CİNNET VE İNTİHAR PANDEMİSİ – BİR GÜNDE 5 POLİS İNTİHAR ETTİ
Pandemi diyerek ülkeyi birbirine katanlar, insanlar cinnet geçirip eş, çoluk çocuk öldürdükten sonra intihar ediyor, buna ne diyorsunuz? Her gün bunların rakamlarını bir açıklasanıza, günde kaç kişiyi cinnet ve intihara kurban veriyoruz?
Hani o test çubuklarınız, aşılarınız, ilminiz, biliminiz, filminiz nerede?
Cinnet ve intiharın hedefi olmamamız, bundan kendimizi koruyabilmemiz için sosyal mesafemiz ne kadar olmalı?
İnsanların birbirlerine tahammülleri kalmamış, karşıdakinin yüzünü görmesi yetiyor adeta silâha davranması için; yüzümüzü kaç kat maske arkasına saklasak acaba?
Bir günde 5 polis intihar etmiş…
Normal mi bu?
Değilse sebebi ne?
Türkiye’de zaten bir cinnet ve intihar pandemisi vardı, ama polisler arasındaki intihar oranı normalin dört katıymış, bunu biliyor muydunuz?
Ne yapılıyor da bu insanlar böylesine cinnet geçirip namluyu hem sevdiklerine sonra kafaya doğrultuveriyor?
Hemen her gün ülkenin bir köşesinden cinnet ve intihar haberi geliyor. Nice ocaklar sönüyor, nice masumlar can veriyor, nice ana babaların ciğerini evlat acısının kavurmasına daha ne kadar göz yumulacak?
Daha on gün kadar önce, Şırnak’ta, polis memuru Sinan Bulduklu, daha üç ay, sadece üç ay önce evlendiği öğretmen eşi Berna’yı öldürdükten sonra intihar etmişti.
Bir bayan polisin Trabzon’da evinde intihar ettiği haberi gelmişti 15 gün kadar önce…
Daha sayamadığımız niceleri.
İnternette araştırma yaparken, dün ve önceki gün 5 polisin intihar ettiğini öğrendik ama bu 5 polisten ancak birinin haberinin detaylarına ulaşabildik. Diğerleri kimdir, nerede, niçin intihar etmiş, bilgi yok veya biz bulamadık. Diyeceğimiz şu, böyle bir anda üst üste olmasa, demek bu intiharları fark etmeyeceğiz…
İntihar salgını durmadı tabi, bu haberi yaparken, Osmaniye’de bir polisin daha intihar ettiği haberi geliverdi. Hasanbeyli İlçesi Emniyet Müdürlüğü’nde görevli genç polis memuru Y.E. bugün sabah arkadaşları ile kaldığı evde arkadaşının silahı ile yaşamına son vermiş.
Gencecik insanlar yaşamına kıyıyor, cinnet geçiriyor…
Sebep?
Dün İstanbul’da intihar eden Enes Seyhan, arkasında bıraktığı mektupla intihar sebeplerini açıklayıp bir dizi ithamda bulunurken, bu açıklananlar yeni şeyler değil. Daha önce intihar eden polislerden bazıları da geride bıraktıkları mektuplarda benzer sebepler ileri sürmüşlerdi. Anlaşılıyor ki o sebepler yerinde duruyor ve gencecik evlatlarımız da üzerlerine yüklenen bu ağır yükün altından kalkamadıkları için intihar etmeyi çare olarak görüyor. Çaresizliğin çaresi…

Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer, son zamanlarda polislerin intihar etmeden önce not, mektup bıraktığını belirtirken “Süreç iyi bir yere gitmiyor. Sayhan notunda, ‘Bu teşkilattan daha iyi bir yere gidiyorum’ diyor. Bunlar çok ağır sözler” dedi.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamadaki ‘soruşturma’ detayına dair de konuşan Sezer, “Ben onlarca kez açığa alındım. Bu kolay bir korku değil. Enes için zor bir süreç olmuş. Müfettişin ‘Senin bir suçun yok’ dedikten sonra ihraç istemesi gerçekten insanı hasta edebilir” ifadelerini kullandı.
‘Eğer mektupta anlatılanlar doğruysa, bu iddiaları araştırdınız mı?’
Sezer, Sayhan’ın mektubuna değindiği konuşmasında, “Eğer mektupta anlatılanlar doğruysa bu iddiaları araştırdınız mı?” diyerek emniyette intiharların sebepleri hakkında gerekli araştırmaların ve yaptırımların yapılmadığını belirtti.
Emniyetin yönetim sorunu olduğunun altını çizen Sezer, “Bu teşkilatın çağdaş bir kanunla yönetilmesi lazım. 1934’ten bugüne kalan teşkilat kurallarının günümüz şartlarına uygulanması gerekiyor” dedi.
‘Psikolog, silah olarak kullanılıyor’
EGM’nin Enes Sayhan’ın intiharına dair yaptığı açıklamadaki “Psikoloğa gitmişti” ifadelerine de tepki gösteren Sezer, “Senin silahını alırım, psikoloğa gönderirim diyorlar. Psikolog, ‘deli yaftası’ yapıştırmak için kullanılıyor. Yöneticilerin elinden, sınırsız inisiyatifin alınması gerekiyor. Envai çeşit baskı var. Kimisi bu baskıları kaldırabilir ama kimisi kaldıramıyorum” dedi.
Polis intiharları gündemdeyken Soylu, Alişan’ın programında
Polis intiharlarındaki artış iki gündür Türkiye’nin gündemindeyken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugün TRT’de Alişan’ın sunduğu programa konuk oldu. Soylu programda, uyuşturucu ve terör operasyonlarıyla ilgili konuşurken polis intiharlarına dair bir ifade kullanmadı.
Müthiş, devasa bir kıyma makinası çalışıyor ve insanımızı öğütmeye devam ediyor. Yaşanmaya değer hayatın nizâmını kuramadığımız için, evlatlarımızı, yaşanmasa da olur düzene kurban veriyoruz. Daha ne kadar devam edecek bu totem ayinleri? Sistem devam etsin diye, sistem denilen puta daha ne kadar evladımızı feda etmemiz gerekecek? Sistem devam etsin ki sistemden nemalananlar koltuklarında oturabilsin diye… İnsanımıza cinnet geçirten Allahsız sistem… Hani devleti yaşatmak için insanı yaşatmak gerekiyordu ya, bu İslâm’ın inancıdır. Totem inançlarında ise insanlar kurban edilir. Düzen İslâmî mi değil mi, söylenenlere değil, yaşananlara bakın! Bakın bakalım bu düzende insanın kıymeti var mı? Gösterilen çabalar insanımızı yaşatmak için mi yoksa devletlûların koltuklarını korumak için mi?
Aslında bunu en yakından bilenler polisler. Onlar vazifeleri icabı yaşayarak görüyorlar ki, dünden bu güne esas vazifeleri vatandaş değil, devletlûları korumak olageldi. Ve bu sistem içinde, sistemi ve devletlûları koruma yolunda en çok kendileri yok oluyor, sistemin kurbanı oluyorlar…