TİLKİ GÜNLÜĞÜ’NÜN İZİNDE: 18 MART – “KUSTO FETİH MÜJDESİ”

TİLKİ GÜNLÜĞÜ’NÜN İZİNDE: 18 MART – “KUSTO FETİH MÜJDESİ”

Uzayan gölgesinin zamanı içinde yaşadığımız Altun Silsile’nin 33. ve son halkası, Manzur-u Nazar-ı Pîran-ı Kiram, Müfti-i Sakaleyn, Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri ve O’nun “Necip”ini başa alarak “Fetih Müjdesi”ni hemen verelim:

“Üstad’ım, Büyük Doğu mecmuasını çıkarma niyetini Abdülhakîm Arvasî Hazretlerine açtığı zaman… 1943’ler… Efendi Hazretleri, nedimi Şakir Işık’a, Muhiddin’i Arabî Hazretlerine ait “Tefe’ülname”yi getirmesini emrediyorlar… Üstadım:

— “Niyetime bir âyet meâli hâlinde şu cevap çıkmıştı: Onlara müjdeler olsun…” (TG/4-278)

*

Haçlı donanmasının Çanakkale’ye 19 Şubat 1915 tarihinde saldırmaya başlamasından sonra, Çanakkale Boğaz’ını deniz yoluyla geçemeyeceğini anladıkları tarih: 18 Mart 1915…

Daha sonra denizden geçemedikleri Çanakkale’ye asker çıkarmışlar, kara savaşları başlamış ve kara savaşları sonucunda da yenilmiş, defolup gitmişler. Çanakkale kara savaşın katılan ve yenilerek defolup gidenlerin arasında şu “Yeni” Zelanda’da katliam yapanların dedeleri de var: Australia and New Zeland Army Corps… Kısacası: ANZAC…

“Yeni” Zelanda…

Zeeland, Hollanda’da bir vilayet ki, birçok adadan oluşması dolayısıyla bu ad verilmiş: Deniz memleketi.

Hollanda deyince de, “denizin çiğneyip de yutamadığından geri tükürdüğü” ülke… Hani, denizin bile midesinin kaldırmadığı… Ve Hollanda’nın iflâh olmaz bir İslâm düşmanlığı ile malûm ve emperyalizmin kolonyalist dönemlerinden başlayarak İslâm beldelerinde estirmediği terör ve gerçekleşmediği katliamın kalmamış olması…

Yeni Zelanda’nın adı da buradan geliyor; malûm, Yeni Zelanda da adalardan müteşekkil bir yer. Emperyalistler, bu coğrafî benzerlikten dolayı buraya “Yeni” Zelanda demişler.

TV ekranlarında ise şimdiki “Yeni” Zelanda için bir övgüler, bir övgüler. Aman efendim, bu “Yeni” Zelanda o kadar matah bir yermiş ki, her millet ve inançtan fert, inançlarına karışan olmadan serbestçe yaşayabiliyormuş… Ama bu “Yeni”  Zelanda, dün olduğu gibi bu günün de ANZAC’ı olarak, nerede Haçlılar İslâm dünyasına saldırsa, orada görev almaya devam ediyor. İçeride düzeni sağlamak ve verimilerinden azamî derecede istifade edebilmek maksadıyla senden olmayanlara, düzene uydukları müddetçe dokunmama ki bunun aslı ve esası, teori ve pratiğiyle yine İslâm’da… Osmanlı’nın, azınlıklara verdiği haklara bakmak yeter…

*

“12 Mayıs 1983… Üstad’ım aksiyon bahsinde:

— “Bugüne kadar geçen 40 senelik mücadelemi hazırlık kabul ederek, başlangıç yapabiliriz!”

“Haydi Hayırlısı!..” (TG/4-275)

*

“Maraş’taki İbda Kitabevi’nin açılışını  pek methediyorlar!..” (TG/4-273)

Maraş İbda Kitabevi ki kimlere, nelere vesile oldu; neler neler… Vesile olduklarını ve vesile olduklarının vesile oldukları ile tesiri devam etmekte olan…

*

“Bugün bütün gazetelerde, Zaman gazetesi yazarı Fehmi Koru’nun dövüldüğü haberi vardı… 18 Mart 1990… Kendisine koşarak yaklaşan iki kişiden biri, suratına attığı tekmeyle onu yere sererken, yanındaki de tekme ve yumruklarla girişmiş… Fehmi Koru’yu hastahaneye kaldırmışlar… Fehmi Koru, “terörle yapılmak istenen, her kesimden aydınların susturulmasıdır. Dün Profesör Muammer Aksoy’u ve Çetin Emeç’i öldürenler, bugün saldırılarını bana yönelttiler. Yarın kimi hedef alabilecekleri belli değil!” demiş… Zekî (!) adam… Onu telefonla arayan İçişleri Bakan vekili Hüsnü Doğan, saldırganların bir ân önce yakalanması için gerekli talimatları verdiğini söylemiş… Her neyse… Ak-Doğuş için bir takım salaklıklar yaparken bir takım ibişlerin “onların bir gücü yok” dolmuşuna gelen adamı, Ali Osman Zor ile İbrahim Kapucu hastanelik etmiş!..” (TG/4-276, 277)

*

Üstad’ın, 40 yıllık mücadeleyi “hazırlık” sayması… Hazırlık ve önsöz… Önsöz ve mukaddime…

“Mukaddim: Cür’etli, çeri, öncü… Fâtik: Çeri ve öncü olan kimse… Fatik: Eline fırsat geçtikçe adam öldüren kimse… Fetk: Zamanını gözeterek açıktan adam öldürmek. Yaralamak. İnadetmek… Kusto!..” (TG/4-280)

*

Çocukluğumun renkli simalarından, komşu ve kocası amcamın adamı olarak köye “kâye” –muhtar– olan; ağanın torunu ben şehirli çocuğu koruyan, gece pireler bana ilişemesin diye salıncakta uyutan ve ismi hep garibime giden, küçük halamın ona seslenişi ile aklımda kalan: Fatik Bacı… Uzun yıllar sonra, bizimkilerin bir cinayetin zanlısı olarak yargılandıklarını ve zannedersem “delil yetersizliğinden” beraat ettiklerini öğreniyorum… Maktül, rahmetli büyük halamın kaçarak evlendiği ve kendisinden bir çocuğu olan adam…

*

Çeri ve öncülerin Fehmi Koru’yu hastanelik etmesi, o günün Türkiye’sinin gündemi olurken, İbda düşmanlarına da ayaklarını denk almaları gerektiğinin bir ihtarıydı. Bu öncü eylemin açtığı yolda, haddini aşan nice İbda düşmanı, dayaktan silâh ve bombaya kadar nelerle ihtar edilmedi ki…

*

“Yasadışı bir örgüt: İBDA-C Öncü Birlik.” (TG/4-281)

Faik IŞIK

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: