MUSUL SALDIRISI VE AVRUPA
Musul’a saldırıların başladığı gün Avrupa’da hareketli ve korkulu birgün yaşadı.
Günün öğlen saatlerinde Almanya’nın kimya devi BASF‘ın ana tesisinde büyük bir patlama meydana geldi.
Yapılan açıklanmaya göre patlama, Ludwigshafen kentinin kuzeyindeki limana yakın bölgede boru hattında yapılan onarım çalışmaları sırasında meydana geldi.
Olayda 2 kişi ölürken, iki kişi kayıp olduğu ve onlarca yaralının arasında 6’sının durumunun da ağır olduğu açıklandı.
Yangın aynı gün akşam söndürülebilirken, soğutma çalışmaları sonraki güne sarktı.
Patlamanın sebebine dair bahsettiğimiz “ilk akla gelen” açıklama sonrası, esaslı bir açıklama olmadı. Dolayısıyla patlamanın gerçek sebebi halen meçhul. “Güvenlik gerekçesi” ile üretim ise tamamen durdurulmuş durumda.
Aynı gün Danimarka’da da panik havası hakimdi.
Sabah saatlerinde bomba ihbarı ile Roskide ve ardından Arhus Havalimanları tamamen boşaltıldı.
Ayrıca öğlen saatlerinde iki büyük alışveriş merkezine yapılan bomba ihbarları da büyük paniğe yol açıldı.
“ÜST AKIL”DAN ERDOĞAN’A TAM DESTEK
Avrupa şimdilik genel olarak sessiz ve sadece gelişmeleri kabaca haber yapıyor diyebiliriz.
Saldırıya Amerika ile birlikte Avrupa’nın başat ülkelerinden Fransa ve İngiltere tam destek sağlarken, diğer Avrupa ülkelerinin hemen tamamı da fiili olarak Irak coğrafyasında.
Haçlı zihniyetinin hâkim olduğu Avrupa Birliği ülke güdücüleri ve destekçileri, elbette Musul’un gerçek sahipleri olan Sunni güçlerin elinden alınması saldırılarına destek veriyorlar. Almanya saldırılara bizzat katılan ülkelerden farklı davranıp sadece “lojistik” olarak müdahil olmak tavrını koruma niyetinde. Tabi savaş sürecinin temel sac ayaklarından biri olan “lojistik destek” sağlamakla nasıl “savaşın dışında kaldığını zannediyorlar”sa? Şüphesiz Alman Hükümeti savaşın içerisinde ve bunun da şuurunda. Buradaki Alman Toplumuna zannettirilen ise, “bak, ülkemiz sürüye uyup Irak bataklığına girmiyor” tesellisi. Aynı kitlenin “Elimizde bomba kalmadı, ne var ne yoksa bölgeye sattık!” şeklindeki yorumları ise dikkat çekici… Bunlar Türkiye’de mevcut olan “çadır tiyatrosu” siyaset aranasını takip edenlere tanıdık gelen ifâdeler.
Avrupa medyası Türk askerlerini de konu ederken, Musul’a Amerikan uçakları ile beraber operasyon yapılmasını memnuniyet ile karşıladıklarını haberleştiriyorlar. Hasılı Avrupa’nın “üst akıl”ı gelişmelerden son derece memnun. Yani şöyle diyeyim; bu yorumları Türkiye’de “büyük Tayyip Erdoğan düşmanı” olarak hedef alınan Der Spiegel’de de bolca okuyabilirsiniz.
Diğer dikkat çekici bir haber de, Alman NTV’nin “Musul’un anlamı” başlığıyla yaptığı bir değerlendirmesi. Özetle “Türklerin Sünnileri korumak refkeksine sahip olduklarını” dile getiren bu haber de ilginç.
Türkiye’nin Musul üzerinde hak talep etmesine de değinen Avrupa Medyası, Erdoğan’ın “Işid temizlendikten sonra, Musul’da sadece Arab, Türkmen ve Kürt sünnilerin kalması gerekiyor” sözlerine de yer veriyor.
Avrupa Adımlar olarak, milyonlarca kardeşimizin katledilmesi ve ülke kaynaklarının yağmalanmasıyla devam edegelen 91 ve 2003 saldırılarının koalisyon ortaklarının sözde “Türkiye’nin hakkını teslim ettiği” yorumlara da itibar edilmemesi gerektiği konusunda uyarmış olalım. Yok, sürekli Batı’nın hizasında (kuyruğunda diyin siz) yer alanların “Batı, hizaya geldi” edebiyatına malzeme olacak şekilde Avrupa Medyası’ndan yüzlerce değerlendirme de sunarız da, Adımlar’da “gaz yapan” değerlendirmelere yer verilmiyor.
Zira dün Felluce’de, Bağdat’ta, Ramadi’de, Selahaddin’de, Kerkük’te, bugünse tekrar Musul’da devam eden BOP Saldırısı’nın en büyük ortağının Erdoğan Hükümeti olduğu gerçeğini, hiçbir “gaz bulutu” örtemiyor nazarımızda.
ADIMLAR Avrupa