İÇİ BOŞ ŞÖHRETLER – KADİR MISIROĞLU VESİLESİYLE – SHAKESPEARE’İN MÜSLÜMANLIĞI

Selim GÜRSELGİL

Shakespeare’in Müslümanlığı konusu üzerinde biraz daha duralım. Dün “Kadir Mısıroğlu Shakespeare gizli müslümandır, adı da Şeyh Pir’dir” diyor dedim; ondan sonra da bir sürü şey söyledim ama hepsi gürültüye gitti, herkes buraya takıldı. “Onu ilk defa Mısıroğlu söylemedi” vs…

Şimdi ben tabiî onun konuşmasından aldım. O konuşmada da, hani hep King Kong gibi göğsünü yumruklayarak “benden duyun, ben biliyorum ve size öğretiyorum” tavrı var ya, o şekilde konuşuyor. İlk defa ben söylemiyorum falan demiyor.

Her neyse, kim söylemiş olursa olsun, “benden duyun”: Shakespeare üzerinde Müslüman yazarların tesiri inkâr edilemez. Misâl, ben, Ömer Hayyam’ı okuduğunu, Mevlânâ’nın bazı sözlerini bildiğini görmüşümdür. Ama bu, eski Avrupalı yazarların tümünde vardır. Mesela Shakespeare’in Hamlet’te Mevlânâ’dan aldığı, inorganik gıdaların insan vücudunda organik maddeye dönüşmesine ilişkin sözü, Shakespeare’den sonra Diderot alıp hayatın cansızlardan oluştuğuna delil diye kullanmıştır. Mevlânâ’nın, aynı sözünden bahsediyorum. Diderot’nun Mevlânâ’nın sözünü kullanmasına bakarak “Diderot Müslümandır” denilemez.

Ben Marx’ın bir sözünü kullanınca Marksist olmuyorum. Önemli olan o sözü hangi maksatla kullandığındır. Shakespeare’deki İslâmî tesirler de -bana kalırsa- bunun gibidir. Hatta Darwin üzerinde Müslüman yazarların tesirleri Shakespeare’den çok daha fazladır. Kaldı ki, Darwin’in Arapça bildiği ve istediği Arapça eserden yararlanabileceği biliniyor. Buradan yola çıkarak “Darwin gizli müslümandır, asıl adı da “Dar-ı Bin’dir” denilemeyeceği gibi Shakespeare üzerindeki Müslüman yazarların tesirlerinden hareketle “Shakespeare Müslümandır, asıl adı da Şeyh Pir’dir” denilemez. Birinin Müslüman olduğunu söylemek için bu tür mantık oyunlarından çok daha fazlası lâzımdır. Nerede kaldı hüküm vermek?

Bu neye benziyor biliyor musunuz? Eski Kemalistlerin “Amazon Amma Uzun’dan geliyor, oralar hep Türklüktü” atıp tutmalarına.

Lütfen yanlış anlamayın, ben burada “Hayır, Shakespeare kesinlikle Müslüman değildi” demediğim gibi, buraya takılınmasını da anlamıyorum. Yok Kaddafî öyle demiş, bilmem kim böyle demiş. Bu konuda bilebileceğimiz bir şey yok; uydur uydur kaydır. Ya tutar ya tutmaz. Fakat bundan daha büyük bir problemimiz var: Arkadaş, sen Müslüman olduğuna inanırken bile Shakespeare okumamışsın ki! Bana Shakespeare’i Müslümanca değerlendirmiyorsun ki! O müslümandır, bu Yahudidir, şu cinnîdir; çocuk gibi bunlarla oynuyorsun.

İşte bizi asıl rahatsız eden şeyler bunlardır.

Müslüman gençlerin fikirden ve sanattan uzaklaşması, magazin seviyesine düşürülmesidir. Necip Fazıl’a pislik yapacağım derken, dâvânın pisliğe boğulmasıdır. Yoksa bizim kimsenin Kemalist karşıtlığıyla sorunumuz yok. Biz, “İslâmî açıdan yolu çamur ettiniz” derdindeyiz.

NOT: Burada asıl Mustafa Armağan’ı konuşmalıyız belki de. O, Müslümanlığı bırak, Shakespeare’i doğrudan sofi yaptı. Bunların sürümünden bir başkası da çıkıp “Shakespeare gavstır” derse işte biz o gün tükeneceğiz.

Arkadaş, hangi Shakespeare’i okuyorsunuz siz ya? Kaç tane var?

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: