İSRAİL’İN UKRAYNA’DAKİ KÖKLERİ
Ayhan SÖNMEZ
1917’de Balfour Deklarasyonu, Filistin’in işgâlini İngiliz hükümetinin resmî politikası haline getirdi. Deklarasyon, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour’un Lord Rothschild’e yazdığı, Kabine’nin onayıyla Filistin’in -sanki İngilizlere aitmiş gibi-, Yahudilere, onların keyfine göre dağıtılacağı sözünü veren bir mektuptu. Rothschild elbette Rothschild merkez bankacı ailesindendi; aslen Bauer ailesini taşıyan Alman Yahudileriydi ve Bank of England’ın ve 1913’ten beri de ABD Federal Rezerv Bankası’nın ise kısmi sahibiydi. Rothschild, Rusya doğumlu Siyonist lider Chaim Weizman (İsrail’in ilk cumhurbaşkanı oldu) ile birlikte 1890’lardan bu yana Yahudilerin Filistin’i ele geçirmesinin plânlanmasına öncülük ediyordu ve nihai şiddet yoluyla ele geçirmeye hazırlık amacıyla oradaki Yahudi yerleşimlerini aktif olarak finanse ediyordu. Siyonizmin faaliyetleri neticesi nihayetinde Filistinlilerden gasbedilen topraklarda 1948’de İsrail adıyla bir devlet kuruldu.
Yarısı çocuk 2,5 milyon Filistinliye ev sahipliği yapan, Yahudi ve İngilizlerin işlettiği toplama kampı Gazze şehri yerle bir edilirken, İsrail gerçeği herkesin görmesi için tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz yüzyılın plânı bu toplu katliamdı; başka hiçbir alternatifin en ufak bir şansı bile olmadı. Filistinlilerin Anglo-Amerikan-Siyonist İmparatorluğu’na karşı mücadelesi, bir kafeste sıkışmış hâldeyken, kuduz ve aç köpeğe karşı çıplak ellerle mukavemet etmek gibidir.
Bugün dünyadaki Yahudilerin kahir ekseriyeti Aşkenazi Yahudileridir, yani Avrupa kökenlidir. Modern şecere çalışmaları, Aşkenaz soyunun büyük ölçüde Kafkasya bölgesi ve Doğu Ukrayna’dan geldiğini gösteriyor ki MS 500 civarında kurulan ve MS 940 civarındaki bir savaş/parçalanma aşamasına kadar süren Hazarya devleti bu topraklarda hüküm sürmüştü. Aşkenazlar, aslen Türk olan Hazar yöneticlerine tesir ederek onları avuçlarının içine alıp 740 senesi itibariyle Hazar devletini yönetenlerin Yahudiliği kabul etmesini sağladılar… Hazar Han’ı artık bir kukladan başka bir şey değildir… Bölgedeki Müslüman Türk devleti İdil Bulgarları yıkanlar da Hazarları kontrolüne alan Aşkenazlar olmuştur… Tesirleri MS 1200’lü yıllara kadar zayıflayarak devam etti; Hazarya toprakları Doğu Ukrayna, Kırım, güneybatı Rusya, batı Kazakistan ve Gürcistan’ı kapsıyordu. İşte bu nedenle Aşkenaz Yahudi yönetimindeki Ukrayna devleti, Ortodoksları, yâni Slavları bu bölgeden temizlemeye gayret ediyor. Kiev, iktidardaki Siyonist seçkinler arasında küresel etkiye sahip Siyonist güç merkezidir.
İsrail’deki literatür hariç, neredeyse Batı’nın tüm ana akım medya kaynakları Aşkenazilerin Hazarların torunları olmadığını iddia ediyor. Elbette öyledir, çünkü bu alâkayı yakıştıramıyorlar, çünkü Hazarlar o zamanlar her yerde vahşi yırtıcılar, savaş çığırtkanları, güvenilmez ve dolandırıcılar olarak biliniyorlardı ve komşu ülkelerle neredeyse sürekli didişme halindeydiler. Hazarlar başka hiçbir yerde hoş karşılanmıyor ve sevilmiyordu; başka halklar arasında yaşayabilmek için de sahte bir kimliğe bürünmek ve Yahudiliklerini gizlemek zorunda kalıyorlardı. Savaş MS 965 civarında, kuzeydeki Rus imparatorluğunun güneydeki Bizans imparatorluğuyla birleşip Hazarları güçlü bir şekilde mağlup etmesiyle zirveye ulaştı; bu, devletin kademeli olarak dağılmasını ve Aşkenazilerin dışarıya göçünü başlatmış gibi görünüyor.
Şecere çalışmaları ayrıca Aşkenazilerin önemli düzeyde İbranî/Semitik DNA’ya sahip olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla Aşkenazi Yahudileri, Eski Ahit’teki İbranîlerin torunları olmaya bir İrlandalı’dan daha yakın değiller ve onların Filistin’den yahut da Orta Doğu veya Kuzey Afrika’nın başka herhangi bir yerinden gelen soyları neredeyse yok.
Aslına bakılırsa, bugün çoğunluğu Müslüman ve Hıristiyan, küçük bir yüzdesi de Yahudi ve tümü Orta Doğu kökenli olan Filistin yerli halkı, büyük oranda İbranî DNA’sına sahiptir. Filistinliler gerçek Samilerdir ve onlar, Avrupalı Aşkenazi Yahudileri ve İngiliz ortakları tarafından toplama kamplarında tutuluyor ve toplu katlediliyorlar. Bunun böylesine, bu kadar tamamen tersine çevrilmesi nasıl mümkün olabilir? Gezegendeki en ırkçı ve İbranî karşıtı insanların kendilerini kurban gibi gösteren Aşkenaz Yahudileri olduğu görülmüyor mu? Geçmiş çağlarda bunu herkes biliyordu. Modern insanları bu kadar saf ve aptal yapacak ne oldu?
Filistin çatışmasının ardındaki tarihe ilişkin bu genel bakışta birçok genelleme yapılmıştır ve bu, sadece Aşkenazi Yahudisi bir ailede doğdukları için fertlere yönelik bir suçlama değildir. Filistin’de yaşayan, İsrail’in Filistin’in üzerinde var olma hakkını tanımayan ve Filistin bayrakları taşıdıkları ve işgali alenen protesto ettikleri için İsrail ordusu tarafından düzenli olarak hırpalanan ve hapsedilen çok sayıda Aşkenaz dindar Yahudi var ki bazıları, ergenlik çağındaki oğulları ve kızları, IDF’de hizmet etmeyi reddettikleri için hapse atılıyor. Örneğin ABD’de dindar olmayan ve ana akım modern Yahudiliğin Babil Talmud’u ve Kabala’dan (gizli bilgi) türetilen temel inançları hakkında bihaber birçok Aşkenaz Yahudisi var. Birçoğu, modern Rabbinik Yahudiliğin özüne kadar Siyonist ve üstünlükçü olduğunu ve inançlarına göre kurtarıcının geri dönüşü için gerekli şart olarak gezegendeki tüm Yahudi olmayanların tamamen köleleştirilmesi veya yok edilmesine yönelik aslî motivasyon olarak çaba gösterdiğini görecek kadar bilgi sahibi değil. Dünyanın her yerinde Yahudiliği, dönüştüğü kitle imha silâhı olmaktan tamamen farklı bir şey olarak gören Yahudiler var. Bu yazıda mevzubahis olan siyonist Yahudilerdir.
Sadece bir makalede tarihin yüzeyini kabaca çizebilirim ama Filistin halkına hiçbir zaman yaşama hakkı verilmediği açık olmalı. Onlar, küreselci Siyonistlerin, komünistlerin, Aşkenazi Yahudilerinin, Protestanların ve Lüteriyenlerin, Britanya İmparatorluğunun ve Avrupalı elit soyluların, Masonların, Cizvitlerin, Roma Kulübünün, Bilderberglerin ve CFR’nin, WEF, bugünkü Nazilerin, Rothschild’lerin en üstte olduğu küresel bankacılık ve sanayi tekelleri ve küresel nüfustan çalınan sonsuz trilyonlarca doların satın alabileceği tüm hükümet aptallarını, haydutları ve savaş makinelerini; dünyayı satın aldı. Yahudilik işte bu küresel ağın aslî aracıdır. Hamas’ın hurucunu mânâlı kılan, bu küresel ağı parçalama teşebbüsüdür. Asaletli bir yok oluş göze alarak, Üstad Necip Fazıl’ın “ya herru, ya merru” tabirindeki muradı gerçekleştirmek…
Filistinliler, 8 milyar diğer insanın hayatının ve gücünün çoğunu rehin alan küçük bir zümre olan süper yırtıcı insana karşı çıkmak veya onu durdurmak için kesinlikle hiçbir şey yapmayan küresel bir nüfusun kurbanlarıdır. İnsanlık, tüm kalbiyle sorumluluğu, aklı ve aydınlığı reddetti; en yozlaşmış ve karanlık olanı liderliğe ve zenginliğe yükseltti ve hakikatten ve gerçek kahramanlardan saldırgan bir şekilde kaçındı. İnsan kabilesinin tabi koruyucusu ve hain hükümetlerin ve kötülerin doğal düşmanı olan sağlıklı, irfan sahibi aristokrat sınıf, psikopat sahte liderlerinin arkasına saklanan çılgın çeteler tarafından baskı altına alındı ve nesli tükenene kadar soykırıma uğratıldı. Bunun temelinde açgözlülük var. İyi insan karşılıksız bir şey vaat etmez, çileye davet ederken; kötüler, davetlerini, katılan herkesin bağımlı ve sonunda onların kölesi haline geleceğini bilerek sonsuz bir vaat ikliminin coşkusuyla yapıyorlar. İnsanlık ezici bir çoğunlukla ikincisini seçti; bu da kaçınılmaz olarak küresel yetkilerin azalması, bağımlılık, kölelik, sonsuz savaş ve toplu katliamla sonuçlandı. Yalnızca bilinçte büyük bir değişim bu karanlık lordların ve onların tüm kontrol sistemlerinin küresel olarak reddedilmesi gidişatı değiştirebilir.
Filistin hedef olarak seçildi çünkü Kudüs kadim bir enerji girdabı ve güç merkezlerinden biri ve Britanya İmparatorluğu’na tüm Orta Doğu’ya ve eski Osmanlı İmparatorluğu’na hükmetmesi için askerî ve siyasî imkânlar sağlıyordu ve bu sayede Küreselleşme plânına karşı her direnişi yok edebiliyordu.
İsrailli liderlerin -açıkça-, tüm Filistinlileri, hepsinin katledilmesi gereken “hayvanlar” olarak adlandırmasının ve ardından tüm küresel elit düzenin halı bombalama soykırımını alkışladığını görmenin müsbet bir yanı varsa, o da bu örtüyü kaldırıp gerçek olanı ortaya çıkarmasıdır. Milyarlarca insanın ilk kez gözlerini açıp bilinçli bakmasını diliyorum.