İMÂNSIZ İSLÂMCILIK REJİMİ TERÖRİST KÖPEKLERİ KANUNLA KORUYOR
Ahmet ÖLÇÜLÜ
Durum tam da bu, köpekler kanunla korunuyor.
Köpekler çocuklarımıza, eşlerimize, kardeşlerimize, akrabalarımıza ve hatta kendinden zayıf gördükleri diğer hayvanlara da saldırıyor ama bu saldırıların önüne geçilemiyor.
Sebebi gayet basit: Köpekler, İmânsız İslâmcılık rejiminin çıkardığı kanunla korunuyor.
Suçlu mama lobisi değil, suçlu mama lobilerine varolma imkânı sağlayan AKP iktidarı.
Troller ne diyor?
Erdoğan emir verdi ama sözü dinlenmedi, mama lobisi borusunu öttürüyor.
Mama lobisi deniyor ve yönetenler temize çıkarılmak isteniyor ya…
Mama lobisi, adı üstünde lobi yani. Karar alma, emir verme makamı değil sonuçta. Lobi ne yapar? Siyasetçileri etkiler. Karar alıcıyı, emir vericiyi etkiler. Nasıl etkiler? Orası lobicinin kaabiliyetine kalmış. Siyasetçinin zaafiyetini tesbit eder ve adamın zaaafına göre para, escort, şu, bu, istediği kararın alınması veya alınmamasını sağlar.
Lobi bu işin bir ayağı ama esas mesuliyet, karar almayan, gereğini yapmayan siyasetçide, iktidardaki İmânsız İslâmcılık rejiminde. Lobi lobiliğini yapar, siyasetçi ise lobiye kanar veya kanmaz. Kanarsa, lobici başarılıdır. Kanmazsa demek ki siyasetçi adamdır…
Mesele siyaset ve ahlâkta…
Başıboş it köpek yaşasın. Yaşasın ki mamacılar para kazansız. Yaşasın ki lobicilere uyan siyasetçi de uymaya devam ettiği sürece lobi tarafından memnun edilmeye devam edilsin.
Çoluk çocuk ısırılmış, parçalanmış, ölmüş, yaralanmış; daha iyi ya… Sağlık lobisi de para kazanacak neticede…
Erdoğan emir vermiş de uygulanmıyormuş…
Erdoğan emir verecek de uygulamayacaklar, öyle mi? Yok öyle. Biz istendiğinde verilen emir nasıl uygulanır veya neden uygulanmaz bilmiyor değiliz. Yani emir var, emircik var…
AKP’nin çıkardığı 5199 numaralı kanuna göre yetkililer topladıkları köpekleri bakım yaptıktan sonra aldıkları yere bırakmak zorundalar. İtlaf yasak. Oysa tek çözüm itlaf. Sen itlafı yasakla, sonra da emir verdim de uygulanmıyor de… Verilen emrin uygulanabilir olması lâzım, şartlar ve sistem ona göre düzenlenmeli. Ne emir verildi? Kanunda ne isteniyorsa onu yapın deniyor emirde. Bunun için yeni emre gerek yok ki, kanun zaten emretmiş. Niye yapılmıyor? Çünkü yük belediyelere bindirilmiş ve belediyelerin de bu kadar büyük yükün altından kalkabilecek yeterli imkânı yok. İmkânı olmayan adama, şu işi yap dersen, yapılmayacağı açık. Sonra da çık, “ben emrettim ama lâfımı dinleyen yok!” diye kenara çekil öyle mi? O zaman bir zahmet gidin de sözünü dinletecekler gelsin.
Ama mesele o gitti, bu geldi meselesi değil, o gitse, öbürü gelse durum değişmeyecek. Mesele sistemde. İmânsız İslâmcılık rejiminde.
Her sene 200 bin kişiye kuduz tedavisi uygulanıyor. 200 bin kişi ne demektir? Her gün ortalama 550 tane muhtemel yeni kuduz saldırısı… Meselenin istisnai olmayıp sistemsel olduğunu anlamak için bu rakamlar yeter. Bu kadar umumîleşen şey istisnaî olmaktan çıkmış demektir, sistem meselesidir artık. Kuduz olmak serbest. Tedavi için de ilaç lobilerine şu kadar para akıtılacak, işte serumdur, aşıdır vs… Ama arada bazı kayıplar olacak bunlara göre. Senin benim çocuğum arada ölebilir, zira kuduz tedavisi kesin değil.
Biz kuduracağız ama onlar lobilerle al takke ver külâh…
Sonra elin gâvuru kendi vatandaşını ikâz ediyor: Türkiye’ye gitmeyin, köpekler ortalıkta başıboş cirit atıyor, Türkiye’de kuduz yaygın, Türkiye kuduruyor, siz de kudurabilirsiniz diye… Belki tedbir alacaklar, sırf elin gâvuruna rezil olmamak, turist kaybetmemek uğruna… Tedbir alınsın da isterse turistlerden dolayı olsun, ona da razıyız.