DİRİLTİCİ (DEVRİMCİ) RUH

Ayhan SÖNMEZ

19 ve 20. asırlarda Batı’daki liberalizm etkisiyle şekillenen modern medeniyetler ile ananevî eski medeniyetler arasındaki en temel tezadın, modern medeniyetlerin mekânı, ananevî medeniyetlerin ise zamanı yutması olduğu söylenebilir.

Modern medeniyet, hareket etme ve fethedilmemiş yer bırakmama ateşiyle baş döndürüyor. Bu, tüm mesafeleri kısaltmak, ve bir sürü yere dağılmış olan her şeyi, her yerde aynı ânda bulma duygusuyla daraltmak için sonsuz bir mekanik-teknolojik araç cephaneliğinin meydana getirilmesine yol açtı. Bu çılgın bir sahip olma ihtiyacıdır. Ayrıca müstakil, izole, derin veya uzak olan her şeye karşı karanlık bir endişe, amansız bir düşmanlık…

Genişleme, dolaşma, başkalarıyla ilişki kurma ve kendini herhangi bir yerde ve kendi içinde-dışında bulma dürtüsü… Bu irrasyonel varoluşu teşvik edilen bilim ve teknoloji, sırayla onu güçlendirir, besler ve şiddetlendirir: Mübadele, iletişim biçimleri, ultrasonik hızlar, radyo ve televizyon, internet, standardizasyon, kozmopolitanizm, enternasyonalizm, sınırsız üretim ve sınırsız üretim için sınırsız haz ve sürekli kırılganlık.

Ağ hızla genişliyor, güçlendiriliyor ve mükemmelleştiriliyor. Pratik olarak artık herhangi bir şeyin, mistiğini gizleyemeyeceği farzediliyor. Karadan, sudan ve havadan geçen tüm yollar ifşa ediliyor. İnsan bakışı, sınırsız büyük ve sınırsız küçük olan kainatı gözlüyor. Artık başka topraklardan değil, başka gezegenlerden söz ediliyor.

Kendi dünyamızda eylem bir ânda her yere taşınır. Yavaş yavaş, tekdüze ve şahsiyeti olmayan bir ritme dönüşen binlerce sesten oluşan bir uğultu. Bunlar, Batı’da şeytanla pazarlık (Faustçu) olarak adlandırılan, teknokratik de dahil olmak üzere tüm çeşitli yönleriyle devrim miti ile ilgisi olmayan, ama bütünüyle yozlaşmış sahte bir mesihçilik (deccaliyet) çerçevesinde formüle edilmiş olan şeyin en son etkileridir.

Peki biz ne yapıyoruz?

Şunu yapabiliriz: “Benzerlerin benzeşmesi” prensibine göre benzer düşünenleri arar ve onlarla gruplaşırız, fikir oluşumu için bir araya geliriz… Kayıp ideâllerin faziletleri yüceltilmeli; ancak bu sayede yeniyi, en baştan inşâ etmeye değer kılan şeyi ileriye taşımayı umabiliriz, ve bu sayede, kitlelerin dışında bilinçli bir hayat sürmeyi umabiliriz. Etrafınızdaki dünyayı takdir etmeniz söylenen şeyle değil, sizin için gerçekte olduğu gibi takdir etmeyi öğrenmek gerek. Son izlerin silinmek üzere olduğunu ve bu değerleri önce kendimizde, evlerimizde ve topluluklarımızda desteklemezsek neleri kaybedeceğimizi anlayın. Bugün fedakârlıktan kaçıyorsak, yarın feda edecek bir şeyimiz kalmayacak. Bu yöneliş olmadan hiçbir mücadele olamaz, çünkü gerçek bir canlandırıcı ruhtan mahrum kalacağız.

Reformizm yalnızca kitle insanının ölümcül iksiridir. Bu kitleden izole devrimcinin yapacağı tam ve açık bir reddetme tavrıdır. Mücadele daha yüksek bir şey için manevî bir fetih biçimini almalıdır, aksi takdirde zincirlerinden kurtulmak isteyenler için umut olamayız

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: