TELEGRAM CİNAYETİ HAKKINDA BİLİNEN AMA SAKLANMAYA ÇALIŞILANLAR

TELEGRAM CİNAYETİ HAKKINDA BİLİNEN AMA SAKLANMAYA ÇALIŞILANLAR

Kumandan Salih Mirzabyoğlu’na 18 sene boyunca işkence boyutuyla devam eden TELEGRAM saldırısı, geçtiğimiz Mayıs ayında bir suikaste dönüşüp 4 Mayıs 2018 tarihinde Mirzabeyoğlu’nun şehid edilmesiyle neticelenen süreçle ilgili, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun avukatlarından Sayın Zafer Şahin çok önemli belgeleri yeniden gündeme taşıdı.

Bu belgeler Kumandan Mirzabeyoğlu’na yapılan TELEGRAM işkencesi ve suikastle şehid edilmesine dair kimlerin ne yaptığı veya yapmadığına dair gayet açık bir tablo çiziyor.

Hatırlanacağı üzere Kumandan TELEGRAM saldırısı ile beyin kanaması geçirtilerek cinayet işlenmeden önce “Beni TELEGRAM ile öldürecekler, bunu da sağlık problemi olarak gösterecekler. Bilin ki benim sağlığım gayet iyi, başıma bir şey gelirse TELEGRAM’dandır!” şeklinde özetlenebilecek bir telefon konuşması yapmış ve bunu da muhatabına dikte ettirerek kaydettirmişti. Kumandan, özellikle kaydedilmesini istediği, yani uğrayacağı suikaste dair geriye kendi sesiyle bir belge, bir ihbar olarak bıraktığı bu telefon konuşmasından 20-25 gün kadar sonra evini bahçesinde yetiştirdiği çiçekleriyle ilgilenirken geçirdiği beyin kanaması sonrasında kaldırıldığı hastanede ameliyata alınsa da, kurtarılamıyor ve şehadete eriyor.

Peki, Kumandan, “Beni katledecekler!” dediği hâlde, yıllarca TELEGRAM işkencesini dillendirdiği hâlde, İktidar bu işkence ve saldırı karşısında ne yaptı?

Normalde ne yapması beklenir?

Bu saldırıya karşı tedbir alınması gerekirken, iktidar ne yaptı?

Hiçbir şey yapmayıp Kumandan’ın katledilmesine yol verdiği netice ile sabit.

İşte, Kumandan’ın avukatı Sayın Zafer Şahin’in paylaştığı belgeler, bu konuda tarihî öneme sahip…

O günlerde, “Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya çerçevesinde de bütün siyasî partiler ziyaret edilip Kumandan’ın hukukî durumu, kendisine yapılmakta olan TELEGRAM işkencesi anlatılıyor.

Bu ilişkiler neticesinde ilk harekete geçen CHP oluyor ve CHP Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın cevaplaması istemiyle TBMM’ye bir soru önergesi veriyor.

Peki, Erdoğan ne yapıyor bu hayati konu karşısında.

Hiçbir şey!

Cevaplamaya “tenezzül” etmiyor.

CHP Milletvekili Sayın Ağbaba’nın kendisini ziyaret eden İbdacılarla beraber TBMM’de yapmış olduğu basın toplantısı TBMM’nin sitesinde şöyle yer alıyor:

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BASIN AÇIKLAMALARI

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AĞBABA’NIN BASIN TOPLANTISI…   

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Salih Mirzabeyoğlu Davası Takipçileri” platformunun üyeleriyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi. 

10 Temmuz 2014 Perşembe

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Salih Mirzabeyoğlu Davası Takipçileri” platformunun üyeleriyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

İBDA/C davası kapsamında, ”Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak” suçundan aldığı idam cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilen, 16 yıldır cezaevinde bulunan ve kamuoyunda “Salih Mirzabeyoğlu” olarak tanınan Salih İzzet Erdiş’in yeniden yargılanması konusunda CHP Cezaevi Komisyonu olarak duyarlı olduklarını belirten Ağbaba, “Bugün yeniden yargılama demek umut demek. Hukuk devletine inanmak demek” diye konuştu.

Ağbaba, “Haksız ve hukuksuz bir şekilde tezgahlanmış mahkemeler için yeniden yargılamalar mutlaka başlatılmalıdır. Polis, savcı, hakim üçgeninde tezgahlanmış olduğu ayyuka çıkmış tüm davalar için yeniden yargılanma hayata geçirilmelidir. Bugün yargı elini temizlemek zorundadır” dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasında tüm sanıklar için yeniden yargılama kararı verdiğini anımsatan Ağbaba, “Sadece Balyoz’la, Ergenekon’la ilgili değil, bütün bu siyasi davalarla ilgili bir yeniden yargılanma talep ediyoruz. Balyoz’la ilgili verilen kararın bütün hukuksuz davalar için de verilmesini bir kez daha istiyoruz. Oda tv, Ergenekon, Şike davaları için ve sadece parasız eğitim istedikleri için yıllarca tutuklu kalanlar için, sadece Grup Yorum konserinde bilet sattıkları için cezaevine gönderilen öğrenciler için, gencecik yaşında anayasal düzeni yıkmaya çalışmakla suçlanan Ayşe Denizler için ve benzer tüm davalar için yeniden yargılanma yapılmalı ve bu umut derhal gerçekleştirilmeli diyoruz” şeklinde konuştu.

“Bizim anlayışımıza göre mağdurun adı sorulmaz. Salih İzzet Erdiş, bilindiği ismiyle Salih Mirzabeyoğlu; o da cezaevinde unutulan binlerce insandan birisi. Haksızlıklara uğramış ve göz göre göre cezaevinde ölüme terk edilmiş birisi” diyen Ağbaba, hukukun katledildiği bir yargılama süreci sonunda Mirzabeyoğlu’nun cezaevine konulduğunu savundu.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çeken Mirzabeyoğlu’nun şu an 63 yaşında olduğunu ve tam 16 yıldır hapishanede tutulduğunu anlatan Ağbaba, şöyle devam etti:

“Mirzabeyoğlu’nun kendisine telegram işkencesi yapıldığına yönelik iddialarla ilgili hükümet bir çalışma yapmadı ve bizim verdiğimiz soru önergeleri hala cevap bekliyor. Tek kişilik, sekiz metrekarelik bir hücrede yaşıyor ve 16 yıldır tam bir tecrit altında.

Darbeyle hesaplaşacaklarını söyleyenler bugün onu görmezden geliyorlar. 28 Şubat’ın bir numaralı kazananı AKP mağdur edebiyatıyla bu günlere gelirken, geçmişteki mağduriyetleri gidermekte nedense isteksiz. AKP 28 Şubat’ın etinden, sütünden, yününden faydalanmış, bir güzel beslenmiş, ancak 28 Şubat’ın gerçek mağdurları için kılını bile kıpırdatmamıştır.

Bu garabet 28 Aralık 1998’de başlıyor. Salih Mirzabeyoğlu eşi ve çocuklarıyla birlikte, diğer çocuğunu ilkokuldan almak için okula gittiğinde orada gözaltına alınıyor. İBDA/C’nin lideri olmakla suçlanıyor. Tıpkı Balyoz, Ergenekon ve diğer kumpas davalarında olduğu gibi emniyetten giden fezleke iddianame oluyor. Altı ay önce Salih Mirzabeyoğlu’nun bir yazar olduğunu ve başkalarının yaptığı eylemlerden sorumlu tutulamayacağını söyleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, altı ay sonra farklı bir mütaala verip, Mirzabeyoğlu’nu yasa dışı bir örgüt lideri ilan ediyor ve Mirzabeyoğlu için cezaevi günleri başlıyor.

‘Noel Baba’ ismiyle Metris Cezaevi’ndeki koğuşuna hayata dönüş benzeri bir operasyon yapılıyor. Bu müdahalede ciddi yaralar alan Mirzabeyoğlu, saçı ve sakalı kesilerek, hiçbir tıbbı müdahalede bulunulmadan kan revan içinde mahkemeye çıkartılıyor. 2 Nisan 2001’deki duruşmada idam cezası veriliyor, sonra Yargıtay onaylıyor. AB uyum çerçevesinde yapılan değişiklik sonucu idam kararı ağrlaştırılmış müebbete çevriliyor.”

Ağbaba, Mirzabeyoğlu’nun 27 Haziran 2014’te yeniden yargılama için müracaatta bulunduğunu belirterek, “AKP demokrasi havariliği yapacağına, 28 Şubat’ın mağduru edebiyatına devam edeceğine, elini taşın altına koysun ve bu işi çözsün diyoruz” dedi.

AK Parti’nin darbelerle hesaplaşmak adına, “yatalak bir paşayı yargılamak” yerine, 28 Şubat’ın gerçek mağdurlarıyla yüzleşmesini tavsiye ettiklerini dile getiren Ağbaba, “Bugün tüm siyasi davalar silbaştan ele alınmalı ve hepsi için yeniden yargılama yapılmalıdır. AKP’nin turnusol kağıdı tam bu davadır. 28 Şubat’ın mağduriyetleri giderilecekse, işte size fırsat. 28 Şubat’ın gayri meşru çocuğu AKP’ye buradan hodri meydan diyoruz; gelin 28 Şubat ile sözde değil özde hesaplaşın ve en başta Mirzabeyoğlu için yeniden yargılama yolunu açın diyoruz” diye konuştu.

