HİKEMİYAT VE DİYALEKTİK

HİKEMİYAT VE DİYALEKTİK

Tarihte İslâmî düşüncenin tıkanması, esasen İlm-i Kelâm’ın tıkanmasıdır. İlm-i Kelâm’ın tıkanmasının en önemli sebebi de belli bir yerden sonra Aristo mantığının düşünce üretmeye, eşya ve hadiseleri kavramaya elvermemiş olmasıdır.

Kelâmcılar, Aristo mantığını aşmaya yarayacak tek araç olan diyalektiği biliyorlardı. Hatta en erken tarihlerden itibaren biliyorlardı. Fakat onu yine Aristo’nun tesiriyle, mantığın bir alt dalı gibi anlıyorlardı.

Kelâmcılara alternatif olarak ortaya çıkan felsefeciler de diyalektiği aşağılıyorlardı. İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd’ün “Cedel” adlı birer kitabı vardır; bu kitaplarda diyalektik, Adorno’nun tabiriyle “negatif diyalektik” olarak alınır. Ehl-i Sünnet Kelâmcısı Cüveyni, “El Kafiye fi’l-Cedel” (Diyalektiğe Katkı) adında bir eser yazmıştır.

Cüveyni bu eserinde, felsefecilere karşı gelerek, diyalektiği, İslâmî düşüncenin en önemli aracı olarak almıştır. Ancak buradaki diyalektik kavramı da, Aristo’nun Topika’sından mülhemdir; yani “zanna dayalı düşünce” anlamındadır. Böylece felsefeciler gibi kelâmcılar da  (Aristo mantığının içinde boğuldukları için) yeni bir fikir üretmemişlerdir.

İşte asırlardır durgun olan bu sahayı, asırlar sonra Mirzabeyoğlu’nun Hikemiyat’ı canlandırıyor. Hikemiyat diyalektiği, yepyeni çehresiyle, yeni İslâmî düşünce metodu olarak ortaya koyuyor.

Bu diyalektik, Batı tefekkürü yönünden, Hegel ve Marx diyalektiklerinin yenilenmiş ve çelişkilerinden, tutarsızlıklarından arındırılmış, postmodernizmin ve kuantum düşüncesinin diyalektik eleştirilerinin tecrübeleriyle dopdolu, üstün ve sarsılmaz bir sürümü olarak görülebilir.

Diyalektik düşüncesi, Aydınlanma Çağı’nda sistem düşüncesinden doğmuştu. Yani öyle bir “mantık üstü mantık” olmalıydı ki, bütün düşünce ve bilgi alanlarındaki verimi tezatsız bir bütün halinde bir araya getirebilmeliydi. Diyalektik, “bütün fikrin gerekliliği” idrakından doğdu.

Hegel bu düşünceyle sanat, din, felsefe, hukuk, ahlâk, tarih; ne varsa bir sistem mantığıyla bütünleştirmeye çalıştı. Ne var ki Hegel’in diyalektiği, özünde bir tarih felsefesidir; ve tarihin hatalı şekilde bütünleştirilmeye çalışılmasından çıkmıştır.

Hegel sanat, din ve felsefe arasında diyalektik bir ilişki var sanıyordu; yani Yunan mitolojisinden Hristiyanlığın, ondan da Aydınlanma Felsefesi’nin çıkmasını zorunlu bir tevaliyet (ardışıklık) sanmıştı. Marx ve Engels, ona o işin öyle olmadığını acı bir şekilde gösterdiler:

“Bütün fikrin gerekliliği teorisi, mihraksız tümevarımın zaafiyeti pratiğiyle malûl!” (Anti-Dühring’de Engels, aynı ifadeyi  “mümkünün mutlaklaştırılması” diye söyler.)

Marx ve Engels’in eserlerinin büyük bir bölümü Hegel eleştirisinden oluşur. Halefleri de önemli düşünürler…

Lefebvre’in Diyalektik Materyalizmi, Hegelciliğin ölüm ilanı gibidir.

Marx, Hegel’in “yanlış tarih şuuru”nu güya tersyüz ederek sağlam bir temele bağladı. Sanatı, dini, felsefeyi “görünüş” ilan ederek diyalektiğin asıl “üretim ilişkileri ve onlardan doğan sosyal sınıflar” temelinde “bütün fikir” haline geleceğini ileri sürdü. Yani Hegel’in fikir hareketi olarak gördüğü tarihi o, mülkiyetin ve mülkiyet ilişkilerinin hareketi  olarak kabul etti. Sanat, din ve felsefenin yerine feodalite, kapitalizm ve komünizmden oluşan, bunlar arasında birbirini gerektiren bir ilişki olduğunu kabul eden bir diyalektik.

O da uzun sürmedi. Kapitalizme tepki olarak komünizmin değil faşizmin ortaya çıkmasıyla, Marksizm etrafında önemli bir aydın kırılması yaşandı. 1930’lardan itibaren Marksizm “üstün aydın” desteğini kaybetti ve sert eleştirilere uğradı. Akıbeti Hegelcilikle aynı oldu: “Bütün Fikrin Gerekliliği gayreti, mihraksız tümevarımın zaafiyetiyle malûl!”

Nihayet Salih Mirzabeyoğlu, diyalektiği yepyeni kimliğiyle ortaya koyuyor. Böylece diyalektik, Batı tarihinin devreleri arasında saçma sapan mantık ilişkileri keşfetmeye mahsus bir araç olmaktan çıkıp, “İslâm inkılabının fikir ve aksiyon görüşü” hâline geliyor. Buna bağlı olarak Hikemiyat da Kur’ân idrakının yeni bir safhası, hikmet esasına dayalı yeni bir İslâm şuuru; yeni bir varlık ve bilgi teorisi olmuş oluyor.

Selim Gürselgil

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: