KIRGIZİSTAN’DAKİ “TEMİZ ADIMLAR – TEMİZ ADAMLAR”

13 ve 15 Ağustos tarihleri arasında Kırgızistan’dan gelerek, ADIMLAR Platformu’nun Fatih bürosunda 3 günlük bir çalışma ziyareti gerçekleştiren Kırgızistan İslâm Partisi Başkanı Manas AKMATOV ve TAZA DİN Hareketi’nden S. MAMBETOV ile Abdurrahmanov SÜLAYMANOV ziyaretlerini tamamlayarak ülkelerine geri döndüler.

taza_din_hareketi_2Genel Başkanımız Sayın Ali Osman ZOR ile Kırgızistan ve komşu ülkelerinde yapılacak faaliyetler etrafında görüşmelerde bulunmak üzere gelen misafirlerimiz ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ilk bölümünü yayınlamıştık.

S. Bey’in Ali Osman Bey’den Kırgızistan’da kaldığı dönem boyunca öğrendiği ve hayli geliştirdiği Türkçesiyle bize yardımcı olduğu sohbet-röportaj sırasında, S. Bey’in takıldığı yerlerde Ali Osman Bey, yine aynı dönem öğrendiği Kırgızca ve Rusçasıyla bize yardımcı oldu.

İlk gün altı ve ikinci gün sekiz saat yapılan kapalıdevre toplantıların ardından sorularımıza verilen cevapların ikinci bölümü şöyleydi:

KIRGIZİSTAN’DAKİ AMERİKA

Kırgızistan’ın Asya’nın kalbinde yer aldığını vurgulayan İslâm Partisi Başkanı gönüldaş Manas AKMATOV, ülkenin jeo-stratejik açıdan Türkiye’ye benzer özellikler taşıdığını vurgulayarak, özellikle Rusya-Çin-Hindistan üçgeninde bulunması dolayısıyla Amerika için daimastratejik ülkeözelliğini koruduğunu ifâde ettikten sonra şunları kaydetti:

“Hareketimizin (TAZA DİN) 2007’den başlayarak bölgede ortaya koyduğu bağımsız politikalar ve eylemleri neticesinde Amerika’nın Kırgızistan’daki Manas ve diğer bölgelerden askerî üslerini terk etmek durumunda kalması, onun Kırgızistan’daki etkinliğini yitirdiği anlamına gelmemelidir kuşkusuz… Zira Amerika’nın bölgedeki askerî varlığı, siyasi-kültürel varlığının güç almış ve bu zemine dayanmıştır. Ve bu tesir, bugün çok daha güçlü olarak sürmektedir.”

“Rusya’nın 1988’de bölgedeki etkinliğini kademeli olarak kaybedip “toparlanma” sürecine girdiği bu son 15 yıllık dönem öncesi Rus-Afgan savaşıyla bölgemizde başlayan Amerikan tesiri, ikinci, hattâ üçüncü neslini de yoğurmuş bulunuyor. O dönem Pakistan üzerinden başlayan bu tesir, şüphesiz bölgenin temel karakteri olan İslâm’a ve Müslümanlara, Batıcı bir İslâm(!) anlayışını aşılamanın adı olan “Ilımlı İslâm Projesi”yle sürdürüldü. Bölgede uzun süre hâkimiyet sağlamış olan Rusya karşısında insanımız Batı’ya sempatiyle bakarken, Komünizmin yüz yıllık din düşmanlığını tecrübe ettikten sonra, Liberalizmin sözümona din özgürlüğü(!) ve demokrasi anlayışına sarıldı. Tabii başlarda bizim bölgemizde bağımsız olarak tam bir öze dönüş mânâsı taşıyan İslâm anlayışına Batıcı sızma, Türkiye’deki gibi Ehl-i Sünnet temelinde olmadı. Daha ziyade yüz yıllık başıboşluktan türeyen Reformist, sapkın hareketler üzerinden oldu. Özünde her iki cereyanında Amerikancı olduğu bugün çok daha net bir şekilde görülüyor. Tabiî burada Afgan kardeşlerimizin Tasavvuf temelli Ehl-i Sünnet anlayışlarıyla bölgede on yıllardır sürdürdükleri cihâdın, büyük bir dalgakıran rolü oynadığını da ifâde etmeliyim. Ali Osman Bey vesilesiyle Kırgızistan’daki cemaatlerde ve hatta bizde de tesirleri görülebilecek bu “reformist-sapkın” anlayışlar içerisinde bir Kurtuluşçu Mücadele verilemeyeceğini -en azından TAZA DİN ve kurulma aşamasında olan Kırgızistan İslâm Partisi adına söyleyebilirim ki- anlamış olmaktan büyük kazanç yoktur bizim için. Bu çerçevede kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun İBDA ile ortaya koyduğu İslâm’a Muhatap Anlayış etrafında hadiseleri değerlendirebilmenin ayrıcalığı ve zevkiyle mücadelemizi sürdürüyoruz.”

 

KIRGIZİSTAN’DAKİ FETULLAHÇI YAPILANMA

Gönüldaş Akmatov’un bu değerlendirmelerinin ardından söz alan Abdurrahman Bey, Kırgızistan’daki “İslâmî gelenek”e dair kendi ailesinden güzel bir anekdot aktarıyor:

Bütün Kırgızistan’da olduğu şekilde bizim ailemizde de bütün erkekler güreşçi olarak yetişir. Ve çelimsiz olan “alim olsun, hoca olsun!” diye ayırılır. (gülüşmeler)… Kırgız kültürü, inancından, günlük sosyal ilişkilerine kadar derin bir anlayış sahibi değil. Karşısına “Hoca” kılığında kim çıkarsa ona şüphesiz inanır. Bir Âyet, bir Hadîs, birkaç menkıbe yeter inanması için. Bu “saf” inanış karşısında kötü niyetli “Hoca”, istediği siyasi neticeyi elde edecek şekilde dilediği zehri aşılayabilir. Bir insana inancındaki samimiyeti üzerinden böylesi ihanet edebilen insanlarla mücadele ediyoruz. Ehl-i Sünnet ve Hanefî olan bir Kırgız ile Ehl-i Sünnet ve Hanefî olan bir Türk, aynı korkunç saldırıya muhatap.”

Bu noktadan devam eden Manas Bey, Kırgızistan’daki Amerikancı-Reformist saldırının ardından Ehl-i Sünnet görünümlü Amerikancı-Fetullahçı saldırıya geçiş sürecine değinerek şunları kaydediyor:

Abdurrahman Bey’in bahsettiği “Hoca” tipinin, sakalı-sarığı-kalpağı yoksa Kırgızistan’da şansı yok. “Peki Fetullahçılar gibi, sakalsız, Batı tipi “Hoca”lar Kırgızistan’da bu etkinliğe nasıl sahip oldular?” derseniz, cevabı üzücü ama nettir: Türkiye’ye duyulan tarihi güven üzerinden. Yalnızca bölgede değil, bütün dünyada Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve sair referanslarla yaygınlaşan bu yapının açtığı okullar ve ticari faaliyetleri üzerinden kendisine yol açan Fetullahçılar, Orta Asya’da Kırgızistan’ı merkez edinmiştir. Ilımlı İslâm’ın-Fetullahçılar’ın Kırgızistan’da elde ettiği bu başarı, Amerika’nın Orta Asya’da merkez üssü olarak Kırgızistan’ı tercih etmesinde en büyük sebeptir.”

“ALİ OSMAN ZOR UYARMIŞTI”

Geçtiğimiz hafta yayınladığımız röportajın ilk bölümünde bahsedilen, Sayın Ali Osman Zor’un Kırgızistan’da sürgünde kaldığı dönemde, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı bizzat temsil ettiğini ifâde eden bir bürokrat tarafından –ki, hâlen görevde- Kırgızistan’daki durum hakkında talep edilen rapor(*) ile ilgili sürece tekrar atıf yapan Manas Bey, TAZA DİN Hareketi’nin bu dönemde Kırgızistan’da oynadığı role dikkat çektikten sonra, şunları ekliyor:

Kırgızistan’daki 7 Nisan Devrimi sonrasında Fetullahçıların adeta bir “karşı devrim”le elde ettikleri stratejik kazanımlar, 15 Temmuz sonrasında Atambayev’in açıklamalarıyla burada hayretlere sebep oluyor. Fakat (Ali Osman Bey’i göstererek) siz bunları yıllar önce yazmıştınız, uyarmıştınız. Tabi, verdiğiniz detaylı rapora itimat etmeyip Fetullahçılara itimat edenler, 15 Temmuz saldırısı sonrasında Atambayev’in aşağılayıcı ifadeleri karşısında “hayret” ettiler.”

Bu noktada Türkiye’de medyada 15 Temmuz 2016 sonrası sıkça yer alan “Fetullahçılar Kırgızistan’da darbe yapabilirler” manşetlerini sorduğumuz S. Bey, sinirli bir gülümsemeyle “O darbeyi 7 Nisan 2011’den hemen sonra yaptılar zaten!” diyerek cevapladıktan sonra Manas Bey’den sözü alıp şunları ekledi:

TAZA DİN, o dönem Türkiye merkezli İBDA Hareketi etrafında, Ali Osman Bey’le birlikte mücadele yürütürken onlarca şehid verdi. Ali Osman Bey’in Kırgız ve Türk ortak menfaatlerini öne alarak hazırladığı raporu görmezden gelenler, “Kırgızistan’da İBDA’ya ihtiyacımız yok! Artık Türkçe konuşan bir Başbakan (Atambayev) var!” diye raporumuza karşılık verenler, bizi orada nasıl bir cendereye düşürdüklerinin farkında mıydılar, bilmiyorum. Ali Osman Bey’in Türkiye’ye yasadışı iadesi, TAZA DİN mensuplarına karşı düzenlenen suikastler ve saire. Bütün mesele bizlerin İBDA’ya biatlı olması mıydı?!. Allah’a şükürler olsun! Biz yılmadık ve eskisinden çok daha güçlü olarak ayaktayız. Kırgızistan’da TAZA DİN Hareketi’ni hesap etmeden kimse politika üretemeyecek.

Dün “Kırgızistan’da artık Türkçe konuşan bir Başbakanımız var”, “çok iyi anlaşıyoruz” diyerek Atambayev’e toz kondurmayanlar, bugün Atambayev’in o Türkçesiyle, Fetullah’a “Hocam!” dediğini de biliyorlar.”

“YENİ ANAYASA” FETULLAH-ABD PROJESİDİR

Kırgızistan’da kontrollü bir kaos çıkarmak isteyen Amerika’nın bütün etkinliğinin Fetullahçılar üzerinden sürdüğünü ifâde eden S. Bey, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in en yakınındaki kadronun Fetullahçılardan oluştuğunu vurgulayarak şunları ifâde etti:

Atambayev, klasik bir “siyasetçi” ve derinliği olan biri değil. En son açıklamaları ve Ramazan ayında İslâm’a karşı yaptığı uygulamaları da bunu gösteriyor… İslâm toprağı olan bir ülkede bu uygulamaları yapmak, hangi aklın kârı olabilir ki? Fetullahçıların Amerikan menfaatleri hesabına yürüttüğü projeler bunlar. Bunlardan en önemlisi, Kırgızistan’da yapılan ve referanduma sunulacak olan “Yeni Anayasa Projesi”. Bu projeyi ve yeni anayasa maddelerini hazırlayan kadrolar Fetullahçı kadrolar. Bunun benzeri bir süreci özellikle Türkiye canlı bir şekilde yaşadı, yaşıyor. Anayasada yapılacak değişimlerle, adı “Başkanlık” olmasa da Kırgızistan’da mevcut yetkileriyle hâkim olan Başkanlık Rejimi’nin yerini, yönlendirilebilir, Parlomento ağırlıklı bir siyasi rejim alacak. Fetullahçılar ve dolayısıyla Amerika, Kırgızistan’da yaptıkları bu köklü değişimle Atambayev’den sonra gelecek herhangi bir “yeni Cumhurbaşkanı”yla yaşanacak sorunlardan emin olmak istiyorlar. Ali Osman Bey’in “demokrasi tiyatrosu” diyerek ifade ettiği Parlamenter Sistemi kalıcı kılmak isteyen bu yapının neye güvendiği de açık bir şekilde ortadadır bizim için: Büyük bir hâkimiyet kurdukları Kırgız Parlomentosu’ndaki etkinliklerine. Parlamenter rejimle “iş”lerini yürütmek onlar için daha kolay olacak.”

“TÜRKİYE’DEN BEKLENTİMİZ”

Bu konuşmaların ardından Türkiye’den beklentilerini de sorduğumuz Manas Bey, Kırgızistan İslâm Partisi’nin bölgedeki gücüne tekrar değinerek, TAZA DİN mücadele birikimi ile Kırgızistan’ın ana damarı olan güney bölgelerinde oluşan büyük gücün, artık Bişkek’te de örgütlenmeye başladığını ifâde ettikten sonra, net konuştu:

Kırgızistan’ı Fetullah’a ve dolayısıyla Amerika’ya teslim olmuş kabul etmek büyük bir siyasî bir hata olur. Türkiye’den talebimiz başta bugün burada bulunma sebebimiz olan İBDA temelli İdeolojik-siyasî destek yanında, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin siyasî desteği ve kardeş Anadolu Türklerinden “moral destek” diyebileceğimiz duâlarını talep etmekten başka bir şey değildir.”

Abdurrahman Süleymanov’a Cumay Bey ve Barat Ali Bey ile birlikte TAZA DİN Hareketi’nin lider kadrolarının durumlarını sormamız üzerine, Cumay Bey’in ileri yaşı dolayısıyla hasta olduğunu ve duâ talebiyle selâmlarını gönderdiğini, Barat Ali Bey’in ise Güney’de çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyerek, başta Kumandan Salih MİRZABEYOĞLU olmak üzere Türkiye’deki bütün gönüldaşlarına ve Türk Milleti’ne gönderdiği selâmları iletiyor. TAZA DİN Hareketi’nin gelinen süreçte kadrolarını yenilediği, bu çerçevede Cumay Bey ve Barat Ali Bey’le sürekli istişare içerisinde olduklarını da sözlerine ekliyor. Bu noktada latife ile bir hatırlatma yapma ihtiyacı hisseden gönüldaş Abdurrahman Bey, “Ali Osman Bey, hâlen Lider kadromuzda siyasî Başdanışman olarak görevini sürdürmektedir” diyerek sözlerine son veriyor.

TEMİZ ADIMLAR – TEMİZ ADAMLAR

Sohbet şeklinde gerçekleştirdiğimiz röportajın sonunda ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Platformu’na da hoş bir nazire yapan Kırgızistan İslâm Partisi Başkanı Manas Akmatov, partinin Kırgızca sloganının “Adımlarımız Temiz Olsun, Adamlığımız Temiz Olsun” şeklinde olduğunu vurguladı.

Kırgızca’sını tam olarak kaydedemediğimiz, fakat S. Bey’in “kadem” ifâdesiyle yaptığı tercümesinden çözebildiğimiz bu slogan, misafir ettiğimiz insanların (gönüldaşlarımızın) karakterini ortaya koyduğu gibi, yüzyıllar boyunca bütün zenginlikleri istismar edilen Kırgızların taza-temiz birer numunesi olarak, Atayurdumuzda büyük bir sel hâlini alacak adımlarının da müjdecisi niteliğinde.

Tutulan yolun –istikametin- sıhhatini de gösteren ve bize büyük bir zevk veren bu tevafuktan sonra Sayın Ali Osman ZOR ile görüşmelerine devam eden Sayın Manas AKMATOV, Sayın S. MAMBETOV ve Sayın Abdurrahman SÜLEYMANOV’u başbaşa bıraktık.

Dünya çapında yaşanmakta olan Son Hesaplaşma’nın Kırgızistan cephesinde Temiz Adımlar’la saf tutan gönüldaşlarımızla ilgili gelişmeleri sizlere aktaracağımızın bilgisini vererek, ziyaretleri dolayısıyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz.

Röportaj: Aydın KALKAN

  

(*) ADIMLAR Platformu Genel Başkanı Sayın Ali Osman Zor’un 2009-2011 yıllarına kaldığı Kırgızistan’da, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı (Tayyip Erdoğan) bizzat temsil ettiğini ifâde eden Dışişleri yetkilisinin talebi doğrultusunda hazırlanan raporun muhtevası şu şekildeydi: Kırgızistan merkezli olarak Fetullahçı Yapılanmanın Amerika namı hesabına sürdürdüğü faaliyetlerin, bölgedeki halklar nazarında “Türkiye’nin Amerikan menfaatleri doğrultusunda bölgede bulunduğu”nu gösterdiğini; bunun da, Türkiye adına Amerikan menfaatleri için çalışan bir görüntünün Türkiye menfaatleri açısından uygun olmadığı; Türkiye’nin bölgedeki tarihî misyonuna uygun olarak bölgede birşeyler yapılmak isteniyorsa bunun Fetullahçılardan kurtularak ve Amerika’yı da uygun biçimlerde karşımıza alarak yapılabileceği; bölgenin esas bir unsuru/gücü olan Rusya faktörünü gözardı ederek hiç bir politika geliştirilemeyeceği; dolayısıyla Rusya ile sıkı ilişkiler kurulması gerektiği; bu çerçevede Amerika ve Fetullah Gülen cemaatinin Kırgızistan’daki hareketliliklerini siyasi, askeri, sosyal ve kültürel cepheleri…

Gönüldaşlarımızın TOPKAPI SARAYI’ndaki “Kutsal Emanetler”i ziyaretlerinden kareler:

011 012

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d