SİYASET VE KABİNE

Alâaddin Bâki AYTEMİZ

Siyaset, bir dünya görüşünü, ideolojiyi, doğruyu hayata geçirmek için yapılır.

O hâlde, öncelikle cevabı verilmesi gereken sual şudur:

Hangi doğruyu, dünya görüşünü hayata hâkim kılma mücadelesi vereceksin?

Daha ortada sistem plânında ortaya konulmuş bir doğru yokken, siyaste yapmak?.. Daha ‘doğru’nun ne olduğu ortaya konamamışken doğru adına faaliyette bulunmaktan söz edilemez. Önce doğruyu ortaya koy, siyaset de bunun siyaseti olarak ortaya çıkar. Doğru olmadan, doğru düşünce olmadan, doğru düşünce faaliyeti de olmaz. İddia edilse de olmaz.

Kabine de bir doğruyu gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş yetkili ve uzman iş görücülerin toplum içindeki en üst ve geniş teşkilâtlanma olan devlet aygıtına işaret eder.

Mevcut kabinede böyle bir fikir ve inanç birliği var mı?

Kim neyi gerçekleştirmek için kabineye dahil edildi ve onlar da bu görevi kabul etti?

Kabine, aynı zamanda liderin kafasıdnaki mimarî plânın dışa aksedişidir. Kabineye dahil edilen fertler, liderin ne yapacağının, ne yapmak istediğinin de alâmetidir.

Bizce en hayatî iki bakanlık, kültür ve eğitim vekâletleri.

Eğitim mevzuu ve bakanlığı ile ilgili dün yazdık, bugün kültüre geçelim…,

Müstakil bir kültür bakanlığı yok. Kültür, turizmle birleştirilmiş…

Ne alâka?

Alâkası şu: Bizde kültür, turizmin müteemmim cüzü olarak, elin gâvuruna pazarlanacak ve dolayısıyla para getirecek bir meta olarak algılanıyor. Turizm anlayışımız da şu: İsteyene güneş, isteyene deniz, isteyene Batı hayat tarzının envai çeşidi, isteyene fahişe, isteyene jigalo, isteyene de müze, antik tiyatro ve ören yeri turu vs… Ahlâk ve namusumuz dahil her şey pakete dahil, yeter ki döviz gelsin…

İşte, Kültür ve Turizm Bakanı olarak adlandırılan şahıs da, esasıyla, ülkemizi Batı’ya pazarlamakla ekmeğini kazanan, Batıcı hayat tarzı yaygınlaştıkça zenginleşen, ülkemizde bu işin en büyüğü olarak bilinen kişi.

Selim Gürselgil kardeşim, tivıttır hesabında şöyle istihza etmiş:

“Ama Kültür Bakanlığımızda ETS Tur damgasının devam etmesi çok iyi olmuş. Kültür önemli; kültürde devamlılık esastır. Avrupa’dan turist getirmekle bitmiyor ki iş. Onu havalimanından oteline nasıl ulaştıracaksın, otelde nasıl rahat ettireceksin, hangi saat aralıklarında kokteylini vereceksin, sabununa havlusuna kadar hep kültürdür. Turiste ayrılırken “Ülkenizi çok beğendim yine geleceğim” dedirteceksin. Türkiye yüzyılını içinde hissedecek.”

Turizm adı altında güney sahillerimizin açık hava kerhanesi hâline grtirilmesi projesini AKP başlatmadı ama, “bu işi en iyi biz yaparız, en çok turisti biz getiririz, en çok parayı da biz kazanırız” diye övünen AKP oldu.

Bizim Anadolu’nun garibanlarının kimi, yazın kapağı sahile atıp, bir taraftan turistlerle aşna fişna olurken diğer taraftan da para kazanma hayallerini AKP sayesinde gerçekleştirdiklerini gördü; garibanların bir diğer kısmı ise Büyük Doğu’nun kurulacağı hayallerini satın almaya devam ediyor. Onlara da Ayasofya verildi…

Kabine?

Mehmet Şimşek bakan yapıldı dedikten sonra aslında gerisini konuşmaya da gerek yoktu ama…

Erdoğan, seçimlerde, kendilerinin kazanamaması durumunda Londra tefecilerinin kazanacağını söylerken, Londra tefecilerinin has adamı, bizzat kendisinin dolandırıcılık yapmakla suçladığı Mehmet Şimşek’i bakan yapmakla güttüğü gaye açık değil mi?

Ak trol olsak, “Mehmet Şimşek’in bakan yapılması elin gâvuruna diz çöktürmektir!” diyebilirdik ama gerçekte tam tersi olduğunu biliyoruz.

Turizmde olduğu gibi mesele dışarıdan para getirmektir.

AKP’nin ilk yıllarında, dışarıdan gelen paranın dış bağımlılığa yo açtığını söyleyenlere, “paranın dini imânı olmaz” cinsi lâflarla karşılık veriliyordu. Sonra yerli ve millîlik icad edilince, bu defa yabancı sermayenin bize operasyon çektiğinden bahsedilmeye başlandı. Şimdi yeniden eski döneme dönülecek anlaşılan.

Hangisi doğru, hangisi yanlış?

Yerli ve millî olma söylemde doğru olsa da altının doldurulmamış olması -doldurmak istiyorlar mıydı, bu davada samimiler miydi ayrı mesele-, işin akim kalacağının zaten göstergesiydi.

Kültür ve eğitim, büyük oluş davamızın ruh ve zaman mevzuuna tekabül eder: Ne olmak istiyoruz ve bunu nasıl yapacağız? Diğerleri ise -iç işleri, dış işleri, teknoloji vs- zamana nisbetle mekân, mânâya nisbetle madde…

Ruh ve zamanı fedâ ettikten sonra, madde ve mekânda yer tutmak, var olabilmek, mevcudiyetini devam ettirebilmek mümkün değil. Olsa olsa, bazı yerinde tedbirlerle sadece yok oluşun süresi uzatılabilir, o kadar.

Adımlar Platformu Başkanı Sayın Ali Osman Zor’un, yayınladığımız son röportajında Üstad’a atıfla dikkat çektiği bir incelik vardı: Doğan yeni dünyaya ne teklif ediyoruz? Bu teklif ruhî-fikrî bir keyfiyet olmalı. Bu dünyanın ihtiyacı madde değil, mânâ ve fikir. Bugün bizim ulaşmaya çalıştığımız maddî seviye zaten onların. Bizim onlara bu noktada verebileceğimiz bir şey yok. Ancak ruhî ve fikrî bir teklifimiz olursa, bu sayede bu yeni dünyada var olmaya devam edebiliriz. Yoksa bize hayat hakkı yok. Mekânda bile yer tutma hakkı yok.

Ne demektir bu mekânda bile yer tutma hakkının olmayışı?

Bizce Sevr’e bir atıf var. Batı için Türk milletiinin Kurtuluş Savaşı akabinde mekânda yer tutması bile tartışmalı bir mevzudur ve o zamanın şartları icabı katlanmak zorunda kaldığı, en yakın zamanda izale edilmesi gereken arızî bir durumdur.

Kısacası, bu kabine bekâ meselesinin altından kalkmakla mükellefken tablo ortada.

Kabinenin bazı üyeleri, para vermeleri için Batı’ya el açıp karşılığında ahlâk ve namusumuz dahil her şeyimiz tezgâha sürmek üzere görevlendirilmişken, diğer bir kısmı da bizi büyük devlet yapmak için diğer bazı üyelerin para dilendiği Batı’ya kafa tutacaklar öyle mi?

Kafamızda, Batı’ya kafa tutan adam imajı oluşması için çabalanıyor. Gerçekte kafa tutulduğunda ne oluyor, Irak, Libya, Suriye, Rusya örmneğinde görmüyor muyuz?

Gerçekten kafa tutamazlar mı?

İhtimâller âleminde her şey mevcut. Gerçek politika da bunu da gözardı etmeden, yani Allah’ın hadiselere istihza tavrı veren mekrinin de olduğunu asla unutmadan, doğru düşüncenin gereği olan doğru düşünce faaliyetini en küçük çaplar içinde dahi sürdürmek ve dışımızı da doğru düşünce eksenine göre değerlendirmekle mümkün olur.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: