FELÂKETİN GERÇEK SEBEBİ: SAHTE HOCALAR!

Hüseyin TURAN

İhsan Şenocak sel afeti için: “Musibet yağıyor. Allah Teala bize acziyetimizi gösteriyor. İbret alıp, istiğfar etme yerine kadın cinayetlerini artıran, boşanma oranlarını patlatan hasılı ALLAH TEALA’ya -haşa- “hükümlerin ailede geçmez” diyen kanun maddelerine KIRMIZI ÇİZGİ dersek daha çok belâya müstahak oluruz.” diyor.

Doğru mu?

Doğru…

Yani her işin bir sır mıntıkası var ve o mıntıka çerçevesinde bu tesbit doğru olmaya doğru da, Şenocak ve benzerleri, şayet afetlerin sebep olduğu felâketlerin yaşandığı belediyeler ve yönetimler CHP’li olsaydı yine böyle konuşacak, afetleri imâna talluk eden kader ve sır mıntıkası içinde mi ele alacak, yoksa yine dinin kulun mesuliyetini emreden, afetlerin felâkete dönüşmesinde kişilerin amelleriyle mesul olduklarını ihtar eden cephesi üzerinden mi değerlendirecekti?

Burada mesele afetler mi yoksa o afetlerin felaketler dönüşmesine sebep olanlar, yani afetlerin olacağını bildikleri hâlde tedbir almayarak, afetlerin felâkete dönüşmesine yol açanlar mı?

Suçlu kulluk vazifesini yerine getirmeyenler mi yoksa haşa Allah mı?

Allah neden altyapısı sağlam olan Avrupa’ya değil de Türkiye’ye musibet yağdırıyor? Neden? Çünkü 6284 var. Hollanda’da eşcinsel evlilik yasal. Oraya neden yağdırmıyor musibetini? O daha büyük günâh değil mi? Mesela boşanma oranları Avrupa’da daha yüksek İhsan Efendi! Belediyelerin tedbirsizliği ve altyapı eksikliğinden dolayı afetlerin felâkete dönüşmesini neden Allah’ın gazabı olarak gösteriyorsunuz? Sizin bakış açınıza göre, müslüman olmayan ülkelerin başının belâdan kurtulmaması hatta yok olması gerekirdi. Allah’ın hükmünü doğru yorumlayın. Doğru yorumlamak için de doğru anlayış gerek ya…

Depremde, selde, doğal afetlerde nedense aklınıza hep kadın geliyor. Nasıl bir hastalıktır ki her kötülüğü kadına bağlıyorsunuz? Bu kafa, muhatap anlayış sırrına erip yobazlığı terk etmeden ders de alamaz; çünkü her şey plânlı. Ayrıca bunlar sünnetullahın doğrusunu anlatmazlar, bunlarda hayret etme melekesi de olmadığı için -kader de çık işin içinden- düşünme, bilim, icat da çıkmaz.

İşi ehil, liyâkatli insanlara vermeyip, yandaş müteahhitlerle her yeri betona boğdular. Suyu tutacak toprak mı var? Her taraf beton. Etraf betonlaşınca ahlâk da betonlaştı. Dünyayı takip ediyorum; bizdeki gibi hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk, para hırsı, sorumsuzluk asla yok. Onlar, yürüttükleri görevler sonucunda bireye veya topluma bir zarar gelmişse gereğini yapıyorlar. Bunun en güzel bir örneğini Osman Gazi Köprüsü’nün inşasında rol alırken, bir halatın kopmasının mesuliyetini kendisinde gören Ryoichi Kishi adlı Japon mühendis intihar ederek vermişti. Peki bizde? Bizde tedbir alınmayan kömür ocaklarında, sel ve deprem felâketlerinde katliama uğrarmışçasına ölen onbinlerce can… Gerçek sorumlulara ya hiç dokunulmuyor; bazı bürokratlar, müteahhitler feda edilip, göstermelik cezalar verilip serbest kalıyor. Avrupa’da olmayan ne biliyor musun? Hükümetleri çalmıyor, 5’li çete kurmuyor, 1000 odalı saraylar yapmıyor, deprem bölgesine dahi 500 lüks araçla gitmiyor. Ha bir de iktidar sahiplerini koruyan din adamları yok… Belki de en önemlisi bu. Mesul arayışı esnasında sır mıntıkasında asıl bakılması gereken nokta da burası. Yani, bu afetler felâkete dönüşüyorsa, bunun başlıca sebebi, anlayış bozukluğu ile ümmeti ifsad eden sözde hocalar… Hem sır mıntıkasında hem de amel noktasında. Amel noktasındaki mesuliyetleri de, haksızlıklar karşısında sustukları, “bizden” dediklerinin yanlışlarını örtüp, söylemeyip, şeytanlaştıkları için…

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: