EVRİM DÜŞÜNCESİNİN TARİHÎ ARKAPLÂNI

Şimdi size evrim teorisi ile ilgili önemseyebileceğiniz bir keşfimi aktaracacağım.

Biliyorsunuz, daha önce buralarda bir çok defa söz ettik bundan. Ben o zaman dedim ki, evrim teorisinin özü olan transformizm, yani türlerin çeşitli etkileşimler içinde kendinden üstün türlere dönüşmesi ve en önemlisi de insanın maymun misali bir alt türden evrim yoluyla oluşması fikri, İbn-i Haldun‘dan önce hiç kimsede görülmez. Batı’da da ilk defa Rousseau‘da -aslında Diderot– görülür.

Tabiî itirazlar geldi. İşte Eski YunanRoma ve özellikle İslâm bilgin ve bilgelerinde bu fikrin olduğu söylendi. Ben de bunların ezbere bilgiler (ve zorlama yorumlar) olduğunu, söylenen şahısların hemen hepsini incelediğimi, bu tür bir düşünceye rastlamadığımı söyledim.

Ama İbn-i Haldun’dan önce, hem de 300 sene kadar önce transformizm fikrinin dile getirildiği bir kaynağa nihayet denk geldim: Türk düşünür El Birûnî‘nin Kitab’ül Cemâhir adlı eseri. Birûnî bu kitabında bazı Dehriyyun ve Tabiiyyun (materyalist ve natüralist diyebiliriz) mezhebi mensuplarının “insan, köpeklikten domuzluğa, sonra maymunluğa yükselerek insanlığa ulaştı” şeklinde bir görüş dile getirdiklerini, kendisinin kesinlikle bu görüşe katılmadığını söylüyor. İsim vermiyor, bu fikri savunanların kimliklerinden bahsetmiyor, fakat bu düşüncenin kendi zamanında olduğunu dile getiriyor.

Demek ki, Miladî 10-11. asırlarda Şark âleminde böyle bir fikir var. Birûnî’nin yaşadığı çevreye izafeten, belki de Hind veya Çin kültürlerinden ileri geliyor. Fakat bundan ötesini en azından şimdilik tesbit edemiyoruz: Transfromizmin yer aldığı bilinen en eski kaynağın, Birûnî’nin Kitab’ül Cemâhir’i olduğunu söyleyebiliyoruz.

Evrim düşüncesinin pek çok yönü vardır. Bunların hemen hemen herbiri İslâm dünyasında savunulmuş ve benimsenmiştir. Câhız‘dan ve onun hocası Nazzam‘dan (ikisi de Mutezilî‘dir) başlatılarak (bazıları Cabir‘den başlatır) İslam dünyasında evrim (tekâmül) fikri çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Bizzat BirûnîDarwin‘in başlangıç noktası olan sunî ayıklanma ve tabii ayıklanma görüşlerini savunur. Tasavvufta yine bilirsiniz, varlığın madenlerden bitkilere, bitkilerden hayvanlara ve nihayet insana doğru bir tekâmül zinciri içinde olduğu dile getirilir. Ama bunların hiçbirinde transformizm veya bu mânâya yorulabilecek bir düşünce yoktur. (İbn-i Haldun müstesnâ) Eski Yunan ve Roma düşünürlerinde de, hatta en materyalist olanlarında bu fikre rastlamadım. “Kendinden oluş” başka bir şeydir.

Şimdilik fikir dünyamızdan haberler bu kadar. Yeni bir şey çıkarsa haber veririm. Siz de bir şey bulur ve bizle paylaşırsanız sevinirim. Birûnî’nin bahsettiği Dehrîlerin kimler olabileceğine dair tahminlerim var; belki Osmanlı düşünürleri arasına da girmiştir bu fikir. Ama henüz kaynak no.

Selim GÜRSELGİL – Adımlar Dergisi

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d