PANDEMİK PAGANİZM

Ayhan SÖNMEZ

Gaia; Yunan mitolojisinde Ge (yeryüzü, arz, toprak) kelimesinin mitolojik bir şekli olup yeryüzünün şahsileştirilmiş varlığının adıdır. Gaea olarak da yazılır. Tanrıların doğuşuna dair Yunan mitlerinin ilk tanrıçası, bütün hayatın ata-anasıdır; engin göğüslü, doğurgan Toprak Ana’dır. Gök Baba Uranos’un hem anası, hem de eşidir. Ensest bir ilişkiden tanrılar, titanlar, mitolojik kahramanlar doğar.

Gaia’nın Roma mitolojisindeki mukabili Terra’dır. Latince yer, toprak mânâsına gelir. Aynı mânâda bir kelime olan Tellus, Tanrıça’nın diğer adıdır ve her iki isim “mater” ilavesiyle kullanılır.

Pandemici filozof Franco Berardi, kaleme aldığı görüşleri boyunca öfkelenmiş Gaia’dan bahseder. Gaia, oğluna, kocasının tenasül uzvunu kestirmiş. Bununla, tabiata bir şuur ve intikam atfedip benzerlik kuruyor. Post-pozitivist bir devrandayız; böylesi düşünceler kabul görüyor; felsefe sahasının yeni normalleri icabı.

Devam ediyor Berardi; ona göre insanlık tarihi sona erdi ve tarihin yeni faili “Mahlûkat”. Bu kelime, mikroskobik yaratıkları, mutasyon kışkırtmak, strateji geliştirmek, karşı saldırı kurmak gibi tuhaf hareketlerde bulunan oyunbaz yaratıkları ifade ediyor, yani virüs.

Yaygaracı pandemi taraftarlarının felsefecisi, “2020 yılı, insanlık tarihinin feshedildiği yıl olarak görülmeli; insanlar yeryüzünden edildiği için değil, yeryüzü onların kibrinden bitab düşerek, “Wil zur Macht”ı yani Güç İradesi’ni imha etmek azmiyle bir mikro seferberlik başlattığı için.

Tek dünya, tek ekonomi ve onun tek dini olarak neo-paganizmin akideleri oluşturuluyor. Kocasının nerede ve ne zaman cima isteyeceğinin belirsizliğinden bunalan ve akabinde öfke patlaması geçiren Gaia, nihayetinde oğlu Kronos’a kendi imali olan bir orak verir ve der ki; “ babanı kastre edesin ey oğul!”…

Erken devir Rönesansının İtalyan filozoflarına göre özgürlük, teolojk determinizmin yokluğuna dayanıyordu. Bu sona erdi ve teolojik tanrının yerini virüs aldı. Rönesans hümanizmi, tıpkı Rönesans resmi gibi, tabloya nereden, hangi yönden bakarsan bak, o da sana bakıyor. Teolojiden bağımsız, her şey insan için, insana göre… Pandemist nazarında; düşünce, sanat ve siyaset artık Hegelci anlamda Totalizierung projeleri değil, totalitesiz çoğalma süreçleri…

Gaia Ana epeyce öfkeli ve öfkesini yağdırıyor… Kapitalist yaşlı, kart ve çapkın Karadenizli “mütayit” ve sevgilileri de kapitalizmden kurtulmayı bekliyormuş. Bu pandemi sürecinde bunu anladık. En azından üretim ilişkilerinin yürümesi adına bir itirazı olmalıydı kapitalistin. Olmadı; bilakis “evde kal”ı bütün imkânlarını seferber ederek destekledi…

Gelmekte olan bir devrim değil, ama kapitalizmi sarsıyor ve temellerinden yükselmiş her şeyi berhava ediyor… Tuhaf, kapitalizmin husumetlisi yine kapitalist… Mesela kapitalizmin mülk dokunulmazlığı kuralı ve sıradan insanların mülk sahibi olması onlara dokunuyordu ve Gaia Ana’nın öfkesi tam bu noktada devreye giriyor… Kapitalizmin Roma’sı yıkılıyor ve yeni bir Ortaçağ derebeyliği mi başlıyor? Fakat hâlletmeleri gereken bir sıkıntı var. Ortaçağ yeni bir suçluluk duygusu ile kurulabilir ama bu İbrahimî dinlerle mümkün olacak bir şey değil!.. Paganizme dönüş, semavî dinlerin aradan çekilmesiyle mümkün…

Johan Kaspar Schmidt kapitalizmin sonunda evrileceği yere dair, “kapitalist iktidar artık elinde ne kadar güç kaldıysa onunla topluma tekno-totaliter bir kontrol sistemi empoze etmeye uğraşacak” diyor. Bu aşikar, bu güç zehirlenmesidir. Toplum nasıl olur da birikim ve ekonomik büyüme hırslarından azade edilebilir. Mülksüzlük mesela, nasıl cazip hale getirilir; olmadı ise zorbalıkla…

Ortaçağ derebeyleri, kiteleri serf olmaya, yani onları toprağa yapışık kölesi olmaya ikna eden dinamikleri kullanabiliyordu… Yeni-Ortaçağ’ın sihir etkisi de olan dinamiği ise “güvenlik”!.. Tabiat Ana Gaia’nın hışmını durdurmak için, tenasül uzvu cinayeti eylemi meşru karşılanmalı ve onun endişelerini giderecek güvenlik tedbirleri alınmalı… Evet Gaia için insan kurban edilmelidir; insanı kendini diğer canlılardan farklı ve üstün kılan imtiyazlar yok sayılmalıdır. Ebenizin…

Bu tiyatronun yazarları ve bunların efendileri ve uzantılarından müteşekkil bir avuç orospu çocuğunun işte fantezi dünyası. Kusura bakmayın ve uyanın, bu uyku onlar için tatlı bir rüyada serüven, sizin ve nesliniz için gördüğünüz göreceğiniz en korkunç kâbus!..

İnsan çöküşe gidiyor, “eşya ve hadiseleri tasarruf” yetkisi elinden alınıyor. İlmek ilmek bu işleniyor… Tenasül uzvundan olan eril-maskülen enerji, artık hadsiz kırılganlık veren ve dünyayı efemine bir girdaba dönüştüren düşüncelerin bitmiş tükenmiş hâlde bir esiridir. Bu çok korkunç günlerin habercisi. Eğer selamet yolu bulunamaz ise, global çapta işlemeye başlayan bu sistem daha eril (müzekker), buna mukabil insanların ise daha dişil (müennes) olduğu bir dünya çok kötü patlayacak!..

Sadece kadın bozulmadı. Kadına, Gaia’nın mitolojik rolü günümüze yansıtılınca hâliyle erkek de bozuldu. Hatta erkek daha önce bozulmaya yüz tutmuştu… Genel olarak, kadın ve erkek, her iki cinste erillik büyük tahrip aldı. Kadınlar erkek yokluğundan şikâyette haklılar. Ama, bir uyuşturucu satıcısının elinden önce tadımlık bir şeyler alıp, sonra aklınıza mantık oyunlarıyla çelme takılıp düşürüldünüz. Ve erkek, kendi erilliğine küstürülüp, erkek olmaktan utanç duyması sağlanıp, dünyada bir fazlalık, hastalıklı muamelesine tutuldu ve kendini öyle hisseder oldu.

Kadın, aile kurma, çocuk yapma, dişil şekilde verici olma gibi fıtrî özellikleri ya kendisinden sökülüp komple alındı aşağılanarak, yahut da cinsini öyle erişilmez yerlere çıkarttılar, öyle erişilmez fetiş beklentilere çevirdiler ki, artık kimse aradığı ve umduğu ilişkiyi bulamıyor.

Halihazırda pandemi doktirinleriyle yürütülen propagandalar, zararsızlık ve iyilik’i birbirine harmanlıyor. Erkek ve kadının, belirleyici özelliklerini hiçe sayıyor. Yeni aydınlanma yalanın en iyi numarası, 20. yy’dan önceki insanların kahir ekseriyetinin aşırı cahil, fazlaca din safsatalarına boğulmuş, daima sağa meyilli, bir şeyden anlamayan ve bugüne kadar konuşulan, düşünülen hemen her şeyin yanlış, dahası kendi toplumunun dışladıklarına karşı hoşgörüsüz ve gaddar!.. Elbette böyle değildi. Eskiler şimdikilerden çok farklı değildi; çok farklı yaşamadı. Benzer sorular, benzer karşılıklar hep döndü dolaştı zihinlerinde. Yaşadığı günlerin kriz anlarında benzer çareler üretti; yaşadığı günlerin vaziyet ve şartlarına göre… Velhasılı hemen her şeyi denedi. İnsan var olduğu sürede, hatta bugün bizim bilmediğimiz çok şeyler de bilindi. Eskiyi aşmak bir tarafa birçok öğretiyi unuttuk… Küstahlığın âlemi yok. Pandemi gündeminde bir avuç ezici sermaye sahibinin, narsist, hastalıklı cühelanın iddialarından biri olan, mesela eşcinsellere tarih boyunca hep zulmedildiği ve ilk defa bu meseleyi doğru düzgün bilimsel düzlemde konuşma fırsatı bulmuşuz gibi… Antropoloji bunun bir saçmalık olduğunu bilir de, bilmezden gelir… Evet bu bir saçmalık ve yalan… İbrahimî dinler hakarete uğrayınca, sapkınlığı içtimaî dışlamanın müsebbibi görür… Dinlere söverken “helâke uğrayan toplumlar” konusu filân konuşulur… Ulan davar oğlu davarlar, okuduğunuzu anlamıyor, konuştuğunuzu kulağınız duymuyor. Eşcinsel toplumlar, homoseksüelliği dayatan ceberrut idareciler ve onlara tâbi halkar vardı tarihte. Hepsi görüldü. Kadının hükümranlığı, ordu komutanı olması, veganlık, şu bu vesaire hepsi görüldü ve denendi. Bunların sonu hep hezimet olduğu için, hezimet kısmı hep görmezden gelinir.

Toplumları yıkıyor bunlar. Erkek ve kadın, eril ve dişil mefhumlar üzere oluşan toplumun temelleridir. Ve bunlara göre bu temellerde dinamit patlatılmalıdır. Neden diye sorulduğunda, çünkü eşcinsellik çok görünür olmuş, onların içtimai dışlanmaya karşı direnme hakları varmış…Yeni dünya düzeni, işe, çocukluk çağındakileri hedef alarak koyuluyor… Cinsel kimliğin henüz oturmadığı çocuklar, biseksüel eğilimli canlılar, yeni medeniyetin sınırları içinde meşru kalmalı ve hatta iadei itibar edip belirgin olmaları temin edilmeli… Hatta homoseksüel olmamak vs. ayıplanmalı. Aynı Lut kavminde olduğu gibi… Peki neden?.. Acayip bir bilimsel karşılık veriyorlar. Çünkü yayılıyormuş böyle şeyler… Yayılmasına engel olma tavrını ise, yumuşatıp, “eee, ne zararı var ki bunun yayılmasından endişe edecek?”…Topluma karşı bir zararı yoksa…İzafî bir zararsızlık, iyi diye pazarlanıyor.

Toplumda eril enerjiyi tüketirseniz; yarın bir istilâ ile karşılaşınca direnecek bulamazsınız. Tam da istedikleri şey. Sizi yıkmak isteyenler size bunları bilhassa dayatılıyor. Bir tarafıyla psikolojik harp uygulaması ve asıl hedef kitle, çocuklar!..

Pandemist-paganist propaganda, tutarsızlıklar ve saçmalıklar üzere, ama büyülenmiş gibi buna uyanan yok!.. Cinselliğe dair, işine gelince “bu bir seçim değil, yönelim”, işine gelince “istemeyen bundan etkilenmez, seçmez”… Bunlar özellikle 3-6 yaş arası fallik dönemini hedefleyerek, ona rol modelleri sunup, cinsel kimliğin oluşma sürecine baltalama yapıyorlar. Fallik dönemde işlenen sembol ve imajlar çok tehlikeli ve bunu yapıyorlar. Çocuklara gün boyu maske taktırmalar, hayvanî gıdalardan tiksindirme, böcek yemeyi teşvik, farklılıklara saygı diye diye cinsel kimliği oluşmadan imha… Cinsiyetsizlik yani… Bundan daha kötü ne olabilir ki? Çocuklarınıza kasdediyorlar.

İnsan, “Kara Ölüm” felaketlerini yaşarken bile tarihin öznesi olmaktan el çektirilmemişti… Kapitalizmin insansız bir şekle bürüneceği, kapitalizmin sonu geliyor zehabına kapılan sol avanakları da yeni feodalizmin inşasında hizmetlisi yapan bir avuç Şeytanın el verdiği sermayedar!

Tuhaf değil mi, bir kısım bilimsel davarın Katharsis’i olan muhterem salgına daha ilk günlerinden itibaren sorgusuz sualsiz tapınmaları… Bu yaşadığımız kepazelikler daha önceden ayarlanmıştı sanki!..

23 Ağustos 2022

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: