İstanbul Seçimleri Yenilendi: ERDOĞAN VE ETRAFINDAKİ YALANCI HARAMİ ÇETESİ KAYBETTİ

İstanbul Seçimleri Yenilendi: ERDOĞAN VE ETRAFINDAKİ YALANCI HARAMİ ÇETESİ KAYBETTİ

31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen “yerel seçimler”de “Millet İttifakı” adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı YSK’nın tek taraflı müdahalesiyle elinden alan iktidar partisi AKP, bugün yenilenen seçimle oy farkının %5500 artıp 800.000’lere çıkmasıyla kaybetti. Üstelik 31 Mart’tan farklı olarak CHP, AKP’nin belediyeleri kazandığı ilçelerde de oyunu arttırmış oldu. 31 Mart’ta Binali Yıldırım’a oy veren “Cumhur İttifakı” seçmenlerinin önemli bir kesiminin 23 Haziran’da (bugün), oylarını Ekrem İmamoğlu için kullandığı seçim sonuçlarından okunabilmekte.

Seçimlere, devlet makamlarını işgâl eden iktidar partisi eliyle yapılan açık müdahalelerle başlayan süreç, aslında Türkiye’de son 17 yıldır iktidar ve çevresinin yürüttüğü “siyaset” anlayışının ve “hedef”lerinin mahiyetini tekrar ortaya koyar nitelikteydi.

Tıpkı 31 Mart öncesinde olduğu gibi, seçim gününe yaklaşıldıkça ahlâksızlık ve yalancılığın sınırlarını hayâl edilemeyecek boyutlara taşıyan bu anlayışın tavır ve tutumları karşısında İstanbul halkı, iktidar partisi ve ortaklarına daha az oy vererek net bir tutum sergilemiş oldu. Bundan en büyük zararı da iktidar partisi ve çevresi görmüş oldu. Zira İstanbul Büyükşehir Belediyesi, geçmişten bugüne iktidar partisi açısından stratejik bir “kaynak”tı…

 

HARAMİ ÇETESİ VE İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ

25 yıldır süren İstanbul saltanatı süresince ve özellikle iktidara taşındığı süreçle birlikte Erdoğan’a tutunan Harami Çetesi’nin yağmaladığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP iktidarının kuruluşundan bu yana en büyük “gelir” kaynağıydı. Geçmişinden bugününe Erdoğan’ın çevresinde kim varsa; mutlaka İBB’ye yolu düşmüş ve İstanbul’da projelendirilen “hizmet”lerden ya ihâle ya da Erdoğan’a hizmet bedeli olarak ruhunu parayla satmış Harami Çetesi’nin birer üyesidir… AKP’nin yalancı “havuz medyası” da, “iş dünyası” da, trol çetesi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce oluşturulmuş ve finanse edilmiştir.

25 yıldır elde ettiklerini kaybetmek istemeyen; “din”le, “imân”la, “vatan”la, “siyaset”le, “ideoloji” ile zerre alâkası olmayan; kendi evini yağmalamakta tereddüt etmeyen “devlet düşmanı” bir menfaat çetesidir söz konusu Harami Çetesi… 90’larda İstanbul’da şekillendirilen bu menfaat çetesi, izlediği yağma siyasetiyle de “devlet”in –devlet anlayışımızın– temellerini dinamitlemiş, ABD, AB, NATO ve İsrail’e biatlı BOP Siyaseti’nin bir unsuru olarak Türkiye ve bölgemizde her türlü ihâneti icrâ etmiş bir güruhtur aslında…

 

“YALANLA İŞ GÖRME” DEVRİNİN SONUNA DOĞRU…

Ne Binali Yıldırım’a oy veren AKP ve MHP seçmeni kaybetmiştir ve ne de çok oy alan kazanmıştır… Bu seçimin orta ve uzun vadede kazananı belli değil… Fakat bu seçimin en büyük kazanımı belli; ahlâksız, şirret “insan tipi”nin kaybetmiş ve “yalanla iş görme” devrinin sona ermesi yolunda bir milâd olmuştur!

İmamoğlu kazandığı için değil, yalancıların aynı alışkanlıkları sürdürmeleri hâlinde önünü alamayacakları mağlubiyetin dönüm noktası olmasından dolayı tarihîdir bu seçim…

Bu seçim Anadolu ve bölgemizde “yalanla iş görme” devrinin bitişinin başlangıcı olabilir.

Beklentiler açısından değil de, bugüne kadar yapılan uygulamalara duyulan öfke sebebiyle Müslüman Anadolulu, mevcut iktidara karşı tepkisini bu şekilde ortaya koydu.

Mesele Sayın Ekrem İmamoğlu’nun seçilmesini istemek değil, yalanla iş gören Erdoğan ve ekibini istememek olarak değerlendirilmeli. Bu çerçevede İmamoğlu ve CHP’nin ne yapacağı ve nasıl bir politika izleyecekleri henüz belli değil.

Ortaya çıkan bu tepkinin sebepleri; Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz şartları ile birlikte, onu da aşan bir şekilde tecrübe edilen insanlıktan uzak, siyaset ahlâkından uzak, yalana dayalı politikaların ısrarla sürdürülmeye çalışılmasıydı.

 

YALANI VE YALANCI’YI, ZULMÜ VE ZALİM’İ BİLE BİLE

Bu seçim, AKP iktidarları boyunca ilk defa böyle bir neticeyle karşılaşan Erdoğan ve ekibi için büyük bir hezimettir ve bunun da yegâne sorumlusu kendisidir, yürüttüğü politikalardır, etrafına topladığı toplumun safralarından oluşan ve “trol” denilen insanlık tarihinin en düşük ve en sefil “insan tipi”dir.

Bugün “kaçma” hesabı yapan bu “tip”in, %99’u Müslüman olan ülkenin %50-60’ını kâfir olarak ilân ederek sürdürdüğü saldırıların günümüz itibariyle sembolik bir karşılığıdır bu seçim.

Allah, din, imân, peygamber; İslâm ve insanlığa ait mutlak değerleri istismar etmekte yıllardır beis görmeyenler, nihâyet bu seçimde Cüppeli Ahmet’le Atatürk’ü, Kürt vatandaşlarımızı istismar için de APO’yu yardıma çağırmakta beis görmediler.

Yine de olmadı… Çünkü, 17 yıllık AKP iktidarları süresince yalanla iş gören ilkesiz fırsatçılıkları insanımız üzerinde çok köklü etkilere sebeb oldu.

“İslâmcılık” iddiasında bulunanların en başta sahip çıkmaları gereken “ahlâkî-insânî duruş”, bizzat onlar ve vekâletlerini teslim ettikleri, biat ettikleri Erdoğan ve çevresi tarafından aşındırıldı… Yalanı ve Yalancı’yı, Zulmü ve Zalim’i bile bile ve üstelik “Allah-Din-İmân-Millet” adına ne cinâyetler işlendi bu topraklarda… İslâm adına soylu bir mücadelenin son 45 yılına mührünü vuran İBDA’nın Anadolu’ya vâz ettiği bütünleştirici ahlâk anlayışına da bu mânâda en büyük darbe bu sahte İslâmcı ve yalancılar eliyle vurulmuş oldu. Her ferdin tek tek ve kesimler mânâsına topluluk hâlinde kendisini ifâde edebileceği Merkez Fikir’in hem istimrarcısı ve hem de düşmanı olarak yürütülen bölücülük böyle yapıldı.

İstanbul seçimleri söz konusu bölücülük karşısında bütünleşme ihtiyacını ortaya koyması açısından da ayrıca mânâlı… Ve bizim için Kumandan Salih Mirzabeyoğlu‘nun katline ve 18 yıllık TELEGRAM İşkencesi‘ne kör, sağır ve sessiz kalanların akıbetlerinin işaretlerini vermesi açısından da…

 

BUNDAN SONRA…

Bu netice, iktidar partisinin lideri Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği; yalan-dolanla, hileyle, belden aşağı vurmayla, itibarsızlaştırmayla, iç savaş tehditleriyle, yok etme sürecine dayalı hiçbir ahlâkî ilke ve prensibi olmayan bir anlayışa, bu anlayışın sözde siyasetine duyulan tepkinin neticesidir. Bu mânâda da, İmamoğlu’nun zahiren de olsa ilkeli ve prensipli duruşu İstanbul halkı ve Türkiye nazarında ona puan kazandırmıştır.

Seçimi kaybedenler bellidir; kaybedenler bu ahlâksız politikaları uygulayanlardır. Bundan sonra İstanbul halkı açısından ekonomik, sosyal ve siyasî meselelere bitişik beklentilerin yerine getirilip getirilemeyeceğini önümüzdeki süreç gösterecek.

İstanbul seçimlerinin bu şekilde neticelenmesi Beştepe İktidarı’nın da meşruiyetini tartışılır hâle getirip, önümüzdeki günlerde muhalefet partileri tarafından “erken seçim” talepleriyle gündeme taşınabilir.

 

TEBRİK EDİYORUZ

“Millet İttifakı”nın adayı olarak, Milletin teveccüh gösterdiği Ekrem İmamoğlu’nu, İslâm-Vatan-Millet temelli ahlâklı ve ilkeli duruş sergilemesini temenni ederek, tebrik ediyoruz.

ADIMLAR Dergisi

 

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: