MÜZİK BAHSİNE DAİR BİRKAÇ ŞEY
Selim GÜRSELGİL
Bir gün elime Kimya-yı Saadet aldım. Orada bir müzik bahsi var. Şöyle söyleyeyim: Bugüne kadar dinî, felsefi veya fennî nitelikte müzik hakkında pek çok kitap, makale vesaire okudum; oradaki kadar meseleye hâkim olağanüstü sözler görmedim. İmam-i Gazâlî Hz.’nin müzik bahsinde derin bir tefekküre sahip olduğu anlaşılıyor.
Gelgör ki, bir sıkıntı var. İmam-ı Gazâlî konuşurken mütercim ikide bir araya giriyor: “Gazâlî her ne kadar böyle diyorsa da aslında öyle değildir” diyor. “İmam-ı Gazâlî Şafiî olduğu için öyle söylüyor, Hanefî’de başkadır” diyor. Bakıyor, yine olmuyor, “biliyorsunuz Şafiî, sözlerine aldırmayın” demeye getiriyor.
Tabiî ki sinirden deliye döndüm. Bir mütercim, tercüme ettiği yazarın sözlerini değiştirmek için nasıl bu kadar çırpinabilir? Onu da geçtim, tek özelliği Arapça bilmek olan virgüllük bir tip, nasıl olur da hiç utanmadan, sıkılmadan, İmam-ı Gazâlî gibi bir Islâm büyüğüne din öğretmeye kalkışabilir? Kalkışırsa bir yayınevi bunu hangi cüretle basar? Okuyucu hangi nadanlıkla tepkisiz kalır?
Neticede İmam-ı Gazâlî Hz’nin müzik bahsinde söylediği onca derin sözler, tek bildiği “müzik haramdır” klişesini papağan gibi tekrarlamak olan bir kendini bilmez tarafından tersyüz ediliyor. Okuyucu İmam-ı Gazâlî Hz.’nin fikirlerini okumak isterken, bu terbiyesiz mütercimin saçmalıklarını okumuş oluyor.
İslâm’da güzel sanatların hicbir neviî olmadığı gibi, müzik de müzik olmak bakımından haram değildir. Bunların helâle ve harama götüren yönleri olabilir. Nasıl ki, bir bardak su içmek bile, şerî ölçüye intibak etmediği zaman, haram olabilir. Güzel sanatlar da böyledir. Onların dine karıştırılması ve ibadete alet edilmesi şiddetle sakındırılmıştır. İslâm mabedinde tam bir sadelik hâkimdir; ne resim, ne de müzik olamaz. Tarikatta, zikr-i hafîde mutlak bir sükût ve sükûnet gerektiği için, müzikten, gürültüden, hatta dünyevî konuşmadan kaçınılır.
Ancak müziğin sosyal hayatta İslâm tarihi boyunca her zaman yeri olmuş ve her zaman olacaktır. Hatta bundan sonra, geçmiştekinden daha fazla olacaktır. Zira İslâm kurtuluş savaşının cephelerinden biri de müziktir.
İslâm inkılâbının da müzisyenleri yetişecektir, yetişmektedir. İslâm inkılâbının da müziği olacaktır, oluşmaktadır. Belki bu müzik, şimdiye kadar gördüğümüz müzik örneklerinin hiçbirine benzemeyecektir. Belki mevcut müzik türlerinden bazı unsurları, bazı gelenek ve usûlleri iktibas edecek, kendi terkibi içinde kullanacaktır. Ama ne olursa olsun, o var olacaktır. Bu müslümanlar için sadece bir hak değil, aynı zamanda vazifedir.
Ölçümüz şudur: “Her şey Allah için”… Fikir de, aksiyon da, ilim de, sanat da, het şey… İslâm inkılâbı, yeryüzünden küfrü ve zulmü silmek adına, her türlü âletle zuhur edecektir.