1984’TEN 2016’YA, 1 AĞUSTOS

1984’TEN 2016’YA, 1 AĞUSTOS

Bugün, Esseyyid Abdülhakîm Arvasi ÜÇIŞIK Hazretleri eliyle 1919’dan 1943’e, Büyük Doğu Mimarı Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK’le 1943’ten 1983’e ve nihayet Kumandan Salih MİRZABEYOĞLU’yla 1975’ten bugüne kesiksiz bir İSTİKAMETLE gelen İslâmcı Mücadelenin dönüm noktası olan 1 Ağustos’un yıl dönümü.

1 Ağustos 1984 günü İslâmcı Mücâdele, İslâm ihtilâl ve inkılâbını “İBDA” markası altında gerçekleştireceğini bütün dünyaya ilan etmiştir.

Kutlu olsun!

O günden bugüne Sayın Salih MİRZABEYOĞLU’nun ortaya koyduğu mücâdele anlayışına bağlı olarak, 1 Ağustos 2016 itibariyle gelinen “yeni” şartlarda ADIMLAR olarak tavrımızı bütün açıklığı ile tekrar ifâde etmek gerekirse:

 

BOP KARŞITI FİÎLİ TUTUM VE TAVIR HÂLİNDE

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nin açılışında ve bu merkezde gerçekleştirilen 15 Temmuz Şehitlerini Anma programına katılan Recep Tayyip Erdoğan, uzunca konuşması sırasında bizim için dikkat çekici tek cümle olarak şu ifâdeleri kullandı:

Ülkemizde oynanmak istenen oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’de oynanan oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız! Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların acısı, gözyaşı, kaybetmesi pahasına oynanan oyunları bozacağız!

Sanki, “Suriye’de oynanan oyunlar”, “Libya’da oynanan oyunlar” ve en önemlisi “Irak’ta oynanan oyunlar” BOP Plânı ve bu plânın Eş Başkanlık müessesesinden bağımsızmış, söz konusu Eş Başkanlık’ın vatan topraklarında ABD-NATO Terör Örgütlerine tahsis ettiği başta İNCİRLİK gibi terör üslerinden insanımıza saldırılar gerçekleşmemiş gibi kullanılan bu ifâdeler karşısında;

Yukarıdaki ifâdelerdeki “doğru”ları esas alarak;

Yıllardır tekrar ettiğimiz üzere bu “beyan”ın gereğinin politik fiîli tutum ve tavır hâlinde ortaya konulması durumunda, bunu destekleyeceğimiz ADIMLAR’ımızı takip eden herkesin malûmudur.

Tayyip Erdoğan’ın hala bir “sis bulutu” içerisinde süreci yürütmeye çalıştığı; 15 Temmuz saldırganını “maşa” olarak gördüğünü beyan edip, bütün cehdin “üst akıl” söylemi etrafında “Gülen’in iadesi”ne bağlanması, bunun yanında BOP Eşbaşkanlığı sürecinde Haçlı Saldırganlığı’na verilen FİÎLİ DESTEK hakkında, sanki dışında yaşanan şeylermiş gibi bahsedilmesi, bizi “aldatılmamak” için tedbirli olmaya sevk ediyor.

14 yıllık iktidarları boyunca  “milliyetçiliği ayakları altına aldığı”nı defalarca beyan edenlerin, 15 Temmuz sonrası “Türk Milleti’ni meydanlara çağırma”sı ve gönderdikleri mesajlarda dört cümlede dört kere “Türk Milleti” ifâdesini kullanması elbet ümit vericidir. Fakat bunun yanında, meydanları dolduran kitlelere Esas Düşman Amerika’ya karşı slogan atılmasını engellemek, Amerikan hedefleri önünde gösteri yapanları “provokatör” ilan etmek; Ergenekon sürecine benzer bir şekilde TÜRK’ün “ordu-millet” karakterine karşın, vatanı her türlü saldırıya açık bırakıcı Batıcı mânâda “sivil hamle”ler yapılması da dikkat çekicidir.

 

BOP SALDIRISI VE ADIMLAR

Bunun yanında, ADIMLAR’ın;

Sayın Salih MİRZABEYOĞLU’na karşı 16 yıldır sistemli bir şekilde uygulanan TELEGRAM İşkencesi’nin şiddetinin bilinmesine rağmen İktidar tarafından görmezden gelinmesi ve en son bu işkencenin aktörlerinden birinin gözaltına alınıp tutuklanmasına rağmen, bu yönde BİR girişimde bulunulmamasını;

“28 Şubat’la hesaplaşıyoruz” derken, ne kadar 28 Şubatçı varsa (bir kısmını bir-iki ay cezaevinde tutarak, bir kısmını terfi ettirerek) taltif edilmesi. Buna karşın 28 Şubat’ın açık hukuksuzluklarına maruz bırakılmış kişilerin halâ (22 yıldır) cezaevlerinde tutulması;

Türkiye ve bölgemizde Amerika-İsrail’in BOP Planı çerçevesinde Erdoğan-AKP İktidarının 14 yıldır yaptığı uygulamaların neticesi hâlinde;

Irak’ın işgaliyle başlayan bu Saldırı’nın esas hedefinin İsrail’in güvenliğini sağlamak için, Türk ile Arap’ın arasına bir Siyonist Duvar olarak “Kürdistan”ın inşâ edilmesi;

Bunun önünü açmak için Gülen-Liberal Çapulcular ve Etnik Kürtçülükle birlikte TSK’ya Ergenekon ve sair operasyonları gerçekleştirilmesi;

Amerikalının “TSK’yı kafesledik” dediği bu operasyonların neticesinde Etnik Kürtçülüğe sınırsız imkân sağlayan “açılım”larla bölücülerin şımartılması;

Haçlı-Yahudi Saldırganlığına “içeriden” destek vererek düşmana kapıyı içeriden açan ve Amerika ile birlikte Ehl-i Sünnet Araplara karşı uyguladığı soykırımın “ödül”ü olarak Irak’ın Kuzeyi’nde, Irak’ın bütünlüğünü bozan bir yapı kuran Çapulcu Barzani’nin Ankara’da kırmızı halılarla ağırlanması ve daima desteklenmesi;

BOP Planı çerçevesinde önü açılan Etnik Kürtçülerin Amerika’nın Kara Ordusu görevini üstlenerek Suriye’yi bölmeye kalkışması sırasındaki ilk büyük çarpışma olan “Kobani”de bozguna uğrayanların, havadan ABD uçakları ve karadan Erdoğan-AKP İktidarının verdiği büyük destekle (yasadışı bir “yasa” çıkarılarak, komşu bir ülke toprağından, bir başka komşu ülke toprağına Türkiye üzerinden saldırtılması / binlerce tırlık lojistik destek ve ikmal / sağlık hizmetleri) nefes alması ve kurtarılması;

Anadolu’nun ve Anadolulunun dostu olmaktan başka hiçbir kusuru(!) olmayan Kaddafi ve müreffeh Libyası’nın işgal edilerek yağmalanması için gayret gösterilmesi ve Kaddafi gibi bir vatan dostunun aşağılık bir şekilde katledilmesi;

“Kardeşim Esad”ın bir gecede “Zalim Esed”e çevrilerek, komşu ülke Suriye’ye karşı ABD-İsrail yararına düzenlenen saldırıların hamiliğinin üstlenilmesi;

Türk Hava Sahası’nda, Haçlı-Yahudi uçaklarına sınırsız ve serbest dolaşım hakkı tanınmışken, Türkiye’yi ABD-İsrail-NATO kanadına köle yapma davranışı olarak Rus uçağının düşürülmesi ve hemen ardından sanki “25 yıldır 5 milyondan fazla insanımızın katleden, BOP Saldırısı’nı düzenleyen Rusya” imiş gibi, Amerika-İsrail saldırganlığını örten bir hamasetle “gerekirse tezek yakarız” edebiyatına gidecek kadar milletimizin zihninde Esas Düşman Amerika’yı perdeleyici saldırılar ve provokasyonlar;

2002’den beri Kıbrıs Davası’nda AB lehine “çözümcü” politikaların uygulanması ve Kıbrıs-Türk karasularının İsrail’e terkedilmesi;

Ve saire…

Ve gele gele;

“Milliyetçiliği ayağımın altına alıyorum” diyen Erdoğan’ın, Anadolulunun mayasını yoğuran Ehl-i Sünnet’i de içerisine alacak şekilde Hak Mezhepleri “fitne” olarak gördüğünü defalarca ilan etmesi;

Filistin’in ve Filistinlinin onyıllardır hâmisi olan devletlerin (Irak, Suriye ve Libya) parçalanması sonrası, neticenin “İsrail’e muhtaçlık” politikasına bağlanması ve bölgemizdeki bütün kötülüklerin kaynağı olan İsrail’in “dost ve müttefik” ilan edilmesi KARŞISINDA;

Esas hedefi Anadolu olan bu saldırıların yok etmek istediği EHL-i SÜNNET TÜRK’ÜN SAVAŞÇI KARAKTERİnin biricik temsilcisi olarak yaptığı yayınlar ve ortaya koyduğu eylemlerle ADIMLAR meydandadır.

Öyle ki;

Din-Vatan-Millet adına tuttuğu bu mevzi sebebiyle 25 Mart 2015 tarihinde bombalı saldırıya uğramış ve Ünsal ZOR’u şehid vermiştir.

Türkiye’de 15 Temmuz’a gelinen süreçte ilk saldırı İstanbul’un göbeğinde ADIMLAR Dergisi bürosuna karşı girişilen hain saldırı iken, bu saldırı Hükümet ve çevrelerince görmezden gelinmiş, 15 Temmuz’da ise bir nevi benzer bir saldırıya hükümet maruz kalmıştır.

Türkiye’nin gizli-açık işgal içerisinde olduğunu ve bunun gereği olarak “savaş şartlarına hazır olunması gerektiği”ni defalarca ilan eden ADIMLAR, 7-8 Ekim 2014 şartlarını öngördüğü gibi, elbette 15 Temmuz’un da habercisiydi.

15 Temmuz 2016 İradesi, bir mânâda 25 Mart 2015 tarihinde ADIMLAR’ımıza yapılan saldırıya ve saldırganlara Müslüman Anadolu’nun verdiği bir cevap ve Sayın Salih Mirzabeyoğlu’nun 25 Mart Saldırısı ve Ünsal Zor’un şehâdeti vesilesiyle ifâde ettiği beklentisinin bugün itibariyle karşılığıdır aslında:

Onu öldürenler, topyekün yeni imân gençliğini kastetmişlerdi. Size düşen karşılığın da aynı çapta olması gerektiğine göre, siz büyük inşânızı tamamlamaya bakınız! O zaman topyekün küfür yığınını o binanın temelleri altında ezilmiş ve kemikleri tebeşir lekesi hâline gelmiş bulacaksınız!Elverir ki Allah, “OL!” desin.

Allah’ın “OL!” dediği 15 Temmuz, İBDA Mimarı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun, “Metris’in intikamını alacağız” diyen TELEGRAM İşkencesi ve İşkencecilerine karşı verdiği “3. METRİS SAVAŞI”nın bir muharebesidir aslında.

Biz, böyle görüyoruz!

 

ALDATMAYA KALKAN, ALDANIR

Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı uzun konuşması içinde bizim için dikkat çekici tek cümlesini tekrar hatırlatalım:

Ülkemizde oynanmak istenen oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’de oynanan oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız! Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların acısı, gözyaşı, kaybetmesi pahasına oynanan oyunları bozacağız!

Sanki, “Suriye’de oynanan oyunlar”, “Libya’da oynanan oyunlar” ve en önemlisi “Irak’ta oynanan oyunlar” BOP Plânı ve bu plânın Eş Başkanlık müessesesinden bağımsızmış, söz konusu Eş Başkanlık’ın vatan topraklarında ABD-NATO Terör Örgütlerine tahsis ettiği başta İNCİRLİK gibi terör üslerinden insanımıza saldırılar gerçekleşmemiş gibi kullanılan bu ifâdeler karşısında;

“Oyun bozmak”,  “oyun”u oynayanların kimler olduğunu gizleme kaygısının ürünü olan “üst akıl” söylemini terkedip, ANADOLU’nun ve Bölgenin DÜŞMANLARINI apaçık ortaya koymakla başlamalı.

Anadolu Ahalisi’nin 15 Temmuz 2016 günü meydanlarda ortaya koyduğu irade, asla ama asla “Fetullah Gülen’in iadesi sonrası, yalan ve aldatmayla yürütülecek BOP İşbirliği devam politikası”na rıza olmayıp, ESAS DÜŞMAN AMERİKA ve DOĞAL DÜŞMAN İSRAİL’in bütün unsurlarıyla vatanımızdan ve ANADOLU’NUN LİDERLİĞİNDE bölgemizden sökülüp atılana kadar sürecek bir başlangıçtır.

Bu Kutsal İrade “aldatılabilir”, “yönlendirilebilir”, “gazı alınabilir” bir İRADE değildir.

Dolayısıyla, ADIMLAR’ın 1 Kasım seçimleri sonrası defalarca ifâde ettiği gibi “aldatmayla iş görme devri kapanmıştır”.

Herşeyden önce 15 Temmuz bunun tekrar ve son olarak Müslüman Anadolu Ahalisi tarafından yapılmış ilanıdır.

Yoksa, bundan sonra “aldatma” kastıyla benzer ifâdelere başvuranlar, sonunda asıl aldananlar olacaktır.

Unutulmasın, zihinlerden kaçırılmasın;

Anadolu, 250 evlâdını 15 Temmuz Saldırısı ile şehîd vermişken, bugün de devam eden BOP Saldırısı karşısında sadece Irak’da milyonlarca kardeşimiz katledilmiş ve soykırıma tâbi tutulmuştur.

Aynı şekilde Afganistan’da, Libya’da, Suriye’de ve Filistin’de…

Bu savaş, ANADOLU’nun Gerçek Kurtuluş Savaşı’dır ve taraflar bellidir:

BOP (Amerika-İsrail-AB-NATO ve İşbirlikçileri) SALDIRISI ve BU SALDIRININ KARŞISINDA BÖLGEMİZDE DİRENEN BÜTÜN MİLLÎ UNSURLAR.

ADIMLAR, bu süreçte Anadolu’yu asıl niyet olarak hedefe koyan BOP Saldırısı ve işbirlikçileri karşısında vereceğimiz KURTULUŞ SAVAŞI’na MİLLETİ HAZIRLAMAK misyonunu sürdürmeye devam edecektir.

Erdoğan’ın 15 Temmuz vesilesiyle sık sık “hayret”ini dile getirdiği, bizimse henüz tam olarak potansiyelini gösterme fırsatı bulamadığına inandığımız bu MİLLÎ İRADE, BOP’çu ülkeler karşısında ortaya konacak POLİTİK FİÎLİ TAVIR VE TUTUM’da, bu tavrın sahibi siyasi iradenin ardında kenetlenecek ve kısa sürede BÜTÜN İSLÂM COĞRAFYASINI KENDİSİNE BAĞLAYACAK BİR GÜÇTÜR!

Görülecektir ki, MİLLÎ İRADE’NİN GERÇEK HİSSİYATINA DOĞRU atılacak ADIMLAR, içerisinden nice Ünsal Zorları, nice Halil Kantarcıları ve Ömer Halisdemirleri çıkaracak bir sel olacaktır!

BOP Saldırısını ve yapılanları net bir şekilde anlat!

BOP Eşbaşkanlığını reddet!

BOP Saldırısı’na karşı direnen Kurtuluş Savaşçılarını kucakla!

Boynundaki Madalyayı Yahudinin suratına çarp!

O zaman, böyle bir duruşa karşı çıkan tek bir Anadolu evlâdın dahi olmadığını göreceksin!

40 yıllık İBDA Devrimi’nin bu safhasında 15 Temmuz bir kırılmadır. 65 yıllık “Küçük Amerika Düzeni”nde bu kırılma ilk defa milletin silahlı unsurlara karşı ayaklanmasıyla kendini göstermiştir.  Bu ayaklanma neticesinde İBDA’nın 80’li yılların sonundan itibaren işaretlediği bir iç düşman olabildiğince çok yara alırken, diğerleriyle birlikte de gücü ve ideolojik konumu ifşa olmuştur.

Efsanevi Telegram işkencesi karşısında İBDA’nın yine efsanevi direnişi ve teslim olmayan iradesi, milletimizde unutturulmaya çalışılan savaş refleksleri ve savaşma iradesini ortaya çıkaran tetikleyici unsurdur.

İBDA Devrim’in 40. Yılında 15 Temmuz kırılması, bir dönemin bitişini haber verirken, başka bir safhanın da başlangıcı niteliğindedir…

Daire hikmetine binaen kırkıncı yılın 1 Ağustosunda hedefe ulaşma mânâsında başlangıç noktasına varılıp, dairenin tamamlanması gayreti ve duâsıyla…

KAHROLSUN AMERİKA!

KAHROLSUN İSRAİL!

KAHRLSUN NATO!

KAHROLSUN BOP SALDIRISI!

KAHROLSUN BOP’UN BÖLGEMİZDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ!

İNCİRLİK TERÖR ÜSSÜ KAPATILSIN!

YAŞASIN ANADOLU MERKEZLİ GERÇEK KURTULUŞ SAVAŞI!

YAŞASIN İSLAM-VATAN-MİLLET MÜCADELESİ!

YAŞASIN 15 TEMMUZ DİRENİŞİMİZ!

ÜNSAL ZOR ÖLMEDİ KAVGAMIZDA YAŞIYOR!

HALİL KANTARCI ÖLMEDİ KAVGAMIZDA YAŞIYOR!

YAŞASIN BAŞYÜCELİK DEVLETİ MÜCADELEMİZ!

ADIMLAR Dergisi

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: