HADİSELERİN MUHASEBESİ
Halası benim “okuma” hocamdı. “Okuma”, mahalle aralarında çocuklara Kur’an öğretilmesinin buradaki adı. Camilerin yanında bir de böyle “okuma”lar var Maraş’ta. Bu işi yapanlar da bayanlar. BU hocalar, küçük hediyeler karşılığı çocuklara Ku’an öğretirler ki mahallenin çocukları kızlı-erkekli bu okumalarda Kur’an öğrenir. Hocalar zaten komşu kadınlardır ve annelerin çocuklarının Kur’an öğrenmesi noktasında ilk tercihi de bu okumalardır.
Evet, halası benim okuma hocamdı. Şimdi kendisi çarşıda telefon işi yapıyor. Geçtiğimiz senelerde Hacca da gitti ve “Hacı” oldu. Maraş’ın ekseriyetinin olduğu üzere AKP’ye oy veriyor. “Hacı”nın dükkânı yol üzeri olduğundan devamlı uğrar selâm da veririm. Zamanı müsaitse siyaset konuşuruz. Muhabbet ederiz. En son uğradığımda Kumandan’ın çıkmış olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi, “Bak Başbakan çıkardı!” dedi. Ben de çıkarmakla kalmayıp bir de telefonla arayıp geçmiş olsun dediğini de söyledim. Sonra ekledim: “Evet, başbakan çıkarttı, önce bunun ödülünü verip sonra da 12 yılın hesabını sormak gerek!” diyerek vakti zamanında yaşanmış bir hadiseyi anlattım: Bir gemide toplardan biri bağlı olduğu yerden koparak güvertede serserice savrulmaya başlar. Bunu göre o toptan sorumlu subay, kendisini topun altına atar ki, top gemiye zarar vermesin. Topu kontrol altına alırlar ve yerine bağlarlar. Sonrasında o subaya önce bir madalya takarlar, topu durdurmak için kahramanca kendisini topun altına attığı için, sonrasında da kafasına sıkarlar ki, o topun bağlı olduğu yerden kopmasındaki mesuliyetinden dolayı.
Sonra laf dolandı, iktisadi durum, ahlâki durum üzerinde konuşmaya devam ettik. Türkiye’de görünürde her şeyin iyi gidiyor diye propaganda yapılıyor olmasına mukabil, aslında kırılganlığın müthiş arttığını anlatmaya çalıştım. “Hacı” telefoncu ve 2001 krizini de yaşamış birisi. 2001 krizinden bu güne vatandaşın borcu arttı mı azaldı mı? Arttı. Hatta öyle ki vatandaş artık borçlu… 2001 krizinde ise vatandaşın cebinde para yoksa bile böylesi borç da yoktu. “Hacı” beni tasdik ediyor ve benzer bir kriz durumunda ortalığın felâket olacağını kendisi vurguluyor. Sonra, işte, dükkânının vitrini Maraş’ın en merkezi caddesine bakıyor. Soruyorum “Hacı”ya:
-Yılardır gelen gideni takip ediyorsun, her türden müşterin var; söyle bakalım, ahlâki olarak durum daha mı iyi daha mı kötü?
-Daha kötüye gidiyor!
-Peki, iyiye gideceğine dair bir umudun var mı, bir alamet var mı? Böyle giderse düzelir mi?
-Yok!
İşte bütün o propagandaların nakavt olduğu an. Bu satırları yazdığım sıralarda, dışarıda ses sistemi donatılmış arabalardan Erdoğan’ın yarın Maraş’ta olacağına dair duyurular yapılıyor ve halk yarın için Müftülük Meydanı’na davet ediliyor.
Aynı anda internette okuduğum bir haber:
AKP DÖNEMİNDEKİ SON 10 YILDA FUHUŞ YAPANLARIN SAYISI 3 KART ARTTI
Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Kemal Ördek, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Türkiye’de son 10 yılda seks işçileri sayısı 3 kat artarak 300 bini buldu. Her gün yeni bir masaj salonu, günlük kiralık ev neden açılıyor sanıyorsunuz? Kimse kimseyi kandırmasın, muhafazakârlık adı altında yaşanan büyük bir ikiyüzlülük var.”
Fuhuş ve zina almış başını gidiyor, toplum çözülüyor.
Bir başka vaka…
Eşi vefat etmiş bir arkadaşımız, yeniden evlenmek üzere teşebbüslerde bulunuyordu. Tavsiye edilen gelin adaylarıyla birkaç görüşmesi oldu. Bir ikisi, nişanlandıktan sonra, hediyeleri alıp kayıplara karışmış, bir kaçı ise evlenmek yerine, haftada iki-üç gün arkadaşın evine gelmeyi ve bu şekilde bir ilişkiyi teklif etmiş.
Diğer taraftan boşanmalar çığ gibi artmaya devam ediyor.
Bu arada cezaevlerindeki tutuklu ve mahkûm sayısı da hızla artıyor. AKP iktidara geldiğinde ortalama olarak her bin kişiden biri hapisteyken bu gün bu rakam her 500 kişiden birine yükselmiş, ikiye katlanmış durumda. Hem de onca af, denetimli serbestlik, kimi cezalarda mahkûmiyet süresinin düşürülmesi vs. rağmen.
Önümüzdeki sene 40. Yılını kutlayacağımız GÖLGE’den yükselen ses hâlâ kulaklarımızda:
“Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz!”
Ruhların imarını bıraktık, temelleri çatırdamaya devam ederken, TOKİ istediği kadar temel atıp dursa, hızlı tren, 3. havalimanı, savaş helikopteri yapsan ne fayda?
Ve en büyük facialardan biri… Düpedüz “fuhuş” demek olan turizm sektörü AKP iktidarı döneminde cari açığı kapatmanın yollarından biri olarak özellikle teşvik edilmeye devam edilmekte. Hatta o kadar ki, Erdoğan, 2023 hedefine, turizm gelirini 50 milyar dolara çıkartmayı koymuş bulunuyor. Fuhşun patlatılması demek olan bu rakamları duyan hacı baba ve analar da Erdoğan’ı şuursuzca alkışlamaya devam ediyor. Sanki turizm sektörünü patlatılırken hizmet verecek olan kızlar kendi kızları olmayacak, o kızlar sanki insan evladı olmayacak gibi.
İşte, her sahadaki “Felix Culpa – Mutlu Cinayet” şuursuzluğunun bizi getirdiği tablo. Kendi kızı fahişe olacak ve cebine de bu sayede üç kuruş girecek diye sevinen haleti ruhiye.
A. Baki AYTEMİZ