BİR ÖYLE, BİR BÖYLE…
Tayyip Erdoğan hadiseler karşısında işine geldiği yerde işine geldiği gibi “bir öyle, bir böyle” konuşmaya devam ediyor.
“NATO’nun Libya’da ne işi var!”dan, “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tesbit ve tescil etmek için Libya’ya girmelidir”e; “1 Mart Tezkeresine hayır demek, bana ‘Hayır!’ demektir“den “1 Mart Tezkeresinin karşısındaydım” edebiyatına, Başbakanlığı döneminde Mavi Marmara Seferi için bütün bakanlıkları seferber edişinden sonra bugün, “bana mı sordunuz” ucuzculuğuna benzer bir şekilde “duruma göre” söylemlerini sürdürüyor Erdoğan.
Son örnek, bugünkü muhtarlar toplantısında yaptığı konuşmada Lozan’la ilgili söyledikleri. Şöyle diyor:
“Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’la verdik. Kıt’a sahanlığı ne olacak, havada ne olacak, karada ne olacak hala bunun mücadelesini veriyoruz. İşte bunun nedeni, o anlaşmada masaya oturanlar. O masaya oturanlar bunun hakkını veremediler, veremedikleri için onun sıkıntısını şimdi biz yaşıyoruz.”
Oysa, birkaç ay önce, 24 Temmuz 2016’da şöyle demişti:
“Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 93. yıldönümüdür.
Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir.
Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir.”
Ne oldu, şimdi Erdoğan geçen şu birkaç ay içinde Lozan hakkında yeni şeyler mi öğrendi de fikri değişti?
Peki, Lozan adalar konusunda eleştirilecek bir anlaşma olabilir, ama kendisi neden yüzden fazla adanın Lozan’a da aykırı olacak şekilde işgal edilmiş olmasına ses etmiyor?
Yani Erdoğan sayesinde bu gün o beğenmediği Lozan’dan daha da gerideyiz, Lozan’a bile sahip çıkamayacak acziyet gösterirken, Lozan’ı eleştirmek ne ola ki?
Ya şu Yunanistan’la olan kara suları meselesi ki, kimi yerlerde Yunanistan’a 12 mil hakkının verileceği gündeme gelmişti.
Tecrübeyle sabit ki, Erdoğan bir konuda atıp-tutmaya başladığında, o konu ile ilgili yeni tavizler verilmeye başlanıyor. Şimdi de Ege adalarını veren Lozan, mecburen 12 mil hakkını da buna göre vermek gerekiyor diyerek, Yunanistan’ı ihya etmeye mi hazırlanıyorlar acaba?
14 yıldır Kıbrıs Davası’nı sulandırarak Yunanistan lehine çözüme kavuşturmak için “Kıbrıs Sorunu” hâline getiren anlayıştan korkulur.
Ahmet ÖLÇÜLÜ