NATO’DAN ÇIKMAK İÇİN DAHA NE GEREKİYOR?
Alâaddin Bâki AYTEMİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Gazze’ye su verilmiyor. Elektrik yok, verilmiyor.
Hasteneler ne durumda, çalışabiliyor mu, bilmiyoruz…
Maalesef ibadethaneler, hastaneler, okullar, hepsi acımasızca vuruluyor; bunlar yapılırken dünya suskun. Kimse bir şey söylemiyor.
Hani insan hakları?
Amerika uçak gemisini İsrail’e gönderiyor. Amerika’nın uçak gemisinin İsrail’de ne işi var? Ne yapmaya geliyor? Uçak gemisinin etrafında bütün botlarıyla, uçak gemisindeki uçaklarıyla ne yapacak? Orada bütün Gazze’yi, etrafını vurarak, indirerek çok ciddi katliamlara adım atacak. İnsansız hava aracını Amerika düşürürken Türkiye şu anda NATO’da Amerika’nın ortağı değil mi? İşimize geldiği zaman ortak, işimize geldiği zaman bütün terör örgütlerini maalesef Amerika eğitiyor, yetiştiriyor, silahlandırıyor maalesef Suriye’de olsun, Ortadoğu’da olsun buraları kan gölüne dönüştürüyor.
Erdoğan gayet doğru şeyler söylemiş de mesele söylenenlerin gereği yapılıyor mu yapılmıyor mu?
Erdoğan’ın daha önceki konuşmalarından da bildiğimiz üzere şayet gereği yapılmıyorsa, o sözleri söylemenin maksadı, söylenenin tersi bir niyete yol açmak için oluyor. Misal olarak, “NATO’nun Libya’da ne işi var?” dedikten sonra, “NATO Libya’ya, Libya’nın Libyalılara ait olduğun tescil için gidecek!” diyerek NATO konvoyuna katılmakla da kalmayıp, NATO’nun Libya’ya saldırı merkez üssünü, İzmir’e kurdurdukları gibi…
Bütün Batı, Filistin’e cephe aldı, katil terörist İsrail’in yanında ve İsrail’in katliamlarına destek oluyor. Hatta Ukrayna bile… Biz de Batı ve Ukrayna’ya destek olmaya devam etmekteyiz. Daha dün, Batı’dan kopmayacağımızı garanti etmek babında Batı’dan her azar yiyişte yaptığımızı bir kez daha yaparak, “Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz!” demedik mi bir kez daha? AKP’den önce de aynı şeyler olurdu bu ülkede…
Hadiseler, Türkiye’yi tarihî misyonunu ifaya zorluyor. Bu misyon ifa edilecek. Elbette ki bu misyon, bu misyonu yerine getirmeye lâyık ve ehil kadrolarla ifa edilecek. Dolayısıyla tarih, bu misyonu ifa edecek kadroların iktidarını da zorlayıp sahtelerin tasfiyesini de gündeme getirecek. Artık sahtelerden kurtulup gerçeklerin arasında yer alabilmek için son virajı almaya başladık diyebiliriz.
Sayın Ali Osman Zor’un son konuşmasında ifade ettiği üzere, bugün artık Türkiye’nin Batı’dan kopmasının objektif şartları da mevcuttur. Dünya artık dünkü gibi tek kutuplu veya iki kutuplu da değil. Doğu’dan yeni bir dünya doğuyor. Putin’in Valday Konferansında yaptığı konuşmada ortaya koyduğu 6 ilke de buna dair gayet umut verici… Bu dünyaya sığıntı olalım değil, biz kendi ideolojimizle çıkalım ve dünyaya bekledikleri hayat nizâmının ne olduğunu örnekleştirelim.
Bunu yapabiliriz!
Bu millet, büyük oynayanlarla büyük oynayabileceğini ispat etmiştir. Yeter ki, başında büyük oynama vizyonuna sahip olan lider olsun! Hadiseler o lideri de icbar edecektir. Lider, boş konuşan değil, yapılması gerekeni tereddütsüz ve kararlılıkla, riskleri almakta tereddüt etmeden yapandır. Sonunu düşünmeme kahramanlığını gösterendir… Liderlik bir keyfiyettir. O keyfiyeti tespit edebilmek için, kemmiyetlerin başında hasbelkader liderlik taslayan çapsız sahte kahramanlara değil, liderlik keyfiyetini en küçük çaplarda dahi ifa edebilen şahsiyetlere göz dikmek gerekir. Büyük oynamak, Fatih, Yavuz, Alpaslan gibi, gerektiğinde hesap ve kitap derdi olmadan, denge politikası, akıllı tavır filan gibi şeytanî iğvalara kapılmadan, “ben gidiyorum, dileyen arkamdan gelsin!” diyebilmekle olur! Koltuğunu, makamını düşünen bunu diyemez. Veya demek zorunda kaldığında zaten iş işten geçmiştir.
Başlıktaki sualimizi biz cevaplamış olduk…
NATO’dan çıkmak için gerçek liderlik gerekiyor…