KADININ ADI
Levent AKINCI
Türk “Bâciyân-ı Rûm”u yani savaşçı Rumili (Anadolu) Bacıları’nı; Sumatra Açe’li Prenses ve Amiral “Malahayati” Hanım’ı; Fas’lı savaşçı Arap Sultan ve Amiral “Seyyide el Hurra” Hanım’ı; Kazan Tatar Melikesi “Süyun Bike” Hanım’ı (ki bunların üçü de Osmanlı destekli idi); Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı’daki vakıf ve hayrat sahipleri “Hunat Hâtun”, “Paşa Hâtun”, “Gevher Nesibe Hatun”, “Mihrimah Sultan” vs hanımefendileri; Fas’ta dünyanın ilk üniversitesini kuran Tunus’lu mütefekkîre “Fatıma el Fihrî” Hanım’ı; Şam Camiul Muzafferî’nin ve memalik-i islâmiyyede daha nice cami ve medresenin, nice büyük alimi yetiştiren Zeynep binti Mekkî gibi nice hanım hocalarını… Ve İslâm tarihindeki daha nice asîl hanımefendiyi bilmeyen cahiller; ‘ilk kadın şoförümüz şu tarihte yaşadı’, ‘ilk kadın muhtarımız şu tarihte seçildi’, ‘seçme seçilme hakkı’ vs geveler durur.
Ve İslâm’da ‘kadının adı bile yok’ sloganıyla sürekli dinimize tarihimize ve kültürümüze saldıran ve bunu yaparken de çok şeytanca îmâlar ve iftiralarda bulunan, meselâ günümüzdeki bazı hödükleri, bir kısım istismarcı zındık erkek nüsvettelerini bahane ederek bir kısım çarpıklıkları islam halklarına ve hatta dine mâl etmeye çalışan o feministler bilmelidir ki;
İslam Ümmeti’nin yiğit hanımefendileri adlarını, kişilik olmayınca sürekli dişilik ile teşhirle ön plâna çıkmaya çalışan ve teşhir edip durdukları kıçlarına adlarını dövme yaptırarak gösteren feminist kafirler gibi izhar etmezler; onlar sömürgeci emperyalist düşmanın cesedi üzerine okla, mermiyle yazmıştırlar adlarını! Ve onlar nice güzel hayratlarla, kitabelere ve tarihin şeref levhalarına yazmışlardır adlarını!
Ahi Evrân’ın hanımı Türkiman Fatma Bacı veya Mağrib’li Arap Seyyide Hurra veya Açe’li Malahayati, Kazan Melikesi Süyun Bike ve daha nice hanımefendide gördüğümüz gibi…