25 OCAK VE YILDIZIN PARLADIĞI AN
25 Ocak 1991 “Şanlı Cuma” Çıkışı;
25 Ocak 2000 tarihinde Kumandanımız ve evlâtlarına karşı Metris’te gerçekleştirilen “Noel Baba” Saldırısı ve Sancar Kartal’ın şehâdeti;
Ve Mücadele Geleneğimizin taşıyıcılarından merhum Harun Yüksel’in vefât yıldönümü (30 Ocak 2018 ) vesilesiyle 27 Ocak 2019 tarihinde gerçekleşen programda, yazarlarımızdan sayın Hakan YAMAN’ın okunması üzere gönderdiği, programda okunan konuşma metni…
ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Platformu
25 OCAK VE YILDIZIN PARLADIĞI AN
Sevgili gönüldaşlar!
Hepinizi en kalbî kardeşlik hisleriyle selamlarım.
İnsanlık tarihinin kırılma noktalarını resmeden Yıldızın Parladığı Anlar isimli ünlü eserinin son bölümünü “Mühürlü Tren” başlığı ile 1917 komünist devrimine ayıran Stefan Zweig, dünyayı sarsan günlerin başlangıcı olarak, Lenin’in Moskova meydanındaki meşhur konuşmasından bahseder ve ona atıfla, yazdığı şu cümleyle noktalar kitabını:
-“Mermi patladı ve bir ülkeyi, bir dünyayı tuzla buz etti.”
Burada kastedilen mermi, Lenin’in o gün ki konuşmasında devrime yön veren, istikamet gösteren ve kitlenin iradesinin direksiyonunu tamamen kendi eline alan kelimeleridir. Sonraki 70 küsur sene bütün dünya bu merminin etkileriyle yüzleşti. Bütün soğuk savaş yılları boyunca bu merminin istikametini takip edenler ile bu mermiye set olmak isteyenler çatıştı. Yüz binlerce siyasi cinayet, sürgün, kitlesel katliam, işgal edilen ülkeler, darbe ve ayaklanmalar, anarşi, işkence, yargısız infaz, çeşitli paktlar, ittifaklar, komünizmle mücadele dernekleri, Gladyo, silahlı yer altı örgütleri; say say bitmez… Aklınıza ne gelirse… Anadolu’daki Kuvva hareketine bile doğrudan etkisi olmuştur… Eğer o gün, Lenin o meydana ulaşmak için atlatmak zorunda olduğu bin bir güçlükten, sadece birisine bile takılsaydı ve tam zamanında orada olamasaydı, yani o gün o mermi patlamasaydı, 20. yüzyıl tarihinde okuduğumuz hiçbir şey aynı olmayacak, dünyanın ayrı bir hayat hikâyesi olacaktı. Belki daha zalim, belki biraz daha müşfik, ama muhakkak farklı…
Soyvetler’in dağılmasıyla beraber, 1917’de patlayan merminin son yankısı da gök kubbede eriyip sönerken, tam da o günlerde, bir Cuma namazı çıkışı, Beyazıt Camii önünde bir başka mermi patlar… İşte, bu merminin sesidir ki, bizi bugün gönüldaşlık bağıyla bir arada tutuyor ve henüz hedefine varmamış, vazifesini tamamlamamış olsa da, yolumuzu aydınlatıyor… Lenin’in “dünyayı tuzla buz eden mermisinin” sustuğu gün, Amerika’nın dünyanın tek patronu olma cakasıyla Türkiye üzerinden Irak’ı işgal girişimine karşı patlayan bu merminin hikâyesini, bizzat onu irade edenin kaleminden takip edelim… (Bu metni benim adıma size okuyacak olan gönüldaşımızdan ricam, konuşmanın bitiminden sonra, Tilki Günlüğü’nün 3.cildinde yer alan 25 Ocak tarihli ve “Şanlı Cuma” başlığını taşıyan Vâridat’ı* da sizlere hatırlatması, paylaşması…) Sadece büyük harflerle nakledilen cümleyi alacağım buraya: “GRUBUN ARKA TARAFINDAN 5 EL SİLAH SESİ DUYULDU.”
İBDA Mimarı, aynı hadiseden İşkence isimli kitabında da bahseder:
-“25 Ocak 1991 tarihinde Beyazıt Camiindeki Cuma namazından sonra yapılan “Körfez savaşı dolayısiyle Amerika ve müttefiklerini protesto gösterisini” plânlamakla suçlanıyorum… Polisle cemaat arasında çatışma çıkması ve kalabalığın içinde bir İBDA-C militanının silâhla beş el ateş etmesi…” (Sayfa: 34)
Daha bir hafta önce Müslümanları adamdan saymayan ve “camii avlusunda bağırın, dışarı çıkmak yok!” diye caka satan polisin çuvalladığı, Türkiye’nin savaşa girme kararı dâhil, hadiselerin seyrinin değiştiği “sembolik” hadise… Tarih 25 Ocak 1991. Mânâsı, Başyücelik Devleti eserinde, İbda Diyalektiği’nde, Adımlar kitabında ve Tilki Günlüğü’nde çeşitli kereler çizilen, Zweig’ın tabiriyle “YILDIZIN PARLADIĞI AN…” Hani “anti-emperyalist mücadele bayrağının” ele geçmesi meselesi var ya… Yıldız demişken, geleceğin tarihçisine ipucu niyetine, şu satırlar da Salih Mirzabeyoğlu’na ait:
-“Şunu da bilhassa belirtmek isterim: Şanlı Cuma olaylarının hüviyetini olanca pırıltısıyla ortaya çıkardığı YILDIZ, gerçek delikanlım Ali Osman’dır…” (Salih Mirzabeyoğlu, Adımlar, 1.Basım, Sayfa: 82,83)
İBDA Mimarı’nın vefatı öncesi ve özellikle sonrasında yapılan bunca pislik ve hainlik ortadayken, Adımlar Platformu’nun bu çevrelere karşı artık tevazu borcu yoktur. Necip Fazıl’ın altını çok sık çizdiği bir hadis meali: “Size verilen nimeti dile getirin!” Bu elbette kuru kuruya övünüp, o sermayenin üstüne yatmak değil. O nimetin verilmesine sebep olan mânâyı hissedip, hem “duruşun”, hem “adımlarınla” onun takipçisi ve ispatçısı olmak… Ki Adımlar Cephesinin bugün hâlâ ve ısrarla “anti-emperyalist mücadele bayrağına” sahip çıkması, özellikle son 15 senelik süreçte o günün anlamına kademe kademe sırt çevirenlerin aksine, bütün uluslar arası politik tahlillerini bu eksende yapma çabası, bir bakıma, şükrün fiille ifadesidir. Öyleyse hakkında konuştuğumuz tarihe dair, şu ifadelendirmeyi gönül rahatlığı ile yapabiliriz:
–25 OCAK: YILDIZIN PARLADIĞI AN.
İnşallah o mermi, vesile olduklarıyla hedefine varır, er veya geç Yeni Dünya Düzeni denilen domuzun alnına saplanırsa, istikbâlin tarihçisi, 25 Ocak üstünde ayrıntılı olarak duracak ve belki de Zweig’ın kitabındaki son cümlesini birazcık değiştirerek mühürleyecektir meseleyi:
-“Mermi patladı ve bir dünya düzenini tuzla buz etti!”
Allah’ın selâmı üzerinize olsun!
Hakan YAMAN
27 Ocak 2019
(İlk yayın tarihi: 31 Ocak 2019)