DORUK NOKTASI
Ayhan SÖNMEZ
Carl von Clausewitz, askerî operasyonların felsefesi diyebileceğimiz konuda belki de en çok alıntı yapılan ve başvurulan tek yazardır; öyle ki ondan bahsetmek pratikte klişe olacaktır. Carl von Clausewitz’in literatüründeki kritik kavramlarından biri, saldıran kuvvetlerin zamanla yıprandığı ve sonunda durması gereken sürtüşme ve doruk noktası fikriydi. Clausewitz’in kendi zamanında (Napolyon dönemi), pratikte bu, atların ve yürüyen adamların yorulması, yem ve barutun azalması, vagon tekerleklerinin kırılması ve orduların genellikle yönünün daha da bozulması ve üslerinden uzaklaştıkça yön bulmanın zorlaşması anlamına geliyordu. Dahası, tanım gereği, saldıran ordu evinden giderek uzaklaşmaya devam ederken, savunan ordu giderek yakınlaşıyor ve zaman geçtikçe savaşma gücü dengesini savunmanın lehine değiştiriyordu. Clausewitz’in ifade edişiyle “doruk noktası”, saldıran kuvvetin daha fazla ilerleyemeyeceği ve saldırının, yükselen okyanus gibi dindiği ânı ifade ediyordu. Fiziğe benzer bir çerçevede, saldırının bir enerji harcaması gerektirdiğini ve bu enerjinin de ortamdaki sürtünme ve direnç nedeniyle zamanla azaldığını söyleyebiliriz… Bugün dünya üzerinde evinden en çok uzaklaşan?
Clausewtz’i övmeliyiz, çünkü onun sürtüşme ve doruk noktası kavramı, döneminin teknolojisinden çok daha uzun süre dayandı ve kalıcı bir askerî gerçeklik olduğunu ispatladı; gerçekten doğru bir şeyden bahsetmişti. Ve Clausewitz neredeyse 170 yıldır ölü olmasına rağmen, onun doruk noktası kavramı vücut buldu, sislerin içinden çıktı ve her şeyi fetheden Anglo-Amerikalıları şaşkına çevirdi.