DUYARLI MISINIZ, KULLANIŞLI MI?
Av. Mehmet TIĞLI
Yasasızlık/Babasızlık, üzerinde durduk. Kaotik durum… Bu hâl içinde tartışılamayacağını, niçin tartışılamayacağını belirttik. Buradan yine bu bahisle alâkalı ve fakat ayrı bir kulvara kıvrılalım. Merhamet anacıldır. Vicdan da öyle. Sızlanır. Mevcuttan rahatsız olanların da anacıl bir yanı var. Sızlayan, sızlanan.
Muhalefetin tüm düşüncelerini, eylem ve söylemlerini kendilerine gösterilen kırmızı şal belirliyor. Aksiyoner değil reaksiyoner. Oyun kurup oynayan değil, oynatılan. Bir o kadar da sığ.
Yaratıcı anlamda aksiyona sevk edecek, referans noktalarına sahip değil muhalif kesim ve bu kesimin aydını. Yasası yok. Babası yok yani. Herkesi kapsayıcı, belirteyim; Referans yokluğu politik anlamlandırma bozukluğunu doğuruyor, bu bozukluk da aksiyona değil reaksiyona yol açıyor. Eksik olan yasayı inşa edici değil, bataklığı derinleştirici..
Muhalefetin tüm düşüncelerini, eylem ve söylemlerini, kendilerine gösterilen kırmızı şal belirliyor demiştik. Devam edelim ve sinir uçlarına değelim ki kafa yoranı biraz acıtsın; “Duyarlı” olmak ile “kullanışlı” olmak arasındaki çizgiyi ve aradaki geçişleri farkedebiliyor musunuz?
Farketmek icap eder, çünkü duyarlı olduğunuzu zannederken, kullanışlı aparat olduğunuzu farkedemeyebilirsiniz. Bu farkedememezlik de istemediğinizin ve karşı olduğunuzun bizzat sizin elinizle yaşatılmasına vesile olur.
Kullanışlı olunan dışarıdan gözlendiğinde, “hınç ve vicdan” duygularının dışa dönük baskınlığı bariz farkedilir. Gösterilen bir kesit/kare üzerinden kadrajın içindeki minik ve somut varlığa yoğun bir merhamet ve vicdan, kadrajın dışındaki büyük ve soyut varlığa yoğun öfke ve hınç.
Kadrajdaki, misalen gözü morartılmış bir kadın, dudağı kanamış mülteci çocuğu, başı ezilmiş bir köpek, petrole bulanmış bir martı. “Ah yavrumlar, nasıl kıydınız!”lar, “can bu can!” feveranlı acıyışlar. Ve kadraj dışındaki soyut varlığa hınç, insanlığa, bir inanışa, bir zihin yapısına, onların mensuplarına vs.; “şerefsizler”, “insan değiller”, “adi, aşağılık varlıklar”, “bunlar adam olmaz!”cılıklar, “cahil, ahmak sürüleri”, “hepsi böyle”cilikler, sayamayacağım kadar bir sürü yakıştırma, iddia, itham ve şeytanlaştırmalar. Akabinde topyekûn linç ve itlaf talepleri… Artık şeytanlaştırılan kesime yapılacak her saldırı ve haksızlık meşrulaştırılmış hâle gelir. Yok edilmesi gerekir. Kullanışlı olan, kullanan açısından vazifesini yapmıştır an itibariyle. Gerisi kullanan için tereyağından kıl çekme. Artık şeytanlaştırılan ülkeyi işgâl edebilir, cemaatin mensuplarını top yekûn kazıyabilir, milleti evine de kapatabilir, sıkıyönetim kararı alabilir, ceza ya da denetimlerin dozunu arttırabilir.
Duyarlılık/vicdan zannettiğinizin evrildiği yeri tahayyül edebiliyor musunuz?
Yasa, vicdanların körleşme eğiliminden dolayı elzemdir. Duyarlı olma ile kullanışlı olma sınırını ayıran da yasadır. Lokasyon tayininde hataya düşmenize mani olur. Referansınızdır.
Not; Referans noktalarına haiz, aksiyona sevkedici politik anlamlandırmanın nasıl olacağına ve kurucu iradeyi oluşturucu emsali, buraya koyayım. Madem ki herkes devletin yokluğundan muzdarip, liyakât yokluğundan şikâyetçi, liyâkatli olanı aramak, bulmak ve imkânları emrine seferber etme mükellefiyeti de muzdarip olanların sırtında.