“BÜYÜK DERTLER, BÜYÜK DEVALARI ARATIR; GEÇİCİ ÇÖZÜMLER, ONLARI DAHA DA İÇİNDEN ÇIKILMAZ HÂLE GETİRİR.”

Selim GÜRSELGİL

Toprak bir türlü sükûn bulmuyor. İki hafta oldu, daha ne kadar sürecek bilmiyoruz. Onbinlerce kurban verdik, daha ne kadar vereceğiz kestiremiyoruz. Nasıl bir belânın içindeysek, Cumhuriyetin 100’üncü yılında, neler konuşmamız gerekirken, Ad kavmi gibi, Semud kavmi gibi helâk olacağımız endişesini taşıyoruz.

Bu durumda hâlâ küçük siyaset pesinde koşanların sesleri duyuluyor. Bununla nereye varacaksınız? Hanginiz diğerinden daha temizsiniz ki? Doğru söylemek, sizde, sadece birbirinizin yanlışını çıkarırken sureti görünen bir hüner; bunun dışında yok. Onbinlerce ceset üzerinde bile, kamplarınızın çıkarına uymadı mi yalan söylüyorsunuz siz.

Kim masum? Bugüne kadar işbaşına gelen yerel yönetimler masum mu? Tek başına müteahhitler yemedi elbet bu b..u. Belediyelerin inşaat işlerini “haraç kapısı” olarak görmeleriyle bu hâle geldik. Belediye kasaları buradan doldu, yetkilileri buradan sınıf atladı, tapu dairelerinin selâm verenden bile rüşvet almaya çalıştığı seviyeye bu yoldan ulaştık.

Ya öbür taraf, biz masumuz diyebilir mi? Eski binalar her yenilenmesi düşünüldükçe “rantsal dönüşüm var, yandaşlar zengin edilecek” diye ortalığı velveleye verdiler. Peki yandaşlar zengin olmasın, sizin teklifiniz ne? Enkaz altında onbinler. Alternatif bir yenileşme plânı mı getirdiler bugüne kadar. Yerel yönetimlerin yarısı ellerinde, rakipleriyle yiyicilikte yarışmaktan başka ne yaptılar? “Engel olduk ya!” Belediyelerinde militan olarak istihdam ettikleri bile onlarca daire sahibi bugün. Biri her sene 20 bin daire yapacağım diye geldi, 20 tane yapmadı daha. Siz kime ne anlatıyorsunuz? Biz bilmiyor muyuz? Görmüyor muyuz?

Bu uğradığımız felâketin baş müsebbibi, bu kirli siyaset, bu küçük adamlardır. Onların kurduğu ve koruduğu bu düzen, Cumhuriyetin 100’üncü yılında, ülkeyi Sodom-Gomore ahvaline getirdi. Bu küçük adamlar ve onların küçük hesapları ile doymak bilmez iştahlarından bir an önce kurtulmadan bu belâdan ders çıkarmış olmayacağız.

İbda Mimarı der ki: “Büyük dertler, büyük devaları aratır; geçici çözümler, onları daha da içinden çıkılmaz hâle getirir.”

İşte günün tek doğrusu bu. Böyle büyük devaları arayacak, bulacak, bizi de onlara inandıracak, büyük adamları istiyoruz. Siz birbirinizle yer değiştirmeyi bırakın, hepiniz gidin de onlar gelsin. Daha kaç felâket yaşamamız, kaç kurban vermemiz gerekiyorsa her bedeli ödemeye hazırız. Yeter ki siz gidin. O zaman belki yer ve gökle barışır, bu ülkede güzel bir güne uyanırız.

21 Şubat 2023

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et