KOSOVA’DA GERGİNLİK
Ayhan SÖNMEZ
Takdim: Gönüldaşımızın Kosova’da yaşanagelen gerginliğin son merhalesi üzerine yapmış olduğu değerlendirmeyi sunmadan önce, hadiselerin gelişimi ve önemine binaen kısa bir malûmat: Kosova, 2008’de Sırbistan’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan etmiş, hemen ardından NATO’nun yöreye yerleşmesine imkan doğmuştu. Geçtiğimiz 23 Nisan’da Belediye Başkanlığı seçimleri yapıldı. Kuzey’de çoğunluğu oluşturan Sırplar seçimlere katılmayarak protesto etti. Bu protesto sebebiyle Sırpların çoğunluk olduğu bölgelerde katılım oranı % 3,5 oranında kalmış olmasına rağmen Belediye Başkanı bu azınlık oylarıyla Arnavutlar arasından seçilmiş oldu. Kosova yönetimi, Sırp bölgesinde azınlık oyuyla seçilen Arnavut Belediye Başkanlarının göreve başlamasını istedi, bölgede çoğunluk olan Sırplar ise kendilerinin seçmediği bu kişilerin görev almasına karşı çıktı. Kosova, daha doğru tabirle NATO kuklalarının seçtirdiği bu kişilerin göreve başlaması polis ve NATO gücü zoruyla sağlanmaya çalışılınca da son yaşanan çatışma çıktı ve gelişmeleri protesto eden Sırplarla birlikte polis ve NATO askerlerinden yaralananlar oldu. Sırplar, kendilerinin seçmediği bu kişilerin kendilerine başkanlık yapmasını istemezken, NATO ve kuklası Kosova yönetimi bunu dayatıyor. Sırbistan, bu baskıdan dolayı kendi ordusunu teyakkuza geçirirken, askerlerinden bir kısmının yaralanması karşısında NATO da Kosova’daki askerî gücünü artırma, işgâli derinleştirme yoluna gitti.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Kosova’da artan gerginlik üzerine güvenlik toplantısı yaptı ve Priştine yönetiminin bölgedeki Sırp azınlığa karşı güç kullanması sebebiyle askerini en üst seviyede teyakkuza geçirdi.
Daha evvel Kosova’nın kuzeyinde ve Metohija’da, Sırpların boykot ettiği, ancak % 3.5’luk bir katılımdan ibaret, dört belediyede seçimler yapılmıştı. Buna rağmen Priştine oylamanın sonuçlarını kabul etti ve belediyeleri kazanan adaylara devretmeye çalıştı ve bunu gerçekleştirmek için polisiye tedbirlere başvurdu. Gayrimeşru bir seçim olduğu besbelli olsa da Belgrad’ın bölgedeki vaziyeti etkilemek için fiilen hiç bir fırsatı bulunmamaktadır.
Karaya çıkışı olmayan ve ABD-AB-NATO tarafından kuşatılmış, uluslararası tek destekçisi Rusya’dan da yardım alma imkânı bulunmayan Sırbistan’ı o coğrafyada söz sahibi etmezler. Ukrayna’da umduğu başarıyı bulamayan Batı, bütün hıncını Sırplardan çıkarıyor. Sırbistan’ın rahatlaması için Rus ordusunun Dinyester Nehri’ne kadar gelmesi lâzım ki o da şu aşamada çok zor.
Geriye, her ne pahasına olursa olsun varlık-yokluk savaşı kalıyor ki, bu, ABD-AB ile Sırplar arasında güya dengeli politika güden Vucic’ı aşar.
Kosova Başbakanı Albin Kurti’ye gelecek olursak; o, Batı’nın şımartılmış veledi ve Kosova ve Metohija’daki Sırp halkına karşı acımasız güç kullanıyor. Fırsatını bulduğunda Kosova’yı şu veya bu şekil Sırplardan arındırma niyeti taşıyor. Vaziyet şu anda, her iki tarafın muharebe hazırlığı içinde olduğudur.
KFOR/NATO güçlerinin Kosova da bulunma bahanelerinden biri de, Sırp azınlığı koruma kollama… Ancak pratikte, Kosova yönetiminin Sırpları baskılamada yardımcılarıdır. Bunun başlıca sebebi, Sırpların asırlık müttefiki Rusya’ya karşı bütün zorlamalara rağmen ihanet etmemeleri. Diğer başka sebebler, küresel projelere (aşı, lgbtnin yaygınlaştırılması gibi) problem çıkartması…
Fazla detaya girmeden özetle, Kosova yönetimi % 3,5’un katıldığı bir seçim sonucunu dayatmakta, Sırplar da buna itiraz etmekte. Kosova yetkilileri, kazanan (!) adayların göreve başlamasında ısrar ediyor. Yönetime gelmelerini sağlamak için şehirlere kolluk kuvvetleri gönderiyor. Priştine’ye göre, polis, anayasal yetkilere uygun hareket ediyor.
Ancak Sırp nüfusu, şehir yönetim binalarını ele geçirme ve gücü yeni liderlere devretme girişimlerine direndi ve bu da polisle çatışmalara yol açtı. Yerel basında Kosova güvenlik güçleri tarafından ses bombası, cop ve göz yaşartıcı gaz kullanıldığı bildirildi. Ayaklanmalar sırasında çok sayıda kişi yaralandı ve hastaneye kaldırıldı.
Kosova’nın eylemlerine karşılık Belgrad, Sırp Silahlı Kuvvetlerini yüksek alarm durumuna getirdi ve bölgeyle olan idari sınıra ordu birlikleri konuşlandırdı.
Sonuç olarak, yerel halkın protestolarına rağmen, Kosova güvenlik güçleri Zvecan, Zubin Potok ve Leposavich idarî binalarını ele geçirmeyi başardı. Priştine’nin güvenlik güçleri ve zırhlı araçları bu belediyelerde hâlâ bulunuyor.
Bölge tamamen ve tamamen Batı tarafından kontrol ediliyor, Avrupa Birliği, ABD ve NATO’nun emrine amade Albin Kurti sadece kukla.
Sonuç olarak, Belgrad’ın elinde çok az kaldıraç kaldı. Artık bu meseleyi askerî yollarla çözmek mümkün olmayacaktır. Sırplar sadece müzakerelere girişebiliyor ama orada bile kimse onları dinlemiyor. Avrupa, Kosova’nın bağımsızlık sorununu bir an önce kapatmak için elinden geleni yapıyor. Sırpların bölgede nasıl yaşayacağı, Sırp kültürel mirasına, mimarî anıtlarına, kilise ve manastırlarına ne olacağı Batı’da kimsenin umurunda değil. Avrupa prensip olarak Sırpları kaale almıyor, çünkü Sırpların veya Rusların tarihî mirasını kendine ait görmüyor.