ŞERİATI DOĞRU ANLAMAK

Selim GÜRSELGİL

Şeriat bir kalıp değil, bir ruhtur. Böyle görmeyen, ister onun lehinde, ister aleyhinde olsun yanlış neticelere varır. Demek oluyor ki, şeriat hiçbir zaman donmaz, hiçbir devrin gerisinde kalmaz; zira bir ruh, o ruha uygun bütün kalıplarda yürüyücüdür.

Şeriat, yeryüzünde en uzun süre hüküm sürmüş, gelmiş geçmiş en ideâl hukuk sistemidir. 1300 yıl boyunca Müslüman olan ve olmayan yüzlerce millet onun hükmü altında adaletle yaşamışlardır. Onun için şeriat denince -ister lehinde olsun, ister aleyhinde- hiç kimse bize birtakım ilkellikleri gösteremez.

Şeriat bir üst norm, bir üst anlayıştır. Sözgelimi şeriat bize faizin haram olduğunu söyler. Ama içinde yaşadığımız çağda faizi sistemleştiren sebepleri arayıp bulmak ve bu sebepleri nasıl ortadan kaldıracağını bilmek, irfandır. Yine şeriat, enflasyonun sebeplerini öğretmez, sadece şeriatın pratiğinden enflasyona karşı tavır alma ve müdahalenin gereğini öğreniriz; yaşadığımız dönemde enflasyona yol açan sebeplerin tesbiti ve enflasyonla mücadele yollarını bilmek, modern iktisatın sahasına girer.

Demek ki, şeriata taraftar olanlar, sırf şeriat demekle şeriata hizmet etmiş olmazlar. Bu, duyguda kalmak, düşünceye ulaşamamaktır. Hâlbuki “şeriat zahirî bir akıldır” ki, o akla uygun bütün düşüncelerde kendini gerçekleştirir. Aynı şekilde aleyhtarları da şeriatı ezbere karalamakla bir yere varamaz, aynı seviyede kalırlar.

Şeriat, hakkaniyettir. Şeriat olmadan hakkaniyet sağlanamaz. Eğer sağlanıyor gibi görünüyorsa, bu bir göz aldanmasıdır; geçici bir sarhoşluktur; birtakım gerçeklerin üstünü örterek elde edilmiş bir avuntudur. Zenginlik, güzellik ve teknik başarılar, insanlara her zaman cazip görünür. Fakat onları elde etme ve zinde tutma yolları tarih boyunca genellikle başkalarına yapılan haksızlıklardan, zulümlerden ve bilumum çirkinliklerden geçer. Ortadoğu’da sürekli savaş olduğu için Batı’da barış vardır. Afrikalılar açlıktan öldüğü için Avrupalı kadın makyaj malzemesini bol bulmaktadır. Kölelik olduğu için efendilik vardır.

Halbuki şeriat insanlıktır. İnsanlık için bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun şuuruna varıştır ki, insanoğluna en yüksek hürriyeti getirir. Bu hürriyeti temin etmede de insanlığın olanca bilgi birikimi ve edinilmiş kabiliyetleri seferberdir.

Daha basit söyleyelim: Şeriatı tatbik etmek için bilinmesi gereken şey nedir? Fıkıh mı? Zaten asırlardır öyle sanıldığı için çaresizliğimiz çoğalmıyor mu? Şeriatı tatbik etmek için her şeyi bilmek gerekir. Her şey bilinemeyeceğine göre de, İslama Muhatap Anlayışı ve onun dünya görüşünü kavramak gerekir. Öyleyse şeriatı zamanımızda ancak “Büyük Doğu-İbda aklı” tatbik edebilir; zira o dahilî bir şeriattır; insanlığa en üstün hürriyetin yollarını gösterecek biricik dünya görüşüdür; kurtuluşun anahtarıdır.

Hasılı, tasavvuf büyüklerinin rehberliğinden çıkarılmış şu düstur mahyalaştırılmalıdır:

“Şeriat zahirî bir akıldır, İbda aklı da dahilî bir şeriat!”

Siz buna “İbda şuuru” diyebilirsiniz. Şeriatı zamanımıza ancak bu şuurun tatbik edebileceği iddiamızı da dikkate alarak…

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: