İSLÂM EKONOMİSİ, İSLÂM ADALETİ, TAM BAĞIMSIZLIK

Selim GÜRSELGİL

Seçim gecesinden başlayan 3 gece boyunca Mehmet Şimşek ismi twitter gündeminden düşmedi. Aylar öncesinden beri sık sık gündeme geldiği de biliniyor. Ak Partinin en fanatik seçmenleri bile ekonomide “yeni bir karikatür kahramanı” istemiyor. Herkes bir düzen, bir denge istiyor.

Mehmet Şimşek bu düzen ve denge arzusunu temsil ediyor.

Fakat biz mutlu değiliz. Bu tür bir tercihin, gelişiminde insanımızı mutlu edeceğini de düşünmüyoruz. Şimşek’in ekonomi uzmanlığına diyecek yok. Ama ekonomi anlayışı (liberalizm), Türkiye gibi, gelir adaletsizliğinin şampiyonu olan ülkelerde insanları mutlu etmez, sadece piyasaları rahatlatır. O piyasalar da bir kişinin servetinin 5 milyon kişinin toplam servetine eşit olduğu, insanoğlunun görebileceği en vahşi adaletsizliği barındırır. Bunun maneviyatla, dinle, ahlâkla açıklanabilir yönü var mıdır?

Diyeceksiniz, adam çalışmış, 5 milyon kişinin toplam kazancına denk bir kazanç edinmiş, bunun nesinden rahatsızsın? Şimdi bunun tartışmasına girmeyelim: Hiç kimse çalışarak 5 milyon kişiye denk bir servet yapamaz. Üretim kaynaklarının paylaşımı konusunu insanlık bir hayli zaman önce tartıştı. Kaynaklar sınırlıdır; bu sınırlı kaynakların tek kişiler tarafından gaspı yahut onlara peşkeş çekilmesi ise gelir dağılımındaki büyük adaletsizliği oluşturur. 1=5.000.000 şeklindeki dünyanın en saçma matematiği buradan doğar.

Ak parti 21 yıldır iktidarda olmasına rağmen bu saçma matematiği değiştirmeye yönelik hiçbir adım atmıyor. Maddî kaynakları İslamîleştirmeden, üfürükten şeylerle maneviyat simsarlığı yapıyor. Gerçi Cumhurbaşkanı bir keresinde İslâm ekonomisinin üstünlüğüne dikkat çekmişti. Ama çevresindekiler demek ki hiç oralı olmadı. Hatta ana muhalefet lideri, Kılıçdaroğlu, “sen İslâm ekonomisi uygulayacaksan, söz veriyorum, ilk destekçisi ben olacağım” dediği halde… Ak Parti İslâm ekonomisi yerine kapitalizmi, onun da öz kaynaklarına hâkim olamayan yarı bağımsız, yarı sömürge ülkelere mahsus en çarpık modelini kovalamaya devam ediyor. Lafa gelince Ak Parti sözcüleri “tam bağımsız Türkiye” diye bağırıyorlar. Tam bağımsızlık sırf politik bir konu değildir ki; iktisadiyatıyla, kültür politikasıyla, a’dan z’ye her şeyiyle millîleşme davasıdır. Ya bunu bilmiyorlar ya hiç dayak, pardon dayak demeyelim, ya böyle cerbezeli laflarla halkı kandırabileceklerini sanıyorlar.

Ak parti tabanı yönetiminden bunu istemelidir. İslâm ekonomisini, İslâm adaletini talep etmelidir. İslâm sağa sola cami kondurmak davası değildir. Biz cami yapılmasın demiyoruz: Üstad’ın deyimiyle, her cami minaresine bir fabrika bacası nişanlamadan, fabrikayı da İslâmın emek-sermaye ortaklığına (mudarabe) dayandırmadan, minareler tek başına bir işe yaramaz diyoruz. Liberalizmin sahte maneviyatını değil, İslâm adaleti istiyoruz.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: