BOP PLÂNI ETRAFINDA HERKESİ VE HERKESİMİ ÇÖZEN AKP, ÇÖZÜLME SÜRECİNDE
Erdoğan-AKP hükümeti içerisinde yaşanan kavgaları çeşitli vesilelerle gündeme taşımıştık. Gelinen süreçte bu değerlendirmelerimizi “vehim” olarak gören çevreler de artık bu gerçekle yüzleşmeye başladılar.
Bopçu-İsrailci Reisçiler ile Allah’a ve Resûlü’ne hakaret etme özgürlüğü yürüyüşüne katılan Bopçu-İsrailci Hocacılar, AKP iktidarları boyunca ortak oldukları ihanet cephesinin parçalanması korkusuyla “Reis-Hoca” arasındaki menfaat krizini gündeme getiren haberleri “fitne” diyerek yaftalamaya ve örtmeye çalışıyorlardı.
Özellikle son bir haftadır yaşanan gelişmelerle Ahmet Davutoğlu’nun elinden parti içerisindeki yetkilerinin alınmasıyla bugün istifa noktasına gelen durum, iktidarın büyük bir gürültüyle parçalanmaya doğru gittiğinin göstergesi olarak kabul edilebilir.
En son partisinin grup toplantısında “istifa” sinyalleri veren Davutoğlu, Pelikan Dosyası adlı bir blogda BOPçu-İsrailci Reis nâmına yazılan yazıya karşı esip gürlerken, partinin (Erdoğan’ın) kararlarına “kimsenin kalbini kırmamak” niyetiyle saygı duyduğunu ifâde eden açıklamalar yapmıştı.
Bugün Erdoğan’ın Başdanışmanı Mustafa Akış’ın twitter sayfasından “İster sağdan oku; ister soldan oku. Şu an durum bu” diyerek paylaştığı “Türkiye= RTE= Ak Parti” yazan bir mesajın yer aldığı fotoğraf, bizzat Erdoğan’ın Davutoğlu’na tavrı olarak dikkat çekicidir.
AKP çevrelerini panikleten bu süreçte yaşanan son gelişme ise Yeni Şafak’tan Hürriyet’e geçiş yapan Abdülkadir Selvi’den geldi. Davutoğlu’nun grup toplantısında yaptığı konuşmanın hikâyesini kaleme alan Selvi, Davutoğlu’na yönelttiği MYK toplantısında “Sözleriniz bir veda konuşması gibi algılandı. Öyle bir şey var mı?” sorusuna “Ben henüz kararımı vermedim. Karar aşamasındayım. Değerlendiriyorum” cevabını verdiğini yazdı.
Buna karşın bugün “muhtar toplantısı”nda konuşan Erdoğan’ın konuşması sırasında “Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi, orada ne yapmanız gerektiğini ve hedeflerinizi unutmamanızdır” sözleri de, Davutoğlu ve çevresine ortak HEDEF vurgusu olarak dikkat çekiciydi.
Peki Erdoğan-AKP İktidarı’nın kuruluş ve İktidara getiriliş gâyesi olan HEDEF’i neydi?
Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) gerçekleşmesiydi.
Nasıl gerçekleştirildi bu süreç?
Amerika-İsrail menfaatleri doğrultusunda Anadolu’da yer alan bütün kesimleri Propaganda Makinesi Medyası eliyle fitne ve itibarsızlaştırma operasyonlarıyla bölüp parçalayarak ve kendi kesimlerine ihanet edenleri kurulu menfaat piramidi ile kendisine bağlayarak;
Irak’ı ve Libya’yı işgal edip başta Saddam Hüseyin ve Kaddafi olmak üzere İsrail’e düşman ne kadar lider varsa etkisizleştirip, milyonlarca Ehl-i Sünnet Arab’ın katline, yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin yağmalanmasına ortak olarak;
Barzani başta olmak üzere, bölgemizdeki BOPçu Etnik Kürtçülüğe destek verip, Ehl-i Sünnet Türk ile Ehl-i Sünnet Arab’ın arasına İsrail’in güvenliği için Siyonist Duvar’ı (BOP Kürdistanı) inşâ ederek;
Hırsızlık, yolsuzluk, yağma, ahlâksızlık, fuhuş, kumar, Anadolu Ahâlisi’nin düşman olduğu ne kadar kötülük varsa bilfiil icrâ edip, yeşertip büyüterek;
Ve nihayet, cami duvarına bevletmeye varacak kadar şımarmış icraatlarının nihâî darbesi olarak Mezhepsizlik Fitnesiyle, Ehl-i Sünnet Vel Cemaat’e karşı saldırıya geçip, Anadolu Ahâlisi’nin Haçlı-Yahudi Gücü karşısında gerçek bir Kurtuluş Savaşı vermesini mümkün kılacak BÜTÜNlüğü hedef alarak gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
AKP’ye bağlı çevrelerin iktidarlarının ilk döneminde “siyasi taktik” diyerek milletten “rıza” dilendiği, vekâlet çaldığı bu süreçte, gelinen nokta ortada… İsrail’e Muhtaç olduğunu açıklayan ve bu uğurda İSRAİL İÇİN yapmadığı icraat kalmayan Erdoğan-AKP İktidarının “taktik” değil, aynı HEDEF doğrultusunda sistemli bir politika olduğunu artık gören ve bilen söz konusu çevrelerin organize sessizlikleri, ayrıca bir suç olarak dikkat çekiyor.
Eğer AKP ve her kesimden devşirdikleri çevrelerin ifâde ettikleri gibi bu süreçteki politikalarda bir “taktik” söz konusu olsaydı, PEK YAKINDA Haçlı-Yahudi Gücü ve işbirlikçileri ile bölgemizde yaşanacak olan SON HESAPLAŞMA’ya bu milleti hazırlarlardı…
Kendi düşük ahlâklarını millete böylesine yayanların kendi kitleleri başta olmak üzere ortaya çıkan sapık ve rezil ahlaksızlıkları da, böyle bir şeye hiçbir zaman yanaşmadıklarını, bilâkis, MİLLİ İRADE’Yİ ÇÖZÜCÜ bir sinsi saldırı içinde olduklarını gösterir niteliktedir.
Ahlâksızlığa teslim olmuş, dünyevîleşmiş-laikliği benimsemiş, tevilci bir kitleden Batı’ya karşı bir mücâdele çıkar mı?
Tabii ki çıkmaz!
Nereden bakarsanız bir sahtekârlık!
Dünyaya ve onu ayaklarına seren BOP Eş Başkanı’na tapan bir zihniyet, Allah için, Ahiret kaygısıyla savaşır mı?!. Hâlbuki yaklaşan savaş, dünyada Mutlak için Adalet’i tesis etmek biçiminde yürütülürken, öbür dünya için yaşanacaktır!
Genel Başkanımız Ali Osman Zor’un ısrarla SON SAVAŞ – SON HESAPLAŞMA vurgusu da bundan…
Gereklerini yerine getirerek kendisini bu kitleden ayırmaya çalışan, ayıran ve nihayet koparmış olarak yaklaşan hesaplaşmaya Din-Vatan-Millet temelinde katılmak isteyenler bir yana, söz konusu kitle, bu hesaplaşmanın ilk hedefi olarak, tarihteki emsalsiz rolünü tamamlayacaktır.
14 yıllık iktidarları boyunca oluşturdukları Menfaat düzeni etrafında her kesimden devşirdikleri tiplerle büyüyen AKP iktidarının büyük bir çöküşle karşı karşıya olduğunu görebilmek için uzun izahlara ihtiyaç yoktur.
Her kesimi kendi lehine bölerek bugüne kadar iktidarda kalmayı başaran Erdoğan İktidarı, bundan sonra “bölünebilecek” bir yapı kalmadığı için, çözülme sürecini yaşamaktadır.
Bölünme sınırlarına dayanmıştır ve son olarak asıl bölücü olan yapı çözülecek ve parçalanacaktır.
Sürecin her iki tarafın da AÇIK İHANETini tescilleyen bir diğer yönü ise, bütün bu tartışmaların yanında, tarafların AMERİKA-İSRAİL nâm-ı hesabına yürüttükleri Anadolu’yu bölme ve Yahudi’ye Arz-ı Mevud sürecini nihai aşamasına getirmeyi öncelik olarak benimsemeleridir. Bu sebeple mümkün olduğu kadar çözülmeyi geciktirmeye çalışıyorlar.
Erdoğan’ın “hedef” vurgusu da, birbirlerine katlanmaları da bu yüzden.
Aydın KALKAN