçenistan’da, Türkmen köylerinde yaşanan tecavüzlere kulaklarını tıkayanlar, şimdi burada başka bir maskeyle karşımıza çıkmaya yeltenirse bu sadece soytarılıklarının tescili olur.
Bizim tuttuğumuz mevzi, Irak başta olmak üzere, on yıllardır işgâl altında tutulan İslâm Coğrafyası’ndaki hanım kardeşlerimize tecavüzü sistemleştiren Amerika-NATO ve özellikle 2003’ten beri Haçlı işgalcilerin kendilerine açtığı alanda Arap ve Türkmen şehirlerini, köylerini basarak yağmalayan, kadınlarına tecavüz eden “Amerika’nın kara ordusu” olmayı tercih eden bölgedeki işbirlikçileri rahatsız edecektir.
“Halklar için savaş” verdiğini iddia edenler, nedense söz konusu Irak’lı kardeşlerimiz olunca, ilkesiz pragmatizmin çukuruna yuvarlanıp işgalcinin yanında saf tutmayı yeğlediler.
ADIMLAR, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, zulüm ve tecavüz kimden gelirse gelsin, zulüm ve tecavüzü kim alkışlarsa alkışlasın, bu fiili gerçekleştirenlerin karşısında ve mağdurun yanında olacaktır.
Ya siz?!
ADIMLAR Fikir, Kültür, Siyaset Plâtformu