DALKAVUKLAR SALTANATI
Selim GÜRSELGİL
15 Temmuz 2016 sonrasında olanlar 9 Eylül 1922 sonrasında olanlara fena halde benzer; belki de üstüne gitsen birebir aynı çıkar.
Şöyle arzedeyim: Biz 15 Temmuz’da can verdik, kan döktük, öyle değil mi? Peki sonra ne oldu? İşi ele alanların gözünde it kadar kıymetimiz olmadı.
Bizi uzak tutmak ve bizden uzak durmak için her türlü gayreti gösterdiler. Halen 90’lardaki uyduruk davalardan içeri giren arkadaşlarımız var. İşin içinde olmayan, konuyla alakasız kim varsa onları taltif ettiler. İlk önce din reformu (güncelleme) yapmaya çalıştılar, olmayınca eşi menendi görülmemiş bir yiyicilik, vurgunculuk furyası başladı.
1922’de de aynıları oldu. Can veren, kan döken bizdik. Sonra tasfiyeye uğrayan, üstünden geçilen, dar ağacını boylayan yine biz olduk. Kavgayla alakasız kim varsa ganimet bölüşmeye koştu. Sonradan kemalist görüneceklerin pek çoğu bilfiil mandacıydı. Aralarında yabancı ülke parlamentolarına “gel bizi işgal et” diye mektup yazanlar dahi vardı. Savaşta olmamak için yabancı uyruğa giren Sabetayisti, Yahudisi, bilmem nesi ülkeye getirilip geniş araziler ve işletmeler dağıtılarak taltif edildiler. Tabii ki herbiri kraldan çok kralcı oldu. Bu adam beşerî bir ilahtır dediler.
Durum birbirine çok benziyor. O kadar benziyor ki, yalakalığı yüzünden tasfiye edilememiş eski Fetocular, tıpkı eskinin İngiliz muhipleri ve Amerikan mandacıları gibi yağmanın en başında oturuyorlar. Ama savaşanların, can verenlerin, kan dökenlerin it kadar değeri yok.
Bugün patlayan yolsuzluklar, hırsızlıklar tesadüf değildir arkadaşlar. Bunlar, “ne ekersen onu biçersin” atalar sözünün canlı delilleridir. Bugün birdenbire doğan bir gün değildir; dünün ve dün gecenin bir devamıdır. Dün dikilen fidanlar bugün biraz daha boy vermiştir; dün toprağa atılan tohumlar bugün yeşillenmiş meydana gelmiştir.
Dün olduğu gibi bugün de “sen beşerî bir ilâhsın” âvâzelerinden başka bir şey duyulmuyor. Ne eleştiren, ne eleştirmeye cesaret eden. Sadece doyurulması gereken dostlar ve kafası ezilecek düşmanlar.
İşte bu dalkavuklar serisi, dünü olduğu gibi bugünü de mahvetmişlerdir. Onları bölüşecekleri nimet üstünde kabaran iştahları dışında hiçbir şey ilgilendirmemiştir. Ülkenin geleceğini bu doyumsuz iştahlarına kurban etmişlerdir. Liyâkat ve hakkaniyet dalkavukluğa meze yapılmıştır. İdealizm ve hamiyet, dalkavukların yağlı sofraları altına tıkılmıştır.
O gün bugündür bir türlü bir şey olamayışımızın baş sebebi budur. Dün olduğu gibi bugün de dalkavukların saltanatı var!
28 Ağustos 2022