DERİN SAVAŞ – 1
Ayhan SÖNMEZ
1. Bölüm
Kızıl Ordu’nun halk arasında “Derin Savaş” olarak bilinen son derece teknik ve sistematik bir harekât doktrinine sahip olduğunun farkına Batılı yazarlar çok sonradan vardı. Bu muammanın sebebi, Sovyetlerin bu doktrini son derece gizli tutmasıydı. Galib geleceği kesin görülen Alman ordularını bariz bir kolaylıkla devirebilen, son derece ölümcül bir sistem.
Kızıl Ordu’nun görünen ve görünmeyen iki yüzü vardı. Biri düşmana milyonlarca vasıfsız insan fırlatabilen buharlı bir silindir gibi, diğeri ise kesîf sistemleştirme ve doktrin ile uyumlu sofistike bir güç. İlki hor görülür, ikincisi neredeyse fetişleştirilir.
Kızıl Ordu hakkında şizofreniye varan görüşler: 1941 Kızıl Ordusu operasyonel beceriksizlikle malûl, ustaca manevra yapmaktan veya silâhları etkili bir şekilde koordineli kullanmaktan aciz ve çok fazla asker israfı, tecrübesiz subaylar ve politik felç içinde bir kadro görüntüsü vermekte iken, 1945’te aynı Kızıl Ordu’nun son derece yetenekli ve canavarca bir güç hâline gelmesinin şaşkınlığından oluşuyor.
Mücerret operasyonel teorileri savaş sahası gerçeklerine dönüştürme ve bunun süreci korkunç derecede acı vericiydi ve 1943’e kadar Kızıl Ordu, tam mânâsıyla “hareket sanatı” denilebilecek bir şeyi arayarak, öğrenme eğrisi boyunca sancılı bir şekilde ilerliyor olacaktı. Sovyet askeri, Kızıl Ordu kendine orijinal doktrin arayışı içindeyken kapana kısılmış gibi görünebilir.
Askerî müesseseler, onları doğuran sosyal ve politik alt tabakanın bir ürünüdür ve dolayısıyla aynı alt tabakaya açılan bir penceredir. Bu sebeble, Kızıl Ordu’nun, tıpkı Sovyetler Birliği gibi, aynı anda nevrotik, doktrine dair faraziyelere sıkı-sıkıya bağlı, sistemik verimsizliklerle boğuşan, ancak canavarca güçlü, kendine mahsus bir kurum olması beki de şaşırtıcı değil.
Ordular, tarihî tecrübelerin, teşviklerin ve ideolojilerin, maddî kısıtlamaların vb. kendine mahsus karışımının bir terkibî neticesi olarak, savaşma doktrinleri ve metodları geliştirirler. Mesela Alman Wehrmacht, uzun süredir devam eden Prusya (Almanya) savaş plânının zirvesi olarak değerlendirilebilir. Wehrmacht’ın “modern mekanize taktiği”ne, Büyük Frederick’ın büyük bir sahayı kapsayan saldırganlığının ve Moltke’nin operasyonel hızının sentezi diyebiliriz. Buna mukabil, Wehrmacht’ın büyük düşmanı ve onun yok edicisi Kızıl Ordu ise, Rusya’nın 1914-21 yılları arasındaki askerî tecrübelerini Marksizm-Leninizm aksiyomları ile Stalinizmin kitle seferberliği özelliklerini telif etme çabasının bir sonucu olarak düşünülebilir.
Kızıl Ordu, kendini, kendi varlığına yönelmiş bir tehdit ve kriz içinde buldu. Bolşevik rejimi aciliyet halinde kuruldu. Bolşeviklerin iktidara yükselişinin temel unsurlarından biri, Çarlık ordusunda kasıtli olarak sürekli isyanların ve firarların kışkırtılması ve savaş aleyhtarı program olmuştu. Sonuçta, Bolşevikler 1917’nin sonlarında iktidara geldiğinde, Rus Ordusu büyük oranda ortadan kalkmıştı. Dolayısıyla bu durum, Almanya’nın acımasız Brest-Litovsk Anlaşması’nı Lenin’in hükümetine dayatmasına ve görünüşte Rusya’yı Avrupa’nın Batı kenar bölgesinden çıkarmasına yol açtı. Lenin’e “neden direnmediniz?” diye sorulduğunda, basitçe “ordumuz yok” demişti. Neyse ki, 1918’te Almanya’nın aniden çöküşüyle paçayı kurtarmıştı.
Ardından gelen Rus İç Savaşı, Beyaz Ordular’ın varlığı, 1918’in başında bir Bolşevik kararnâmesiyle, “İşçi ve Köylü Kızıl Ordusu” kurmaya sevketti. Silâhlı Proleterya bunun işe yaramayacağını çabuk anladı. Birincisi ve en önemlisi, hâlâ kahir ekseriyetle kırsal ve köylü bir ülke olan Rusya’daki proleterya çok küçük, azınlıktı ve ikinci olarak devrimci bir zihniyetin devrimciliği takdire şayan olsa da modern bir savaşı kazanmak için yetersiz olduğu ve askerî uzmanlık gerektirdiği kısa sürede anlaşıldı.
Bu nedenle Kızıl Ordu, ideolojik olarak Lenin ve partisine itici gelecek şekilde inşa edilmeliydi. İnsan gücü tabanını, şehirli işçilerden değil, tecrübeli subaylar tarafından yönetilen köylülerden (yâni ideolojik olarak şüpheli bir sınıftan) oluşturulmalıydı. Kısa vadede bu tür subaylar, askerî uzman sıfatı ile eski Çarlık ordu mensuplarından temin edildi. Bu askerî uzmanlara şiddetle ihtiyaç duyulduğu konusunda fikir birliğine varıldı. Ancak bunlara, tabiî olarak güvenilmezdi ve orduyu bal peteği gibi saran parti komiserleri tarafından izlenmeleri gerekiyordu. Bu, Sovyet rejimindeki karakteristik parti ile ordu arasındaki gerginliğin temelidir. Evet, Kızıl Ordu, mecburiyetten dolayı potansiyel sınıf düşmanlarından, yani köylü ve eski Çarlık subaylarınca inşa edildi.
Devam edecek…