DİKTATÖRLÜK RESMİLEŞİYOR; POLİS DEVLETİ YASALLAŞIYOR
AKP’nin Meclis’e sunduğu ve son birkaç gündür Cumhurbaşkanı’yla bazı Hükümet yetkilileri tarafından ona ne kadar ihtiyaç olduğu ifade edilen İç Güvenlik Paketi tek cümleyle POLİS DEVLETİNİN YASAL BİR KILIFA BÜRÜNMESİDİR.
Bu işler hep böyle olur. En kirli yasalar için en puslu havalar beklenir ve toplumda böyle bir keyfiliğe ilk direnci göstermesi gerekenler bile neyin ne olduğunun farkına varamadan “atı alanın Üsküdar’ı geçtiği” realitesine toslar.
“İleri demokrasi” vaadiyle yola çıkanların kendi keyfiliklerine karşı gelişecek her türlü sosyal başkaldırıyı türlü ceberutluklarla sindirdiklerine bugüne kadar defalarca şahit olduktan sonra, bir de bu işin İç Güvenlik Paketiyle yasal zemine oturtulması cidden her kesimin el birliği ile karşı çıkması gereken bir namus borcudur.
Despotluk ve keyfilik içeren bu tür yasalar ekseriyet çıkış sürecinde öne sürülen “tehlikelere” karşı değil, o “tehlikeler” sebebiyle kendisine destek olanları vurmuştur. Geçmişte komünizm gibi “zararlı” düşünceler için çıkarılan kimi “terörle mücadele” yasalarının ilerleyen süreçte solculardan daha fazla Müslümanların ensesinde boza pişirmeye yaradığını unutmayanlar bir zahmet unutanlara hatırlatsın.
AKP’nin “arama, dinleme ve el koyma konularında kapsamlı değişiklikler içeren” bu İç Güvenlikle ilgili “acil” paketini biraz inceleyen her aklı selim insanın itiraz etmek için en az bir çift sözü olacaktır. Geç kalmasınlar; son pişmanlık fayda etmez.
Biliyorum, Kobani bahanesiyle Ameika-Nato yanlısı batıcı etnik Kürtçülüğün Türk Milletine karşı bir gövde gösterisi yapmaya yeltendiği, mahalleleri basıp sokakları ateşe verdiği böyle karışık günlerde bu yasaya itiraz etmek çok zordur. Ama ortalık süt limanken böyle keyfiliklere herkes itiraz eder; at izinin it izine karıştığı şu günlerde AKP’nin bu kaosu fırsata dönüştürüp diktatörlüğünü yasallaştırmasına itiraz edebiliyor musun? İdeolojik formasyon böyle günler için lazım.
Korkunç keyfilikler ihtiva eden bir yasa… Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koymanın kapsamı genişletiliyor. Artık sadece “silahlı örgüt kurma ve örgüte silah sağlama” suçundan değil; “hükümete karşı suç” kapsamında da insanların mal varlığına el konulabilecek. Bu nasıl bir maskaralıktır?
Bir an için sizin hükümetinizin iyi niyetli olduğunu kabul edelim. Yahu yarın bir başka hükümet emrinde bu yasanın nelere alet edileceğini hiç mi hesap etmiyorsunuz? Daha geçen sene polisin “paralel çete” kontrolünde olmasından yakınan siz değil miydiniz? Bu yetkilerin paralel polisin eline geçebileceğini niye bir an için düşünmüyorsunuz? Yoksa ölene kadar saltanatınızın baki kalacağını mı zannediyorsunuz? Yarın bir başka hükümet gelip bu yasa ile Müslümanların mal varlığına el koymaktan tutun, onların üstüne polisi salıp her türlü keyfiliğe imza atarsa siz bunun vebalini nasıl kaldıracaksınız?
Mevcut yasada “kuvvetli delil” şartı olan bazı uygulamaların yeni yasada “makul delil” durumunda uygulanabilecek olmasının hangi zulümlere zemin hazırlayacağını niye kimse hesap etmiyor?
“Görmüyor musunuz kardeşim Kobani bahanesiyle PKK yandaşlarının yaptıklarını” argümanı kimse kusura bakmasın; sazanlıktır. Bu yeni “acil” İç Güvenlik Yasasıyla PKK yandaşlarından daha fazla mahallesini, sokağını, evini ve iş yerini onlara karşı korumak zorunda kalan Türk Milleti tehdit altındadır. Hatırlayın; Gezi olaylarında yurdun batı bölümünde “destan yazan” Türk polisi, 2014 Nevruz’unda Diyarbakır’da yoktu. Bu yasa geçen sene çıkmış olsaydı 09 Mayıs’ta Bolu Cezaevi önünde toplanan Müslümanların hâli haraptı.
Sen yasanın eski hâliyle her gece 10 milyon insanın bilfiil sokaklara indiği Gezi olaylarını kontrol altına almışsın; daha hangi yetki eksikliğinden bahsediyorsun be adam?
Bugün “arama, dinleme ve el koyma konularında kapsamlı değişiklikler içeren” yeni polis yasasına gerekçe olarak gösterilen “Vandallar” ile hükümet yarın açılım ayağına yeniden el ele verir ve bu İç Güvenlik Paketi yine Müslümanlara kan ağlatır. Demedi demeyin.
Bu yasa paketine benim bir ad koymam istenseydi, George Orwel’in meşhur 1984 romanındaki harikûlade benzetişiyle “BÜYÜK BİRADERİN GÖZÜ SENDE” yasası derdim. Sene başında gündeme gelen ve daha duyduğumuz ilk gün bu sayfalarda “ONLARCA MEHMET AĞAR, YÜZLERCE YEŞİL, BİNLERCE GİZLİ OPERASYON DEMEKTİR” şeklinde vasıflandırdığımız Yeni MİT yasasını da bu çerçeveye dahil edebiliriz.
Gökhan YAMANGÜL
15 Ekim 2014
ADIMLAR Dergisi