ADIMLAR’IN YENİ DÖNEM DEKLARASYONU ÜZERİNE

ADIMLAR’IN YENİ DÖNEM DEKLARASYONU ÜZERİNE

İlk Yayın Tarihi: 28 Ekim 2018

Kumandan’ın TELEGRAM suikastiyle katledilerek şehid olması akabinde bir iç muhasebe dönemine giren Adımlar, kendisini lağvetmeye kadar birçok meseleyi tartışma masasına yatırmıştı.

Bu tartışma süreci nihayetinde Adımlar’ın yoluna devam etmesi kararı alınırken, yola nasıl devam edileceğine, hangi esaslara istinat edeceğine dair deklarasyon niteliğindeki bir yazı ile de yeni döneme başlamış olduk:

“Kendini İBDA elinde idrak etmiş ve ondan başka hiçbir fikir, anlayış ve şahsa ne kafa ne gönül olarak meyletmemiş -buna “vicdanlı düşman” da şahittir-, yaklaşık 35 yıl boyunca elinden gelenin en iyisini yapma gayretiyle hiçbir fedakârlıktan kaçmadan, ödeyebileceği her türlü bedeli ödemekten bir ân bile geri durmaksızın tüm hayatını İBDA ve Mimarı’na göre dizayn etmiş, tüm faaliyetlerini de liderin muradına ve ortaya koyduğu hedeflere göre örgütlemeyi esas görev bilmiş Adımlar çizgisi, Kumandan’ın katledilmesiyle daha da artan içinde yaşadığımız “bunalım” ve “kriz” döneminde de, yine liderin muradına uygun ve İdeolojinin hedeflerine ulaşmak için hüviyeti hâline gelen aynı tutum ve tavır içinde Adımlar bünyesinde faaliyet gösteren tüm gönüldaşların ortak reyi hâlinde mücâdelesine devam kararı almıştır.” (TESLİM OLMADI, YENİLMEDİ; ÖLDÜRÜLDÜ! – Adımlar)

“TESLİM OLMADI, YENİLMEDİ; ÖLDÜRÜLDÜ!” başlığını taşıyan bu deklarasyon, “aksiyonda açık olma” ilkesinin de gereği olarak, Adımlar’ın aksiyonunun ana eksenini de açık ve net bir şekilde tesbit etmiş oluyor.

Bu metnin birçok yönden ele alınması ve tartışılması gerekiyor.

Metinde o kadar çok ve dikkat çekici tesbitler var ki, her biri üzerinde ayrı ayrı durulmayı hak ediyorlar. Her bir ifadenin külliyatta bir karşılığı varken, bu karşılıkların neler olduğu, o tesbitlere can veren “üst dil – üst diyalektik” hükümlerinin ortaya konulması gerekiyor.

“Başyücelik idealine bağlı bu yolda tüm İslâm büyüklerinin, hasseten de İBDA Mimarı’nın ruhaniyetini üzerimizden eksik etmemesini Allah’tan dilerken, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da İBDA Fikir ve Aksiyon Sistemi’nden başka otorite tanımayacağını ve Allah ve Resûlü rızasına aykırı davranan hiçbir egemene “biat” etmeyeceğini, boyun eğmeyeceğini ilân eder.” (TESLİM OLMADI, YENİLMEDİ; ÖLDÜRÜLDÜ! – Adımlar)

İşte, bu yazıya da bu çerçevede bir teşebbüsün ilk halkası diyebiliriz.

Kumandan’ı teslim alamayanlar, O’nu yenemeyenler, onu öldürerek tasfiye ettiler.

Tasfiye’nin farklı metodlarla gerçekleştirilmesi mümkünken, cinayet yoluyla tasfiyeye tevessül ettiler ki bu da ondan ne kadar korktukları, çekindiklerini göstermesi bakımından mühim.

Kumandan’ı kim tasfiye etmek istedi, kim katletti?

Elbette ki Telegram’ı yapanlar.

Peki, Telegram’ı kim yapıyor?

Telegram asliyle dış güçlerin içerideki işbirlikçileri vasıtasıyla yürüttükleri bir saldırı. Bu dış güçleri Hıristiyan-Yahudi Batı emperyalizmi olarak kısaca işaretledikten sonra, ipin ucunu yakalamak için esas iç güçlere yoğunlaşmak gerekir.

“Mücadelede her yeni safha ve basamakta, bir önceki safha ve basamağın neticesi, yani geldiği nokta esas alınarak yola devam edilir.

4 Mayıs Suikasti gerçeğini kabul edip “katledildi!” dediğinizde, bu tutum, sizin bundan sonraki süreçte mücadeleyi hangi esaslar üzerinde örgütleyeceğiniz düşüncesinden, iktidara bakış açınıza kadar bütün tavırlarınıza sirayet edecektir.

Bu eğilimin tabiî neticesi muhakkak ki, 4 Mayıs Suikasti’nin faillerini ortaya çıkarmasını iktidardan her platformda talep etmektir. Ayrıca bu suikasti esas alan bir anlayış içinde ve bu talep doğrultusunda tüm siyasî faaliyetlerinizi söz ve fiil birlikteliği ile örgütleyebilmelisiniz. Bunu yaparken bedenini ortadan kaldıranların O’nun fikrine ve eserine -yani İBDA bağlılarına- düşman olduklarını gözden kaçırmadan, 40 yıllık devrim mücadele geleneği ve tarihini de yok etmek için saldıracaklarını da unutmamalısınız.

Kumandan yenilmedi; ÖLDÜRÜLDÜ!

Kumandan Mirzabeyoğlu, 29 Kasım 2014 tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde verdiği “ADALET MUTLAK’A” başlıklı konferansla zaferini ilân etmiş ve herkese hakkını vererek “Adalet Makâmı”nın bu yüzyıldaki temsilcisi olduğunu göstermiştir. Bu makâmın sahibi olarak tüm kesimlerin samimileri tarafından “Kumandanlığı” da kabul görmüştür. Ayrışmış olan bütün kesimlerin belki de ilk defâ bir fikir ve o fikrin sahibinin teklif ettiği adalet anlayışı etrafında “bütünleşme” eğilimi göstermeye başladıkları bir zaman diliminde O, katledildi.

20-25 gün evvel insanlık düşmanlarının kendisini öldüreceklerini “ihbar”ettikten sonra, teslim olmak bir yana, Telegramcılarla mücâdelesinin şiddetini daha da arttırması, 4 Mayıs Suikastı‘na “fedâ eylemi”mânâsını da yüklemekte. Bu açıdan bakıldığında, 29 Kasım 2014 “zaferini ilân ettiği gün”se, 4 Mayıs 2018 de “zaferini mühürlediği gün”dür.

O’nun teslim alınamayan iradesi üzerine bütün olarak faaliyetlerimizi örgütlerken, hedefimizi belirleyecek olan ise, Onun bir suikastle şehîd edilmesi olacak.

Bu mânâda bizim için artık “iktidar mücadelesi”yle, O’nun intikamının alınması tek bir hedef olarak birleşmiştir. Bütün tertip ve düzenlemelerimiz bu hedef doğrultusunda yapılacak.

Bu anlayış ve hedef birliği içinde olan herkesle Adımlar, hiçbir ayrım gözetmeksizin dayanışma içinde olacaktır.” (TESLİM OLMADI, YENİLMEDİ; ÖLDÜRÜLDÜ! – Adımlar)

A. Bâki AYTEMİZ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: