‘HİLAFET İSTEDİĞİNİ’ SÖYLEDİ, GÖZALTINA ALINDI
Sosyal medyada “hilafet gelmeli” paylaşımında bulunan bir kişinin gözaltına alındığı bildirildi.
Olay İzmit’te yaşandı.
Kentte kasaplık yapan Orçun M., 29 Ekim günü sosyal medyada “hilafet istediği” ve “batıl sistemleri reddettiği” yönünde bir paylaşım yaptı.
Paylaşımda şu ifadeler yer alıyordu:
“Hilafet geri gelmeli. 100’üncü yılı kutlanacak batıl sistem, benim için hiçbir anlam ve değer ifade etmiyor. Allah’ın sözünün üstüne söz söyleyen tüm sistem ve liderleri reddediyorum.”
Sosyla medyada yaptığı paylaşım sebebiyle polise şikayet edilen Orçun M. şikayet üzerine gözaltına alındı
Emniyette gerçekleştirilen işlemlerin ardından Orçun M. “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla adliyeye sevk edildi.
Orçun M., çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Son dönemde benzer haberlerde bir artış yaşanıyor.
Gazze’ye destek vermek için yazılama yapan gençler bile gözaltına alındı.
Bu tip gözaltılar, baskılar 90’lı yıllarda bile istisnai vaka olurdu. Hilafet istemek, sistemi batıl görmek ne zamandan beri suç oldu? Bunu ifade etmek ne zamandan beri halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek oluyor? Bu ifadeler karşısında kin ve düşmanlığa tahrik olan halk kimmiş, neredeymiş? Bunda kin ve düşmanlık iddiası, hilafete düşman ve batıl sistemle dost olmayı gerektirir. Bu sistemin batıl olduğunu, anayasanın değişmesi gerektiğini ifade eden herkes zaten zımnen belirtmiş oluyor ve gündem de anayasa değişikliği, yani sistemin batıl oluşu değil mi? Hilâfet, TBMM’nin şahsında mündemiç değil mi? Bunun zahire vurulması talebinden daha tabiî ne olabilir?
İKTİDAR VE SINIRLAR
Zamanında bir CHP’li yönetici, komünizm taleplerine karşı, “Bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz!” demişti. AKP mantığı da aynı, “Hilâfet gelecekse biz getiririz, siz konuşamaz, isteyemezsiniz!” demiş oluyorlar. Emperyalizmin istediği kadar solcu, müslüman, şu ya da bu olabilirsiniz. Ötesi yasak!
Mesela Kürecik üssünün kapatılmasını isteyebilirsin ama kapatmaya dair bir hamle yaparsan, yersin gazı jopu… Yani herşeyin sınırı ve ölçüsü iktidarda kalabilmek adına emperyalizmaya verilen sözlerle hudutlu… O hudut geçilmediği müddetçe her şey serbest, hatta bizzat emperyalizmaya sövüp saymak bile. Ama yeter ki bunlar lafta kalsın ve icraata dökülmeye kalkılmasın… Dün, bu ülkeye gerekirse komünizm getirebileceklerini ifade ettirenler, bugün gerekirse şeriat bile getirebilir; Ayasofya’nın açılması ne ki? Evet, samimiyet usta elde taklit edilebilir ama fikir edilemez. O sebeple biz işlerin fikir buuduna bakacağız. Kemmiyette atılan adımların keyfiyette karşılığı var mı? Gerçek fikrî oluşa kapı aralamak için mi yoksa, “gerekirse onu da biz getiririz” hesabı, manipülasyonla ahaliyi işbirlikçi sisteme entegre etme gayesine mi hizmet ediyor?