SEÇİMLER ASIL SEBEPLERİ GİZLEMEK İÇİN

Selim GÜRSELGİL

Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 68’e çıkarmış. Yıl boyunca çıkara çıkara onlar da telef oldu farkındayız ama ülkenin koskoca Merkez Bankasının tahmini de biraz ne bileyim; ben etsem daha iyi tahmin ederdim. Tamam, mucizeleri ben de inkâr etmiyorum ama tahminine mucizeyi katmazsın öyle değil mi? İki ay içinde mucize olacak diye bir tahmin olabilir mi? Böyle söylüyorsan ya kâhinsindir, ya malûm olmuştur veya bizi kekliyorsundur.

Kusura bakmayın da savaşan ülkelerden, ambargo altındaki ülkelerden beter bir ekonomik tabloyla seçime girmek de böyle bir şey. Mucize beklentisi gibi. Sanırım bazı yöneticilerimiz de durumu benim gördüğüm gibi görüyor ki, çeşitli muhalif partileri yanlarına çekmeye uğraşıyorlar. Ama onlar da Nuh diyor Peygamber demiyor. Kendi bilecekleri iş tabiî ama belki de doğru parti onlar değildir.

Saadet gelmiyor, İYİ de kötü çıktı, o hâlde umutsuzluğa kapılmak mı lâzım? Bir kez de Gelecek ve Deva’yı denemeye değmez mi? Belki onlar kabul edecek, ne biliyorsun?

Bu davet fikri kötü bir fikir değil. En azından mucize tahmin etmekten iyi. Bana tekrar tekrar öyle görünüyor ki, bu Gordion düğümünü HDP çözecek. HDP ikna edilirse, bu iş huzur içinde çözülür. İkna edilemezse sakat. Gelgelelim ikna edilmesi de çok zor. Çünkü yanında MHP var. Meşhur problemdeki hesap. Bir koyun, bir kurt, bir de otu dereden karşıya nasıl geçirirsin? Önce kurdu geçirsen, koyun otu yer. Önce otu geçirsen, kurt koyunu yer. Önce koyunu geçirip, kurt ot yemeyeceği için, koyun da tek başına bıraktığında kaçıp gitmeyeceğine göre, ohooo, bir sürü git gel yapman lazım. Kolay değil yöneticilerin işi.

Tahmin deyince bir de şey aklıma geldi. Hani 2011 seçimlerinden önce “Türkiye Hazır Hedef 2023” adında bir vizyon belgesi vardı. Bende durur hâlâ. Bir göz attım da dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeler, işsizliği yüzde 5’e düşürmeler falan gırla gitmiş. Çok ayrıntıya girmeyelim de kimseyi utandırmayalım. Tabii böyle bir skoru kimse tahmin etmiyordu, onlar da haklı. Başakşehir’de kime sorsan, maçtan önce, bu maçta 7 yiyeceğiz diyebilir miydi? Diyen olmazdı. Mucizevi bir şekilde oldu diyelim, hain diye o saat kapıya koyarlardı. Ama netice böyle oldu. Önceden kimsenin tahmin edemeyeceği yere geldi dayandı iş. Şimdi neden diye sorsan, herkes bir şey söyler de asıl sebep söylenmeden kalır. Tarih karşısındaki durumumuz da genel olarak bu. Bir hadise üzerine çok şey söyleyebiliriz ama asıl sebebi görmek çok az insana nasip olur.

Peki ama asıl sebebi söyleyemediğimiz sürece diğer söylediklerimizin bir anlamı kalır mı? Bence kalmaz. Şahsen dönüp bakmam. Diyeceksiniz nasıl dönüp bakmazsın, bunlar gidip onlar mı gelsin? Doğrusu kim gider kim gelir bilmem ama ne gidenin gitmesinde, ne gelenin gelmesinde benim bir dahlim, sorumluluğum, suçum olmaz. Ben şurada üç kişiye hitap eden kendi halinde bir yazarım. Yazarım demem de daha önce birkaç kitap yazmışlığım var, ondan mütevellit; aklınıza başka bir şey gelmesin. Dolayısiyle benim ne kabahatim olabilir? Kabahat, asıl sebebi aramak varken deli dana gibi çare arayanlardadır.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: