YİNE BİRLİK BERABERLİK HAMASETİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Harp Okulu Diploma ve Sancak Devir Töreni’nde; “Milletimizi karşılaştığı onca badireye ve ihanete rağmen asırlardır ayakta tutan vasfı birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine sahip çıkmasıdır. Cumhuriyetimizin 100’ncü yıl dönümünü vesile kılmak suretiyle 85 milyon olarak büyük bir kucaklaşmayı gerçekleştirelim istiyorum. Her konuda aynı düşünmesek, aynı görüşleri paylaşmasak dahi, aynı yöne bakmayı başarabilmeliyiz. Kökenimiz, hayat tarzımız, ideolojilerimiz farklı olsa da Türkiye olarak özellikle ortak paydada buluşabilmeliyiz. Ayrılıklarımızı derinleştirmek yerine, müştereklerimizi çoğaltabilmeliyiz” dedi.
Madem bu milletin fertleriyiz, birlik olacağız, beraber olacağız… Hani Anadolu’da bir lâf vardır, “kuru kuru yoluna öleyim, takır takır gadanı alayım” diye… Anadolu insanı açlık ve sefalete boğulmuşken, sizler koltuklarınızda kalasınız diye birlik beraberlik edebiyatı…
Fikir ve ruh cephesinde “nasıl”‘ı ve “niçin”i ile izâh edilmemiş, bu izâhlara istinaden de maddî temeli oluşturulmamış bir çağrı, iyi niyetli olabilir mi?
Bu edebiyat yeni olmadığı gibi AKP’ye münhasır da değil.
AKP’nin öncesinde de bu edebiyatı iktidarlar her sıkıştıklarında tekrarlar dururdu.
Mesele şu: Müslüman Türk’ün düşmanı bellidir. Haçlı-Yahudi Batı… Siz onlarla işbirliği içindesiniz. Liberalizm, serbest piyasa, AB vs. Haçlı Batı’nın kurumları içinde onlara tabisiniz. Onlarla işbirliği içindesiniz ve milleti onlara soyduruyorsunuz, güvenlik-askerî olarak da onlarla işbirliği içindesiniz.
Şu ânda önümüze büyük de bir fırsat çıktı. Dünya artık tek kutuplu değil ve Batı’ya alternatif yeni teşekküller var. Batı boyunduruğundan kurtulmamızı sağlayacak yeni kurumlar dünya üzerinde şekilleniyor. Biz de kendimize bu yeni dünyada hem yer bulabilir hem de bu yeni dünyanın şekillendiricisi olabiliriz. Elimizde böyle de bir alternatif sistem var. Tüm dünyanın ihtiyaç duyduğu bu sistem sayesinde bütün dünyanın gözdesi olabilecekken, Batı’nın kuyrukçuluğu altında koltukta kalmak isteyenlerin sıkıştıkları her durumda Müslüman Anadolu ahalisini birlik beraberlik diye koltuklarına destek olmaya çağırması samimiyetsizliği apaçık sırıtıyor.
Dün de sırıtırdı.
Birlik beraberlik istiyorsanız, birlik ve beraberliği sağlayacak, bağımsızlığımızı sağlayacak gerçek politikalara öncülük etmeniz gerekir ki millet de bu öncülükten dolayı destek olsun, etrafınızda kenetlensin. Millete kendinizi inandıracak ilk adımı siz atacaksınız, millet değil. Siz Batı’ya karşı durduğunuzu gösterecek gerçek adımlar atacaksınız ki, millet de ondan sonra arkanızdan gelsin. Siz millete gaz verin, öne milleti sürün, sonra da duruma bakın, olursa arkadan gelir öne geçeriz, olmazsa, eskiye devam ederiz pozisyonundasınız. Gerçek kahramanlıkta bu yoktur. Gerçek liderlik bu değildir. Gerçek lider, “ben gidiyorum, arkamdan gelen gelsin!” der. Ama burada, hep, “ben gidersem arkamdan gelen olmaz!” tavrı hâkim. Dolayısıyla işbirlikçiliğe devam. Sıkışınca da vatan, millet, sakarya; birlik, beraberlik.
Samimiyeti göstermenin göstergesi; milletin sırtında kene olmayı bırakmak ve milleti aç kurtlara, şeyine koyacaklara teslim etmemek. Milletten çalınanı önce millete iade etmek.
Lâf değil, iş…
Zira bu meydanda merdaneler var! Meydan isteyen haddini bilsin de gelsin. Sonra rezil olur.