ŞAPKA İSYANLARI VE İSKİLİPLİ ATIF HOCA’NIN ASILMASI

Selim GÜRSELGİL

İki iddia var: Birincisi, İskilipli Atıf Hoca’nın şapka kanununa muhalefetten idam edilmediği, Millî Mücadeleye muhalefetten idam edildiği… Murat Bardakçı’nın yangınlaştırdığı bu iddia, Teali-i İslâm Cemiyeti’nin Mustafa Kemal ve arkadaşları aleyhtarı beyannamesine dayanıyor.

İkinci iddia, İskilipli Atıf Hoca’nın bu beyannamede dahli olmadığını, beyannamenin Mustafa Sabri Efendi tarafından hazırlandığını, İskilipli Atıf Hoca ve diğer ileri gelenlerin muhalefetine rağmen kendi nüfuzunu kullanarak yayınladığını belirtiyor.

Birinci iddianın delili, İskilipli Atıf Hoca’nın o dönemde Teali-i İslâm Cemiyeti’nin genel başkanı olması. “Onun dahli olmasa yayınlanamazdı, sonradan kendini kurtarmak için dahlim yok diyor” şeklinde mütalaa yürütüyor.

İkinci iddianın ise belki delili değil ama şahitleri var: Bu şahitler, Mustafa Sabri Efendi ile İskilipli Atıf Hoca’nın beyanname üzerine tartıştıkları, Cemiyetin diğer üyesi Said-i Nursi’nin de beyannameye karşı geldiği, yapılan oylamada beyannamenin yayınlanmasının reddedildiği, İskilipli Atıf Hoca genel başkan olmasına rağmen pasifize edildiği Mustafa Sabri Efendi’nin kendi nüfuzunu kullanarak beyannameyi yayınladığı iddiasında.

Beyanname mühim. Çünkü Anadolu’yu birkaç yıl boyunca yangın yerine çeviren Kuva-i Millîye karşıtı isyanlar, bu beyanname ile yola koyuluyor. Hatta kemalist kaynaklar, bu beyannamenin Yunan uçaklarıyla Anadolu’ya dağıtıldığını öne sürüyor.

İşte tam da bu sebepten, ben ikinci iddiayı daha inandırıcı buluyorum. Çünkü eğer İskilipli Atıf Hoca’nın gerçekten bu beyannamede bir dahli olsaydı, Kemalistler bunu kolayca tespit eder ve İskilipli Atıf Hoca’yı da Mustafa Sabri Efendi ile birlikte 150’likler listesine alıp ülkeden çıkarırlardı. Teali-i İslâm Cemiyeti’nin başka üyelerini de eklemişlerdi listeye: Bulardan biri Konyalı Zeynelabidin Hoca’dır. Konya isyanlarında Zeynelabidin Efendi’nin taraftarları aktif. Ancak kendisinin isyanlarda parmağı olduğuna dair açık bir delil yok. Tam aksine 1920 isyanından sonra, isyanın elebaşı konumundaki Delibaş İstanbul’a gelerek kendisinden yardım istiyor, ancak Zeynelabidin Hoca onu “yetmedi mi bu kadar kan döktüğün” diyerek azarlıyor ve kovuyor. Buna rağmen Zeynelabidin, taraftarlarının bizzat isyanın içinde olması dolayısiyle 150’likler listesine alınıyor.

Bana öyle geliyor ki, eğer İskilipli Atıf Hoca’nın da bu işte bir parmağı olduğuna dair en küçük bir emare olsaydı, bu konunun gündeme gelmesi Şapka Mahkemelerini beklemezdi. O yüzden İskilipli Atıf Hoca’nın Kuva-i Millîye muhalifliği yüzünden asıldığı inandırıcı değildir.

Evet, mahkemede bu konu gündeme gelmiş ve sorulan soruya Atıf Hoca yukarıda belirttiğim şekilde cevap vermiştir. Ama bence bunun gündeme gelmesinin sebebi, Frenk Mukallitliği kitabından yeterince idam gerekçesi üretilememesi, “Kuva-i Millîye karşıtlığı” suçlamasının psikolojik etkisine bel bağlanmasıdır. İskilipli Atıf Hoca, ne yaparsa yapsın idam edlecekti: Zira Üç Ali’ler (başka bir yerden talimat aldıklarına dair bir delil olmadığı halde) onun “inkılâplar ve cumhuriyete yakışmayan biri” olduğunu düşünüyorlar ve idamını şart görüyorlardı. Nitekim mahkemede Kuva-i Millîye karşıtlığı iddaları çökmesine (en azından delillendirilememesine) rağmen, kendi iddianamalerini de aşarak ona önceden hazır hükmünü okudular.

Böyle olmuş olmalı; fanatizmden uzak bir muhakeme bu sonucu verir.

Hatta şapka isyanlarının tümünün silâhsız isyanlar olması, “protesto” hüviyetinde bulunması hasebiyle, verilen kararlar kamu vicdanında mahkûm edilmelidir. Dersim isyanı da Şapka isyanlarına dahil ve temel sebebi odur.

8 Şubat 2022

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: