DARISI BAŞIMIZA: AFRİKA VE DÜNYA KURTULUŞUNU ARIYOR
Âlâaddin Bâki AYTEMİZ
Burkina Faso Geçiş Dönemi Devlet Başkanı İbrahim Traore “Afrika devletleri, emperyalistlerin elindeki kuklalar gibi davranmamalı” dedi.
Burkina Faso Geçiş Dönemi Devlet Başkanı İbrahim Traore, St. Petersburg’da düzenlenen Rusya – Afrika zirvesinin genel oturumunda yaptığı konuşmasında kıtasına seslenerek, Afrikalı devlet başkanlarının emperyalistlerin elindeki kuklalar gibi davranmamaları gerektiğini söyledi.
Konuşmasının egemenlik ve emperyalizme karşı mücadeleye odaklandığı kısmında “Kaynak zengini Afrika neden dünyanın en yoksul bölgesi olmaya devam ediyor” sorusunu soran Traore, sordukları sorulara hiçbir cevap alamadıklarını belirtti.
Rus kamu yayıncısı TASS’ın aktardığına göre, Afrika ülkelerinin yıllarca “sömürgeciliğin ve emperyalizmin barbarlık ve acımasızlığından” muzdarip olduğunu ifade eden lider, ülkelerin gıda kaynakları da dahil olmak üzere kendi kendilerine yeterli olabilmesini sağlamaları gerektiğini söyledi.
“Vatan ya da ölüm!”
Burkina Faso’nun 35 yaşındaki Devlet Başkanı, zirveye askeri kamuflaj üniforması ve kırmızı beresiyle katıldı. Konuşmasını, Kübalı devrimci Ernesto Che Guevara’nın ünlü sözünden alıntı yaparak bitirdi: “Vatan ya da ölüm!” Traore’nin konuşmasını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in alkışladığı görüldü.
Türkiye Afrika gibi sömürge olmadı. Afrika’nın yaşadığı acıları yaşamadı. Emperyalizme karşı büyük mücadeleler verildi. 1919’da başlayan mücadele sürecinde Batı istilâsı tehlikesi bertaraf edildi, madde plânında bir kurtuluş tesis edildi ama ruh ve fikir plânında Batı çizgisinde bir rejim tesis edildi.
Batı çizgisindeki rejim İslâm’ı düşman gören bir paradigma üzerine kurgulandı. Laiklik, Kemalizm, Batılılaşma, modernleşme bu paradigmanın temel mottoları arasındaydı. Nihayetinde Türkiye’yi İslâm düşmanı paradigma ile Batı işbirlikçiliği çizgisinde tutabilmek imkânsız hâle gelince -Büyük Doğu-İBDA mücadelesi neticesi- rejimi Batı işbirlikçisi çizgisinde tutabilmek için İmânsız İslâmcı paradigma kurgulandı. 1919’un muadili de 15 Temmuz 2016; “Yoğurttan darbeye mukavvadan hançer!”…
Her iki hamleyi nefslerine maledenler, her ikisinde de “kurtuluş”tan bahsederken, bu kurtuluşun nasıl ve niçinin izah edemeyişleri ile bu hamleler üzerinde harekte geçirilen ahalinin rızası üzerinden işbirlikçi rejimlerini tahkim etme yoluna gittiler.
Biz, madddede kurtuluşu kurtuluştan saymadık, saymayız.
Kurtuluşun nasıl veniçinini izâh edemeyen, bunu ruh ve fikir plânında ortaya koyamayanlar, ülkeyi kurtarmaktan beter batırdılar, batırıyorlar.
Afrika ve aslında bütün dünya kurtuluşunu arıyor, kurtuluşuna örnek olacak, yol gösterecek fikri arıyor. Bizi arıyor. Sahte kurtuluşçulardan, fikirsiz kurtarıcılardan, sahte kahramanlardan kurtulmadıktan sonra kurtulmamız muhal. Dünyaya örnek olabilmemiz de önce kendimizi kurtarmakla mümkün…