ÖLÜM ODASI -B YEDİ- 325 / MURAKABE (DERVİŞ MUHAMMED-442) / SALİH MİRZABEYOĞLU

ÖLÜM ODASI -B YEDİ- 325 / MURAKABE (DERVİŞ MUHAMMED-442) / SALİH MİRZABEYOĞLU

MURAKABE
(DERVİŞ MUHAMMED-442)

Süryanice, TAHVİT HİYUTO-Hüviyet Cüzdanı Kontrolu. (Levha: 5 Ekim 1997… Boğaz Köprüsü’nde, polis hüviyet kontrolü yapıyor… Süryanice, Tahvit-Kontrol: 825: Hatito-Süryanice, “Emin”… Süryanice, Hatito-Tamam: 3825: İgazsagugyi Drvostani-Macarca, “Adlî Tıbb”… Süryanice, Otvoto-Harf arası: 1824: Dafrono Melto-Süryanice, “Fiil cini-Gizli fiil”… Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler, gizliler, gizlilikler” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl”e işaret eder; öne alınmış delil’e Takdim’e… Süryanice, Hiyuto-Hüviyet: 1440: Devlet… Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu): 1425: TE’YİD-Kuvvetlendirme. Sağlamlaştırma. Metanet verme. Doğrulama. Destekleme… Süryanice, CUTODO-Mukaddeme. (Kaptan Gusto Müslüman: 485: Sutcho’p-Özbek dilinde, “Marul”… Kaptan Mirzabeyoğlu: 485: Sebro Gaboro-Süryanice, “Fikir Kahramanı” demek): 1425: ZOĞUTO-Süryanice, “Fetih. Fütûhat”. (Fütuhî hikmetin “Salih Aleyhisselâm”da tecellisi, malûm; ve Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’nin Fütûhat-ı Mekkiye isimli eseri, hatırda!)

*

Süryanice, QOYUMUTO HİYUTO-Hüviyet Kontrolu. (Süryanice, Qoyumuto-Kontrol: 479: Qunouto-Süryanice, “Gök Mavisi”; Kelime-i Tevhid nuru ile alâkalıdır): 1919: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu. (Levha: 2 Eylül 1987… Biri bana 1919 yılının İngilizce söylenişini soruyor. Söylemeye çalışıyorum, sonra da Hoca olduğunu, Faik’e sorarsa onun daha iyi bilebileceğini söylüyorum!)… Süryanice, ARİĞ QAVMTO OF GABORO-Uzun boylu ve iri olmak. (Ebedd-Gövdeli ve iri olmak: 7: Ebed-Ebedîlik. “İstikbâl”. Halidî, sonsuz… Süryanice, Hogoroyo Naqloro Kusto-Kaptan Kusto Müslüman: 2007: Pe-Arnavutça, “İp”… Süryanice, Hageg-Rüyâ görmek: 2007: Sabi’-Yedi. Yedinci. “Mevlâna Halid, Seyyid Abdullah, Seyyid Taha, Seyyid Fehim Arvasî, Abdülhakîm Arvasî Üçışık, Necib Fazıl Kısakürek, Salih Mirzabeyoğlu”… Sabî: Çocuk… Gürcü dilinde, Guga-Gözbebeği: 2007= 9: İbda’-İzhâr etmek. Bâtından zâhire çıkmak. Numunesiz bir şey yapmak… İbranice, Hag-Bayram: 1009: İcâd-Binalarda kemer. İhtira, berat, ibda’, köprü… Latince, Pons-Köprü: 118: Çocuk-İstikbâl): 2920: HADUSO ROMO MALKUTO-Süryanice, “Başyücelik Devleti”. (Bize Osmanlı’dan miras kalan Anadolu merkezli olarak, Yeni Dünya Düzeni’ne açılacak çap ideali!)

*

Arabça, MURAKABET-ÜL HÜVİYYE-Hüviyet Kontrolü. (Murakabet-Kendi kendini kontrol etmek. Teftiş etmek. İnceleyip vaziyeti anlamak: 7736= 743: Derviş Muhammed Semerkandi-442 mührü. “En büyük ebcedle”…Kültür Davamız isimli eserim hakkında, Üstadım: Bu kitab Cumhuriyet sonrası kavruk nesillerin ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesi eseridir): 1195: SADIK-Doğru, hakikatli, sadakatli, dürüst.

 

BOĞAZ KÖPRÜSÜ
(ESSEYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ)

LEVHA: 16 Eylül 1988… BOĞAZ Köprüsü… Ama suyun yarım metre üzerinde… Ablam, Ali Murad ve Aslı, Köprü’den yürüyerek geçiyoruz… Her ne hikmetse, bu köprü sadece yayaların geçmesi için… Deniz’den, gerçekte olması mümkün olamayacak bir büyüklükte muazzam bir gemi geçiyor… “İlerde buna bir de kanat takıldı mı, oldu hava gemisi; olacağı o! Bak şimdi de sanki havalanacak!”… Gemi süratle köprünün altından geçiyor ve sürat motorlarını andıran bir hızla Kızkulesi civarındaki hafif dönemece varıyor… O ânda, büyük gemilere nisbetle şehir hatları vapurları neyse, yanında onun kadar küçük kalacağı muazzam beyaz gemiyle karşılaşıyor… “Eyvah çarpışacaklar!”… Nitekim müthiş bir çarpışma… Patlamalardan, kendilerine yakın gemilere de sıçrayan parçalanmalar… Köprü üstünde panik… İki küçük kız, köprüye sirayet edecek korkusuyla denize atlıyorlar… “Ah çocuklar ah!”… Halbuki buraya sirayet edene kadar… Biz, sakin sakin köprüyü geçiyoruz ve sonunda bir oyuktayız… Ali Murad şımarıklık yapıyor… Ablama, ona darılmasını söylüyorum… Sonra, suya atlayan o iki küçük kıza yardım edeyim diyorum ama, onlar çoktan boğulmuşlardır!..

*

Süryanice, FRUS D’CEBRO-Boğaz Köprüsü: 566: SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ. (Levha: 2 Ağustos 2016… Bolu-Kızılcahamam taraflarında yaylalarda yürüyüşe çıkmışız. Yanımda tanımadığım bir gönüldaş var. Küçük bir şelâle ve devamında göletler var. Yanımdaki gönüldaş, “Saf yağmur suyundandır; hem bedene faydalıdır, hem ruhî olarak!” diye bilgi veriyor. Kızılcahamam’da Medfun bulunan Ali Semerkandi Hazretleri aklıma geliyor. “Onun ruhaniyetinin de etkisi vardır!” diyorum. Hayran abla da geliyor ve hemen ilerideki başka gölete giriyor. Boğulma tehlikesi geçiriyor. Ama rahat, panik yapmıyor. Daha sonra da bir genç gelip kurtarıyor. Onu kurtaran yeğeni imiş! —Ali Rıza Yaman… Bağlum ile Kızılcahamam arası kilometre mesafe: 78: Hakîm. “Aynı ebcedle İbda”… Ali Semerkand(i): 1565: Seyyid Abdülhakîm Arvasî… Men’ut-Methedilmiş: 566: Fürfür-Semiz, besili koç. Kurbanlık. Baran… Ali Semerkandi: 1575: Teakud-Akidleşme… Şir’a-Şeriat. Bir ırmak veya su menbaından su içmek için girilen yol: 1575: Tasavvuf-Bâtın yolu… Mütesadim-Birbirine çarpan. “Rastgelme. Buluşma”: 576: Safvet-Sâfilik, temizlik, pâklak. Hâlislik… Aynı ebcedle, Müessel: Müebbed. Devamlı. Mal. Mülk. Meyil, sanat)

*

Süryanice, BARTO BURGO-Kız kulesi. (Kızkulesi: 322: Sfiko Zabno-Süryanice, “Bomboş Devir”. Kürsî altı Atlas tabakası… Süryanice, Şubho-Şükür. “Kef harfi, Allah’ın Şekür ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden Nesre-Saçılma’ya işaret eder”: 322: Tıla-i On İranî-Mehdi’yi Hamil On Süvari… Süryanice, Bohşo-Arayıcı, denetleyici. “Tıla-i, hapis, işaretlenen, yuvarlağa alınmış, derinleşen, derin”: 322: Mirzabeyoğlu): 623: REDOUTE-Fransızca, “Metris”… İSTİ’SA-İsyan etme. (Asî-Doktor, hekîm. Kederli. Hüzünlü. “Devir”: 71: Küna-Etrafı çitle kuşatılmış yer. Çevreden merkeze derinleşilen): 623. İRTİKÂ’-Güvenme. Dayanma. “Şifa Allah’tan”… TEBAREK-Mübaret etsin: 623: BEREKÂT-Bereketler. Bolluklar… Boşnak dili, DET İ HAPUR-Açık Deniz. (Yevmiye: Boğaz Köprüsü’nden geçerken, hemen her seferinde Üstadım, Yahya Kemâl’in, benim pek doyurucu bulmadığım bir mısraını zevk ve dozunda coşku ile söylerdi. “Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor / Barbaros belki donanmayla seferden geliyor!”; bak, güzel oldu mu güzel, söylerim… Beyt’in Birinci Mısraı: 1256: Nur… Da’va Cetveli’nde Nun harfi’nin sayı değeri: 256: Aynı cetvelde Allah’ın 99 güzel isminden biri, “Nur” – Üstadım’ın İmân ve İslâm Atlası’nda, “Işık üstü aydınlık” dediği… Gonk-Benim Takdim ediliş yazımı “Gongu çalacaksın, önce ver!” diyen Üstadım, İstikbal’de yankılanan “Deniz ufkundan gelen top sesleri”nin tedaisini hatırlatmayı da bana bırakmış oluyor!: 2154: Kayyum-Bütün eşyanın kendisi ile Kaim olduğu Allah… Bütün Fikrin Gerekliliği: 2154: Mehdî Muhammed… Rumî-Anadolu’dan olan. Şâmi. Batı: 256: Ilgarcı-Akıncı… Mevrud-Gelen. Gelmiş: 256: Muharebe-Harbetmek. “Kişinin kendi öz nefsiyle içe ve dışa doğru savaşı”… Beyt’in İkinci Mısraı: 1386: Şqaf-Süryanice, “Çarpışma”… Süryanice, Aqreb-Çarpışma. Karşılaşma, temas. Half, savaş. “Galibine tâbi olunacak vakıa. Rüyâ tâbirinde sıhhat”: 209: Puer-Lâtince, “Çocuk”. Şâhid. İstikbâle köprü. “Çağının ruhuna şâhidlik eden”… Süryanice, Baqar-Kontrol etmek. “Rüyâ’da gelen mânâ; Üstadım, her hafta gelip beni kontrol edeceğini söylüyor!”: 1208: Yaruqo Mdito Kotubo-Süryanice, “Yeşil Medine Yazarı”. Rüyâ’da, bir muallimin benim için söylediği söz… Lâtince, Doctor: Muallim. Öğretmen… Süryanice, DOQ-Kontrol. Teftiş: 15: BD-İBDA… Davud-Kendisinde “Vücudî” hikmet ve “Kâmil Hilâfet” sırrı tecelli eden Peygamber: 15: HUD-Kendisinde “Ehadiyet-Birlik” sırrı tecelli eden Peygamber… Lâtince, Obrussa-Kontrol: 335: Abdürrahîm-Allah Sevgilisi’nin “Cinler-Gizliler, gizli varlıklar” nezdindeki ismi. İnsan cini, “herşeyin galibi” olarak, herşeyin tâbi olduğu. Allah, İnsan’ın bâtınını, kendi bilinmez sıfatı olan sureti üzerine yarattı ki, İnsanın tâbi olduğu… Berfend-Güzel söz. Asker. Derin yer: 355: Kırkpınar-Sapanca Nahiyesi’ne bağlı köy. “Rüyâ’da gelen mânâ; Sapanca Gölü kıyısındaki bir tepede, yan tarafına uzanmış Meryem Ana heykeli. Nasuh, beşerde ruhun yerleştiği yer, hayatın izi olan; Meryem ana, babasız Hak Peygamber İsâ Aleyhisselâm’ı doğuran”… Âyet meâli: “Allah, dilediğinden kullara, ruhu ilka eder!” -Bâtın yolunda yürüyen veliler ve vehbî soydan “Mütefekkir-Sanat ve İzzet sahibleri” bu mânâdan pay alanlar… Süryanice, Heşuğoyo-Gizli: 1334= 335: Miraculum-Lâtince, “Olağandışı, büyüleyici, mucize”… Süryanice, Şlo-Leysî olmak. Yukarı kaldırmak, yükseltmek. “Bürünmek”: 335: Medicina Legale-İtalyanca, “Adlî Tıbb” demek. BD-İBDA tezi… Beyt’in Toplam Ebcedi: 2642= 644: Tartacesro Bciro Yaldo Nos-o Dmiro Taşruro-Süryanice, “Oniki Sığır Yavrusundan Biri Mucize Beyanıdır” demek): 1623: GUR VARRÎ-Boşnak dilinde, “Mezar Taşı”. (Yevmiye: Üstadım’ın, nefsinin mihrak muhatabı bana, hem de benden hoşlanmayanları ve hoşlanmadıklarımı âlet ederek kaydettirdiği dava: “Doktor –Ayhan Songar!–, n’oluyor yahu? Her şeyimiz kaybolacak, bir takım gölgeler kalacak, sesler, hece taşları. Yunus’un dediği gibi, hece taşları. Evet, hece taşları! Şiirde varılmaz derece, Yunus’tadır. Hiç kimse ölümü onun kadar duymamıştır ve ölümden sığınmanın cehdini onun kadar varılmaz bir derinlikle ölçmemiştir!”… Ve… Ve… Ve… Bana kısacık bir şekilde, Yunus Emre’nin mezar taşlarını sükût eden hece taşlarına benzettiğini söyleyen Üstadım, onlara Yunus’un şiirini okuyor: “Başları ucunda hece taşları / Ne söylerler, ne bir haber verirler / Yunus der ki gel gör Takdir’in işleri / Dökülmüştür kirpikleri kaşları / Başları ucunda hece taşları!”… Ve ekliyor: “Konuşmalı o hâlde!”… Üstadım’ın “Kaldırımlar 3” isimli şiirinden: “Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan / Bana rahat bir döşek serince yerin altı / Bilirim, kalkmayacak bir yar gibi başımdan!”… Birinci mısraın hatırlattığı, Ocak 1983 tarihli “Çocuk” isimli şiirinden: “Şimdi ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın / Şimdi anladığını sonra anlayamazsın!”… Birinci mısraın ebcedi: 1230: Tirto Gaboro-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… Süryanice, Kustono-Kabarık. Mereç: 231: Colossus-Büyük Heykel. “He harfi, Allah’ın Bais-Elçi gönderen ismi, Levhi Mahfuz mertebesi, Kamer menzillerinden Bâtin-Butayn, bâtınlık beden’e işaret eder”… İkinci Mısraın Ebcedi: 2217: Rabıta-İlgi, alâka, münasebet… İki Mısraın Toplam Ebcedi: 1450: Salih Mirzabeyoğlu… Üçüncü Mısraın Ebcedi-“Bilirim kalkmayacak bir yar gibi başımdan!”: 1420: Kusto Mührü-Derviş Muhammed-332 mührü… Hüviyet: 1420: Prorogo-Lâtince, “Büyümek. Büyütmek. Devam ettirmek”… Üç Mısraın Toplam Ebcedi: 4867: Hünkar-Hükümdar. Hüküm veren.)… BÜYÜK DOĞU TAKDİMİ: 1624: MATHESHTOR-Arnavutça, “Haşmet. İhtişâm. Beraat”. (Beraat-Haşmet. Metanet. İlim, fikir, şecaatte, emsallerinden üstün: 673: Rüya Tabir Etmek… Tecris-Doğru fikirli etmek: 48625= 673: Şatranc-ı Urefa’nın 100 kabının ebced toplamı… Mehdî Derviş Muhammed: 1673: Salih İzzet Erdiş… Süryanice, Şabhrono-Gurur: 673: Muhammed Emin Tekin-Elinde bayrak ve İBDA işareti yaparak, Boğaz Köprüsü’nde tankın önüne dikilen ve vurulan Gazi gönüldaşımız)

 

EDEB
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)

Şatranc-ı Urefa’nın 88. Kabı, EDEB-Terbiye. (Hazret-i Ali: “Din edeb demektir!”… Edebiyat: Bütün söz sanatları ve ilimleri içine alan, “İlm-i edeb”in bütün yönleri. Bediiyyat-Estetik, başta şiir olmak üzere bütün söz sanatları, önlerinde ne kadar zayıf ve nahif görünse de, öncüsü sanat olmayan hiçbir ilim yoktur. Önce hisseder, sonra fikrederiz; bu mânânın ucunda sanat ve edeb ile alâkası içinde edebiyat. Edeb, hadlere riayettir; bu sadece sözlü ilim ve sanatlara dair değil, bunun dışındaki her türlü maddeye dair ilim ve ilimlerin tekniğe uygulanışında da geçerlidir. Her şey, ona mahsus hadlerin yerine getirilmesi, ona mahsus eşyanın terbiyesiyle vücut bulur. Unsurların rastgele karıştırılmasıyla ekmek bile yapılamaz. “Şey”, unsurlardan meydana gelir, ama gayeye uygun şekillere sokularak; ister rastgele taş yığını, cam, çerçeve tümseği olmayan eve bakın, ister bir otomobili teşkil eden haddeden geçmiş unsurların toplamına… Netice’de Hazret-i Ali’nin sözü, “Yeni Nizam-Yeni İnsan” ideali peşinde olanlara, mutlaka “Yapmak”ın karşılığı “Sistem” zaruretini hatırlatmalıdır… İslâma muhatab anlayışın sistemini… Şeri’-Şeriat: 570: Sistem-Hadlere riayet edilmiş “yapmak”; duygu, düşünce ve iradi faaliyet neticesi. Burada da dikkat edilmeli ki, kuşatıcı vasıta sistemden, kuşattığı sistemlere kadar her şeyin, kendi “usul, esas ve kuralları” içinde ele alınabileceğidir. Açlık hissimizin gıda karşılıklarını, açlık hissi ile aramamız gibi, bunun tam ifâdesi “Mutlak Fikrin Gerekliliği”dir; bu ihtiyaca bir cevabtır o “yapmak”. Yani Mutlak Fikrin Gerekliliği!): 1006= 7: DİBG-Dibagat etmek. Deriyi temizleyip pâk etmek. (İspanyolca, Tez-Ten rengi: 407: Tav-İbranice, “T” harfi… Te harfi, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, kısaltıcı, sıkıcı” ismi, Kâinattaki her şeyin kendilerinden yapıldığı “Ateş, Toprak, Hava ve Su” unsurlarının yaratıldığı Esir maddesi mertebesi, Kamer menzillerinden Kalb’e işaret eder… Kâinat’ta maddî ve manevî hiçbir şey yoktur ki, insanda onun izi olmasın; bütün insan faaliyetleri, bedenle ilgili, ibadet bedenle, onu tasarrufla, Allah’a yaklaşma böyle… Zel-Bir harf, Allah’ın “Müzill” ismi, Hayvanlar mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Suud-Derece almak. Mübarek. Mübarek yıldızlar”la ilgili: 732: Abdülhakîm Koltuğu)… Süryanice, HARBO NAHET MAFRGUTO- Çöle İnen Nur / Çöle ve Bütün Zaman ve Mekâna: 2407: TARQO ROMO FULİTİA-Süryanice, “Başyücelik Devleti”.

*

Süryanice, İTİQUN-Edeb: 481: İTİQUN-Edebiyat… İTAAT-Allah ve Resûlü’ne, izinde önder olanlara: 481: MÜTEVALİD- Birbirinden doğup üreyenler… Süryanice, CASQUTO-Çile: 1481: NAGİR RUHO-Süryanice, “Sabırlı, tahammüllü”… Süryanice, CULBONO B’ŞEDTO MBARYUTO-İfrat hâlde tecrid: 1481: REYNO GABORO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… Arnavutça, FAT-Kader. Nasib: 1481: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu.

*

Boşnak dilinde, KNJİZEVAN-Edeb. Edebî: 1232: SAFUFO-Süryanice, “Rabıta”… BERAAT-ÜL İSTİHLÂL- Bir eserin içindekilerini, güzel bir başlangıçla bildirmek, anlatmak. “Güzel bir başlangıç. Maaş, rütbe, nişân için, iktidarın bildirdiği yazı gibi vesika. (İstikbâl İslâmındır isimli eserimin başına konulmak üzere verilen “Gong: Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise”, hüviyetim ve yolumu çizen olarak Üstadım’ın elinden çıkan bir “Beraat-ül İstihlâl”dir; tek, benzersiz ve eşsiz): 1231: KÜRE-Toprak ocak. Maden ocağı. (Sad harfi, Allah’ın “Mümit-Ölümü Yaratan” ismi, Toprak mertebesi, Kamer menzillerinden “Belde” ile ilgilidir… Belde: Memleket. Şehir. Zahir. Nahiye. Yer, arz. Sadr, göğüs… Öküz, “toprağı yarmak” mânâsına “Bakar” kelimesinden türemiştir: Bakara. Sevr. Boğa… Ahiret hayatı, “rüyâ” suretleri cinsinden diye belirtilmiştir… Arnavutça, Grij-Doğramak, eti didiklemek. “Nesre”: 1217: Rüyâ. “Hadis: Rüyâ, Allah’ın kuluna rüyâ’da söylediği sözlerdir! Tâbire muhtaçtır!”… Mevhum sudan olan su gibi, mevhum varlığa tâbi, oradan bakınca onun, kendimizden bakınca kulun kemirdiğini ifâde eden, Kamer menzillerinden Nesre mefhumu: Kuşun eti didiklemesi, ekl. Büyük, geniş gömlek. Ölüm… Kef harfi, Allah’ın “Şekür-Şükürleri kabul eden” ismi, Arş altı Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden Nesre’ye işaret eder… Lûgat’ta, Nesre: Büyük geniş gömlek. Şiar. Ölüm. Önde olan. İstikbâl… Nesr: Manzum olmayan söz veya yazı. Saçmak… Nesr: Arşı taşıyan meleklerden birinin ismi. Kartal, akbaba. Kuşun eti didiklemesi. Yarayı deşmek. Güney’de Nesr-ül vaki denilen parlak bir yıldız. Batı’da Nesr-ül Tair denilen bir yıldız… Tair: Kuş. Uçan. Uçucu… Hadîs: “Rüyâ bir kuşun gagasında gibidir, tâbir ile hakikati bilinir, gerçek olur!”… Üstadım’ın Büyük Doğu’yu, “Bir kuşun gagasından düşen tohumun, ormanlar meydana getirebilmesine” benzeten yayılış ümidi hatırda… İbranice, Pîr-Maden ocağı, maden, kuyu: 212: Pîr-Üstadım’ın gerçeklediği genç… Zı harfi, Allah’ın Azîz ismi, Madenler mertebesi, Kamer mezillerinden “Sa’du’z Zabih-Kurban kesen. Kurbanlık. Yakınlık”a işaret eder… Kan-Vücutta dolanan kırmızı sıvı. Maden ocağı. Bir keyfiyetin bol olarak bulunduğu yer. “Bildiğimiz maden ile, galibi mevhum madene dikkat; bildiğimiz kan için de geçerli!”: 1115: Kaan-Hükümdar… Kırmızı renk, tos vuran baş vuran Koç Burcu ve “istikbâl-olmak” Akreb Burcu’nda görünen “Merih-Mirruh” yıldızının sembolüdür; İsm-i Celâl olan, bütün isimlerini kuşatıcı tuğra isim Allah ile alâkalıdır… “Koç-Baran” Burcu, unsuru Ateş, vücutta tesir yeri “Baş-Beyin”, simya safhasında “Kül etme”… Akreb Burcu, unsuru Su, vücutta tesir yeri Kemer bölgesi, simya’da Yarma safhası… Sevr-Boğa. Boğa Burcu. Bakara: 706: Havk- Halka denilen yuvarlak. “Delik. Yarık. Derinlik. Tamamlık”… Fikir Kahramanı: 706: Aktör-Yapan. Oynayan. Temsil eden… Şeriat: 1980: İstikbâl İslâmındır… Temsil-Bir şeyin mislini yapmak: 1980: Mehdî Salih İzzet Erdiş)… EBU BEKİR-En büyük sahabi. Sevr mağarasında Allah Sevgilisinden gizli zikri tâlim eden. Hacegan silsilesini istilâ eden merkez: 231: GEVHER-Akıl ve edeb. Asıl ve neseb. Bir şeyin künhü ve esası. Hakikat. Noktalı harf. İnci, ezel. Elmas, mücevher, cevher… KAFFAN-Büyük Terazi: 231: AKTAAN-Kalem. (Lâtince, Stilus-Kalem: 566: Seyyid Abdülhakîm Arvasî… Süryanice, Frus D’cebro-Boğaz Köprüsü: 566: Savyut Nezlo-Süryanice, “Muvazene”. Ruhî muvazene… Şalituto Tabco-Süryanice, “Hükümdarlık Mührü”: 1565: Csar Hufargo-On Eyaletin Miri… Rüya’da gelen mânâ, Musa Mirzabeyoğlu, On eyaletin mirliğine getirilmiş… Musa Mirzabeyoğlu: 1417= 418: Necib Fazıl Kısakürek… Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratan” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Tos vuran hayvan, başvuran”a işaret eder… İngilizce, Skeleton-İskelet. “Form. Şekil”: 565: Qfiso Abuto-Süryanice, “Mücerret Fikir” demek)… KINAF-Büyük burunlu kişi. Uzun gaga. İleri uç: 231: MOĞOL Mehdî Muhammed. (Süryanice, Helmonoyo-Rüyâ gibi: 154: Mehdî Muhammed)

Kaynak: Baran

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: