Üç Adım Atlama…
Amerika’dan dönen T.Erdoğan’ın havaalanında yaptığı açıklamalara bakılırsa terörün merkezinde (Amerika) yaptığı görüşmelerden oldukça memnun.
2003 yılından beri aralıksız Din, vatan savunması yapan akıncılar “üç adım”lı bir plianla yok edilecekmiş. Cumhurbaşka’nının açıkladığı bu planın adımları şunlar;
Uçuşa yasaklı bölgenin ilan edilmesi
Güvenli bölgenin Suriye tarafında ilan edilmesi
Eğit-Donat anlayışıyla sürecin kimlerle yürütüleceğinin belirlenmesi.
Erdoğan bu planı gazetecilere anlatırken Büyük Doğu Coğrafyası’nda “Bataklık” diye bahsetmesi dikkat çekti. Daha önceki konuşmalarda da bir-kaç defa bölge hakkında bu ifadeyi kullanan Erdoğan, ister, istemez bu zihniyetle “Batı tipi politikacı”yı aklımıza getirdi. Batı müdehalesine gerek kalmadan Batı politikaları doğrultusunda ülkemizi idare eden Politikacı…
Büyük Doğu Coğrafyası, bu coğrafyada yaşayan bütün milletler için gül bahçeleriyle donatılmış cennettir. Burayı işgale yeltenen sömürgeci düşman için ancak bataklık ve cehenem olur.
Erdoğan’ın açıklamalarından anlaşılıyor ki, AKP, bu sefer Batı adına 2003’de üstlendiği görevle birlikte 91 saldırısında Özal’ın misyonunu da birleştirerek icraatlerini sürdürecek.
91 saldırısı sonrası Irak’a uygulanan bölücü faaliyetler bu sefer yine NATO bayrağı altında Suriye’ye uygulanacak.
BOP saldırısının son aşaması diyebileceğimiz bu aşamada Batı tarafından birilerinin MAYIN EŞEĞİ olarak kullanılacağı anlaşılıyor; bakalım piyango kime çıkacak?
“Üç Adım”da BOP saldırganlığının son aşamasını devreye sokarak İsrail’in mutlak güvenliği sağlama hamlesi bakalım “İslâm Devleti” ve diğer Batı karşıtı Akıncılar tarafından nasıl karşılanacak?
Erdoğan’ın Esad’ı devirme girişiminin, iktidardan düşme kaygısından kaynaklandığını bilmeyen yok. Şu an Esad’ın iktidar kalması ile kendisinin iktidardan düşmesi arasındaki zıt ilişki herkes tarafından bilinen bir gerçek. İktidarda kalabilmek için Batı’nın milyonlarca müslümanı katletmesine destek verdiği tarihin beyaz sayfalarına çoktan yazılmış durumda. Üç adımda kimlerin neler yapacağını yaşayarak öğreneceğiz.
Erdoğan’ın havaalanında yaptığı basın açıklamasında geçen ibretlik bazı bölümler şöyle:
“Bölgede kritik bir dönemi yaşıyoruz. Yaklaşık 1250 km sınırımız olan Suriye ve Irak’ta mevcut terör eylemleri, girişimleri için ‘Bizi ilgilendirmez’, ‘Bize ne’ deme lüksümüz yok. Şu anda yaklaşık 1 buçuk milyon sığınmacı ülkemizde. Bunların gelmiş olduğu bir ortamda biz hâlâ bize ne diyebilir miyiz? Bunun şöyle veya böyle kesilmesi lazım. Başta Suriye rejimi olmak üzere bu zalim rejimden kaçanların sığındıkları bir başka zalim olmamalı. Orada mazlum-mağdur olanların savunucusu durumundaki örgütler de var. Başta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi örgütler olmak üzere mücadele veriyorlar. Dünyada aklı selim maalesef dört yıldır bu konuda hâkim olamadı. Biz hep seslendirdik ama yalnız kaldık. Şimdi durumun ne felaket olduğu özellikle tabii IŞİD terör örgütünün Irak’a geçişi ve buranın üçte birini işgal etmesi, Ezidilerin dağlara kaçması, Sünnilerin büyük ölçekte Musul’u boşaltmış olmaları görünen gerçekler.”
“Bir de acımasız devam eden, İslâm ile uzaktan yakından alakası olmayan bir uygulamayı kabullenmek mümkün değil. Bizim dinimiz İslâm barışın, kardeşliğin, birlik ve beraberliğin dini. Savunmasız insanların öldürülmesine dinimiz kesinlikle müsaade etmez. Acımasızca devam eden bu eylemler bizi derinden yaraladı ve tüm dünyada İslâm’a mal ediliyor, gölge düşürüyor. Bizler Müslüman olarak elimizden ne geliyorsa yapmamız lazım. Hıristiyan dünyası böyle bir adım atıyorsa biz buna seyirci kalmayacağız. Olayın bir tarafı olmaya namzetiz. 49 rehinemiz vardı. Sağ salim getirmek istedik. İçeriden ve dışarıdan söylenenler oldu, neden adım atmıyorsunuz gibi. Biz sustuk, lafın değil eylemin tarafı olmak zorundaydık. MİT’in uluslararası istihbarattaki üstün başarısıyla Dışişleri, TSK hep birlikte siyasi iradenin aklı selimiyle bu noktaya geldik. Bundan sonra atacağımız adımlar aynı felaketleri bir daha yaşamamak ama bir taraftan da sınırlarımızı güvence altına almak.”
“4 yıl önce bu örgütlerin tamamına yakını yoktu. Bu örgütlerin doğduğu yer Irak’ta El Kaide. IŞİD yeni El Kaide’den koptu, Suriye’de palazlanmaya başladı. IŞİD Suriye’de güç kazandıktan sonra… Terör örgütleri bataklığı sever. Bataklık nedir; ya iç savaşlar ya terör esintilerinin olduğu ortamlar. Suriye’de Amerika silahı olmaz, daha çok Rus silahı olur. Ama Irak’ta Maliki ordusu kaçtığında orada da ne yazık ki ABD’nin Maliki ordusuna verdiği silahlar kaçınca IŞİD’in eline geçti. İçlerinde ağır-hafif silahlar var. Kabul ediyor kendileri de. Değerlendirmesini hep birlikte yaptık. Sonra irili ufaklı terör örgütleri türemeye başladı. Cidde’de 40 ülke bir araya geldi. Biz de katıldık. Ama biz içinde bulunsak da ‘katılmayız’ dedik çünkü o günün şartları onu gerektiriyordu. 49 vatandaşımız rehineydi. Şimdi pozisyon değişti, bundan sonra daha farklı olacak. Ayın ikisinde tezkere parlamentoda görüşülecek. Temenni ederim ki geçtikten sonra atılan adımlar atılacak. Bu tabii silahlı kuvvetleri yetkilendirme tezkeresi. Bir diğer adım da güvenlik noktasındaki az önce söylediğim üç adımı güçlendirmek, süratle atacağız. 40 ülkenin katıldığı toplantıya destek arttı. 104 ülke destekliyor. Bu sayı daha da artabilir, umudum var. En karşı olanların dahi özellikle terör örgütlerine karşı mücadele bulunma sözü verdiklerini BM’de gördük.”
ADIMLAR