“Salih Mirzabeyoğlu Davası Takipçileri” platformundan Fatma Parmaksız da Mirzabeyoğlu’nun kaldığı Bolu F Tipi Cezaevi önünde kurdukları “Mirzabeyoğlu’na Özgürlük Kampı”ndan geldiklerini belirtti. Parmaksız, Mirzabeyoğlu’nun özgür bırakılmasını istedi.

(https://meclishaber.tbmm.gov.tr/develop/owa/haber_portal.aciklama?p1=129633)

CHP Milletvekili Sayın Veli Ağbaba’nın bu basın toplantısı sonrasında konuyla ilgili bir açıklama yapan Akademya Yayın Kurulu’nun bu açıklamasını Özelbüroistihbarat.com adlı internet sitesi yayınlamış:

 

TELEGRAM ÖNERGESİNE CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN’IN CEVABI

 

Başbakan, CHP Milletvekili Veli Ağbaba`nın verdiği TELEGRAM soru önergesine cevab vermeyi reddetti. Yâni, TELEGRAM`a bırakınız “var” demeyi, “yok” demeyi bile 10 yıllık iktidarı boyunca yaptığı gibi reddetti. Bir diğer ifâdeyle ve hep kendi ağzındaki ölçüyle, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” olmayı seçti. Söylemeden söylediği ise elbette şu oldu:

– “Ben herşeyin farkındayım, zaten TELEGRAM`ı yaptırtan, göz yuman ve örtbas eden de benim, dilediğiniz yola başvurun, ne Mirzabeyoğlu`nu ne gördüğü işkenceyi ne de O`nunla ilgilenenleri umursamıyorum!”.

Anlaşılmıştır. Daha doğrusu biz uzun zamandır anlamıştık da, artık anlamayanlar da anlamıştır muhakkak.

Böyle bir cevapsızlık cevabıyla; Telegramcı uzman, istihbaratçı, subay ve bilim adamlarına, “merak etmeyin, en nadide kobayınızı elinizden almayacağım, siz 2023 için rahat rahat yapın Ar-Ge`nizi, bakmıyorum sizin tarafa, devam edin arslanlar” diyor Başbakan.

28 Şubat, kimi için ikbal ve saltanat, kimi içinse barbarca ve müebbed bir işkence sebebi oldu. AKP, arkasında NATO desteği, 57 eser sahibi bir fikir adamına Batı ve Batıcılar adına kan kusturmaya yeminli “işkenceci başı” olarak bu ikbal günlerinin “şimdilik” tadını çıkarıyor ama, Allah büyük.

Son avukat görüşünden gelen haber, Mirzabeyoğlu`na TELEGRAM`ın olanca barbarlığıyla sürdürüldüğü, bir önceki gece neredeyse hiç uyutulmadığı yönündeydi. “Dicle kıyısında bir koyun kaybolsa bunun da hesabını veren Hazreti Ömer gibiyiz” nutukları atan ve anladığımız o ki “boyun eğmez” duruşundan dolayı Mirzabeyoğlu`na şahsî bir kini de olan Başbakan, TELEGRAM`ın hesabını elbette veremeyecek.

Tüm partiler ve sivil toplum örgütleri Mirzabeyoğlu için bir “toplumsal mutabakat” sağlamış ve hemen harekete geçme çağrıları yaparken, yalnızca Başbakan`ın ve AKP`sinin bu tutumu son derece dikkat çekicidir. Ne tarih ne toplum ne de biz bunları unutacağız.

Diğer yandan, çıktığı yurt gezilerinde “bizim yolumuz sevgi yolu, şiddet bizim lugatimizde olmadı, olmayacak” tarzında konuşuyor Başbakan. Peki, Telegram`dan daha büyük şiddet ve barbarlık mı var? Bir “insan”a 14 yıldır her gün 24 saat elektrik veriyor, her tarafını kavuruyor ve kıvrandırıyor, 2 saatten fazla uyutmuyor, namazında ve Kur`anında bile Telegramcılarınıza sövdürüyorsunuz. Bu ne oluyor? Muhafazakar demokrat öpücük mü?…

Akademya Yayın Kurulu

 

ERDOĞAN`IN SALİH MİRZABEYOĞLU SORUSUNA CEVABI

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba Tarafından, Erdoğan`ın Cevaplaması İstemi ile Meclise Sunulan Yazılı Soru Önergesine Erdoğan Bakın Ne Cevap Verdi

İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu`nun sağlık durumu, cezaevi koşulları ve telegram işkencesi ile alakalı CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba tarafından Başbakan Erdoğan`ın cevaplaması istemi ile 05.10.2012 tarihinde TBMM`ne sunulan soru önergesine Başbakan Erdoğan cevap vermedi.

TBMM internet sitesinde soru önergesi ile ilgili son durum bölümünde “Süresi İçinde Cevaplandırılmadığından Gelen Kağıtlarda Yayımlandı” denilmekte.

Bilindiği üzere, Milletvekillerinin siyasi bir denetim hakkı olan, yazılı soru önergelerine, sorunun başkanlığa intikal tarihinden itibaren T.B.M.M. Başkanlığınca, 15 günlük cevaplama süresi verilmekte olup, bu süre içerisinde cevaplanmaz ise 10 günlük ek süre tanınmaktadır. Bu Zaman zarfında da cevaplanmazsa önergenin cevaplanmadığı gelen kağıtlar listesinde yayımlanmak suretiyle ilan edilmekte ve prosedür olarak takipten kalkmaktadır.

Böylece Veli Ağbaba tarafından Başbakan Erdoğan`ın cevaplaması istemi ile meclise sunulan soru önergesi zamanı içerisinde cevaplandırılmadığından takipsizlik ile sonuçlandırılarak gündemden düşürülmüştür.

Mecliste bir ilin belediye sınırları içerisinde vuk`u bulan en küçük hadisenin dahi sorulduğu ve cevabının da anında verildiği bir dönemde, Salih Mirzabeyoğlu Davası gibi Türkiye gündemini etkileyen bir konu hakkında çok önemli denilecek sorulara cevap veremeyen Başbakan`ın bu tutumu, soru önergesinde dile getirilen haksızlık ve hukuksuzlukla beraber telegram işkencesinin de kabul edildiğinin ve Başbakan`ın da bu iddialara cevap veremediği düşüncesini akla getiriyor.

Veli Ağbaba`nın Başbakan`a Yönelttiği ve Başbakan`ın Cevaplayamadığı O Zor Sorular:

1) Bolu F Tipi Cezaevinde kalan Salih İzzet Erdiş’in sağlık hizmetlerinden yeteri kadar yararlanamamasının nedeni nedir?

2) Çeşitli sağlık sorunları bulunan Salih İzzet Erdiş’in hâlen 8 metrekare bir hücrede tek başına tutulması sağlık durumunu nasıl etkilemektedir?

3) Salih İzzet Erdiş’in kendisine sürekli olarak işkence yapıldığı iddiasıyla ilgili olarak şimdiye kadar idarî veya adlî bir inceleme başlatılmış mıdır? Başlatılmışsa nasıl sonuçlanmıştır?

4) Salih İzzet Erdiş tarafından kendisine radyo manyetik dalgalar kullanılarak işkence yapıldığı ve TELEGRAM adlı bu yöntemin hapishanelerde kullanıldığı iddia edilmektedir. Erdiş’in bu iddiası şimdiye kadar araştırılmış mıdır? TELEGRAM yöntemi deney veya işkence amacıyla kullanılmakta mıdır? Konuyla ilgili şimdiye kadar yapılan şikayet sayısı kaçtır ve bu şikayet başvuruları nasıl sonuçlanmıştır?

5) F Tipi hapishanelerde tecrit uygulamasının veya bu tür hapishanelerin kaldırılması düşünülmekte midir?

(http://www.ozelburoistihbarat.com/telegram/mk-ultra-projesi-telegram-onergesine-cumhurbaskani-tayyip-erdoganin-cevabi-2064)

 

KUMANDAN’I KATLEDENLERİN KORUNMASI

İşte, Kumandan bu “sahipsizlik” ortamında katledildi.

Yıllarca Telegram işkencesine maruz bırakıldıktan sonra, bu işkenceye ve işkencecilere karşı sahiplenici bir tavır olmadığından katletmeye cesaret ettiler.

Saldırıya uğrayan birini sahiplenmek, “ben seni çok seviyorum, çok haklısın, onlar kötü!” diyerek olmaz. Saldırganın karşısına dikilerek, saldırıyı yapan ve saldırıyı engellemesi gerekenleri hedef alarak olur.

Saldırıyı engellemekle mükellef olanları, vazifelerini yapmadıklarından dolayı –bu yapmayış bir kasıt mı yoksa ihmal mi orası ayrı dava– hedef almak ve saldırıya karşı koymayışlarıyla itham etmekle olur.

Saldıranlar veya saldırıyı engellemesi gerekenlerle kol kola girerek değil yani.

Oysa bakıyoruz, saldırıyı engellemesi gerekenlere karşı çıkan CHP, saldıranların tarafında da AKP.

Telegram basit bir suikast değil ve Telegram karşısında alınan tavırlar adeta kimin ne olduğunu ortaya çıkaran bir turnusol kağıdı gibi.

A. Bâki AYTEMİZ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: